ikimiz de birbirmiz hakkında birçok şeye sahiptik.
beni bilirsin; insanların tepkilerine göre hareket ettiğimi, yürüyüş yapmayı sevdiğimi, hemen herkese gülümsemediğimi, yaptığımda mutlu olduğum şeyleri -sadece birkaçını- ve kimlerle konuştuğumu. benim hakkımda bildiklerin sadece bunlardan ibaret. bunlar sadece iki arkadaşın birbirleri hakkında bildikleri şeyler.
seni bilirim; başkalarının ne dediğini umursamadığını, neyi tüketip tüketmediğini, favorilerini, en sevdiğin tişörtü, ne zaman - nasıl hissettiğini, ailen ile aranın nasıl olduğunu, onu hayatının merkezine yerleştirdiğini... sen hakkında birçok şeye sahibim, bir sevgili gibi.
belki de bunları unutmanın vakti gelip geçmişti bile, bilemeyiz. bilemediğimiz için bu haldeyiz ya.
...
"tanrım, beomgyu... bunlar çok çok güzel." genç elindeki kağıtları bırakırken konuştu.
gülümsedi karşısındaki. sevgilisinin, yazdığı şeyleri beğenmesini seviyordu. bunları en ince detayına kadar yorumlamasını da.
pek mutlu olduğu söylenemezdi, ama eskisinden daha mutlu olduğu âşikardı.
"öyle kafama estiği zaman yazıyordum aslında. çokta önemli şeyler yoktu içinde."
şu an evin bodrum katındaydılar. karanlık, tozlanmış odada beomgyu'nun lisedeyken yazdığı şeyleri okuyordular. taehyun'un okuduğu notlar, sevgilisinin lise aşkı için yazdığı bir günlükten ibaretti.
bunu ona söylememişti. söylemeyi hiç düşünmedi bile. sorunsuz bir şekilde ilişkisini sürdermek için.
taehyun, beomgyu'ya yaklaştı ve dudaklarına küçücük bir buse kondurdu. küçük öpüşü beomgyu'nun oldukça hoşuna gitmişti, gülümsedi. evet, kesinlikle eskisinden daha mutluydu.
bir süre öylece kaldılar. "sana güzel şeyler söylediğimde, parlayan gözlerini seviyorum."
beomgyu ne söyleyeceğini düşünmedi bile, " fakat ben, sen her konuştuğunda parlıyorum."
kaç ay geçti, kaç sene geçti saymadı bile. onunla konuşmasaymış daha mutlu olabilirmiş, ondan hoşlanmasaymış daha iyi olabilirmiş, onun hayatına girmeseymiş her şey yerli yerindeymiş.
düşündü, düşündü, düşündü...
o mutlu muydu? onunla arası nasıldı? iyi miydi, konuşuyorlar mıydı ya da en önemlisi yaşıyor muydu? bunları umursamadı.
beomgyu'nun sevgilisi vardı ve ona her imkanı sağlıyordu, onu seviyordu. ona gerek yoktu, ona en başından beri hiç gerek yoktu.
tanrı'dan isteyebileceği bir şey de kalmamıştı artık. çünkü her şeye sahipti.
kalbine, gülümsemesine... daha çok şeye. en önemlisi onu dinleyen bir arkadaşa.
mavi gözlere sahip çocuğa.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
kumsalda, yeongyu.
Fanfictionben karşımdaki denizi izlerken yavaşça yanaştın yanıma. saatlerce karşıdaki dalgaları izledim ben, sen ise saatlerce onu anlattın bana.