16.Bölüm

40 4 0
                                    

Hatırlatma:

3:35..

Nefesini dinledim. Düzenliydi. Yüzümdeki tebessüm genişledi.
Minnetle çevirdim yüzümü yukarıya

" onun ilacı benim, dualarımı kabul ettin" dedim.
İçimdeki hisle yeni doğan bir bebeği öper gibi değdi dudaklarım yanağına. kokusunu içime çekerek soluklandım.

Uyumuştu..
Bende onunla beraber..

Dalya..

Belimde hissettiğim ağırlık ile kaşlarım çatılmış, yanlarıma yük binmiş gibi hissediyordum.
Aralık ayının soğu uğraşmamış gibi, gözlerimi açmaya zorladım.

Gözlerim odayı tarayınca, nerde olduğumu idrak edebilmiştim ancak.
Göğsümde hissettiğim nefes ile ürperdim. Bakışlarım takip ederken gördüğüm kömür karası saçlar ile nefesimi tuttum.

Rüya görmemiştim.

"Benimle uyurmusun küçük kız"
"Gökyüzü"
Gözlerim yuvalarından fırlayacaktı, hatırladıklarım sayesinde. Bileğim hala elindeydi, nerdeyse fetişi olduğunu düşünecektim.

Gözlerim yanlarıma kayınca onun tarafından sarıldığımı anladım.
İçim içime sığmıyordu. Olmuştu işte.

Gözüm duvarda asılı duran saate kayınca gözlerim yuvalarından fırladı

10:45!

Kaçta uyuduğunu hatırlamaya çalıştım. Beynimde film şeridi gibi geçerken yaşananlar, saat bölümünde beklemeye aldım.

3:35!

Tam 7 saat 10 dakikadır uyuyordu. Kalça kemiğime bıraktığı kolu, kemiğimin ağrımasına sebep olmuştu.
Kıpırdamadım.
Benim sayemde uyumuştu, ama benim yüzümden uyanmayacaktı.

İçimdeki huzurun tarifi yoktu. Bildiğim hiç bir kelime şuan ki tamamlanmışlığımı anlatmama yardımcı olamazdı.

Kokusu dibimdeydi. Kıpırdamamaya çalışarak kokladım saçlarını.
Sevgim içimden taşmaya, heryeri kasıp kavurmaya yeterdi.

Gözlerim yine saatin asılı oldu duvarı buldu.

10:59!

Benim geçmek bilmeyen saniyelerim vardı, şimdi ise tutamadığım zamanım!
Gözlerimi yumdum. Derin bir iç çektim.
Ölmüş Ciğerimin sanki buna ihtiyacı varmış gibi, dirildi. Kalbimin ritmi şaştı, karnımdaki Kelebekler özgürce uçuştu.

Göğsümde hissettiğim kıpırtı ile kapattığım gözlerimi açtım.
Kırpışan kirpiklerinden gözlerini açmaya çabaladığını anlayabiliyordum.
Çatılan kaşları, belime bıraktığı kolundaydı.
Bileğimdeki parmağı usulca daireler çizmeye devam etti.

"Günaydın" deyince kara gözleri benim mavilerimle buluştu.
Yüzünde anlayamadığım bir ifade duruyordu.

Duvardaki saate kaydı bakışlarım.

11.19!

7 saat 34 dakika!

" 7 saat 34 dakika" dedim. Anlında beliren damarı atıyordu. Neye öfkeliydi bu adam?

" mümkün değil!" Sesi beni ikna etmek ister gibi çıkmıştı.

"Mümkün. Mümkün ki oldu" dedim.

"Saat kaç?"
"Şuan 11:20"
"11:20 mi?" Başımı olumlu anlamda salladım.

Kolunu belimden çekince, derin bir nefes aldım.
Yanlarımın çürüdüğüne yemin edebilirdim.
Şuanda olduğumuz yakınlığı yadırgıyor gibiydi.

Karo As ◇Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin