dönüş yolu ve bir çift kulaklık.

88 12 4
                                    

yürüyüş yapmak her zaman güzeldir. bu eylemi sevdiğin herhangi bir şey ile yapmak daha fazla güzeldi.

okula yürüyerek giderdik.

fakat bu seferki ve bundan sonrakiler, hepsinden farklıydı.

geç kalma ihtilamine karşın gelişi güzel bağladığım kravatı açmış, daha düzgün bağlamaya çalışmıştım. bozuk şeyleri düzeltmekte iyi olduğum söylenemezdi.

"anne!"

yardım çığlığımdan bir süre sonra annem hazırlamakta olduğu kahvaltıyı yarıda bırakıp, ben daha sorunu söylemeden sorunu anlamıştı. bir süre düşündüm. sen de anlayabilir miydin, yoksa bu konuyu özel olarak seninle konuşmam mı gerekirdi, bilemedim.

o hayatına girdiğinden beri, çokta iyi olmayan aramız daha da açılmış, hemen hemen hiç konuşmamaya başlamıştık. suçu onda aramamalıydım, biliyorum. ama yapamadım. bunun suçlusu ben değildim. seni de suçlamak çokça bencilceydi. aramızda hiçbir şey yokken seni kısıtlamamalı, seni kıskanmamalı, her fikrine saygı göstermeliydim.

sürekli kırılan tarafında benim olmamam lazımdı.

dışarıya adımımı atmış, elimdeki ayakkabıyı ayağıma geçirmeye çalışıyordum. çıktığım gibi seninle karşılaşacağımdan bir haberdim. oysa ben, geç kalmıştım. beni mi bekliyordun? hayır. bunun cevabını kendim bile verebilirdim. sende geç kalmış gibiydin. boynundan aşağı doğru, rüzgâr ile birlikte savrulan, bağlanmamış kravatın ve benim gibi giymeye çalıştığın ayakkabılarınla anlamıştım.

geç kalmana rağmen sokağın diğer ucuna baktığında onu beklediğinin farkına varmıştım. onun evinin olduğu tarafa bakıyordun. kaldırıma indiğinde, karşı kaldırımda sana bakan beni gördün. gülümsedin. bu yapmacıktı, evet. bozuntuya vermedim. kulaklıklarımı çıkarmış, karşılık vermiştim. sabah yeni uyanmışken benim yüzünden moralinin bozulmasını istemezdim. bozuntuya verir miydin orası başkaydı.

karşıya geçtiğimin farkında değildim. seninleyken kendimin farkında değildim. bunun öncesinde, aklımda; seni unutup, kendi hayatıma bakacağıma söz vermiştim. yapamıyordum. yemin ederim elimde değildi. özür dilerim.

"geç mi kaldın?"

sana yönelttiğim soru ile ellerini boynuna götürdün.

"aslında evet. yani hayır."

hayır, onun içindi. emin olmuştum. üzülmedim, üzülmek istemedim. demiştim ya, senin hakkında hiçbir şey elimde değildi.

"soobin'i bekliyorum. beraber yürüyerek gidebileceğimizi söylemişti."

"anladım. size iyi eğlenceler."

beni durdurmadın veya cevap vermedin. konuşmayı da ilerletmedin. bitirmek istemiştin.

kalbim kırılmıştı,

gereğinden daha fazla.

kumsalda, yeongyu.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin