17. Bölüm

22 4 2
                                    

Hatırlatma:

" Denemek zorundasın Çetin. İki kez olmuş zaten. İlgimi çeken şey ise , bunun Dalyaya özel bir durum olup olmaması. Şayet başka birinde de bu tepkiyi verirsen tehşis için bir kaç arkadaşıma danışacağım. Bunun için ilk başta bunu denemen gerek"

Gözlerim dolmuştu istemsiz .
" tamam!

Tek kelimesi ile sıkıca yumdum gözlerimi, birdaha açmak istemedim.

Muayenehaneden çıkınca konuşmadık. Ben direk arabadaki yerimi aldım.
Çetin ise son gaz sürdü arabayı. Nereye gideceğimizi sormadı, ben de söylemedim.

Büyüyen koca bir sızı vardı kalbimde. Yaşadığımız özel anları , başka biri ile daha yaşayacak olması canımı yakıyordu.
Gözlerime hücum eden yaşların akmasına müsade etmedim.

Kabullenen adama söyleyecek tek söz bulamadım. Ona iyi gelenin ben olduğumu inkara giden, ne yaparsam yapayım beni görmeyen bir adama tutulmuştum.

Camdan dışarıyı izlemeye devam ettim. Gözlerimden akan tek düze yaşları, el çabukluğu ile siliyordum. O görsün istemiyordum.

Nasıl şekillenecekti?
Ona da mı soracaktı? Ondan da mı şarkı söylemesini isteyecekti ?
Onunda mı nabzında sakinleşecekti?

Düşüncelerimin eşliğinde derin bir iç çektim. Kalkan göğsümün , inmesi o kadar kolay olmadı. Nefes alamadığımı düşündüm.
Yaşadığımız şey o kadar özeldi ki, belki bana beni sevdiğini söylese bile böyle özel olacağına inancım yoktu.

Araba geniş bir bahçede durunca, etrafıma baktım.
Onun evinin bahçesindeydik.
İnmedi.
İnmedim.
Konuşmadı.
Konuşmadım.

O bana bakarken bile ona bakmadım. Herzaman ki heyecan bile yoktu içimde.

Ona bakmayacağımı anlayınca indi arabadan. Bense derin bir nefes verdim. Kapımın açılması ile onun yüzüne baktım

" geldik" o kadar kuru, o kadar anlamsız dı ki anlamadım.

" ne alacaksan al, beklerim ben" bakışlarımı ondan çektim.

" iki kere söylemem! In !" Dişlerinin arasında tıslayınca, Kemeri açıp indim arabadan. Hemen yanında bekledim.

Önden onun gitmesini istiyordum. Öyle de oldu. Parmağını okuttuğu kapı açılınca, içeri adımladım.

Mekanda bayılıp , onun evinde uyandığım gün geldi aklıma. Devasa oturma odasına doğru ilerledi, ben ise peşinden ilerlemeye devam ettim. Ondan uzak bir köşede oturmayı tercih ederken, delici bakışları üstümdeydi.
Görmezden geldim.

" birşey içmek isterse-"
"İstemem " diye kestim sözünü.
Bu normalde yapacağım birşey değildi. Kendimi değersiz hissediyordum. Şuan burda olmak istemiyordum.

" Az önce bülbül gibi şakıyordun, ne oldu ?" Sesindeki otorite ile kasıldım.

" uykusu gelmiş" demiştim umursamaz bir ses tonu ile.

"Benimle konuşurken yüzüme bak küçük kız " deyince
"Dalya, yada boşver sen küçük kız da diyebilirsin"
Yüzüne bakmayı red ediyordum fakat sıktığı yumruğunu görmüştüm.

Şuan alnındaki damarın baş gösterdiğine her türlü iddaaya girerdim.

" yüzüme bak!" Öyle bir kükremişti ki, korkudan irkilmiştim ama bakmamıştım.
Bir hışımla ayaklanıp çenemi kavrayıp ona bakmaya zorlayınca, gözlerine baktım.

Dişlerinin arasından " bana birşeyi iki defa söyletme, benimle konuşurken yüzüme bakacaksın anladın mı?" Diye tıslayınca gözlerimi kaçırmak istedim.
Çenemi tutuşu sertleşip
" ANLADIN MI DEDİM SANA!" Diye kükredi.
Hayal kırıklığı ile yumdum gözlerimi. Tutulan çenemin titreyişi ile lanet ettim yine kendime.

Karo As ◇Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin