Otele geldiğimde adeta üzerimden büyük bir yük kalkmıştı. Yarın işe başlayacaktım fakat asıl sevindiğim bu değildi. Elimdeki fotoğlaflar sayesinde o itten kolayca boşanabileceğimi düşünmemdi.
Saat fazla geç değildi bu sebeple telefonumu açtım ve fotoğrafların yedeğe aldım. Her ihtimale karşı...
Ardından uygun ücretle bana yardımcı olabilecek bir avukat aramaya başladım. Sonunda birisini bulduğumda telefon açtım. Buluşma kararı aldıktan sonra yeniden otelden çıktım.
Buluşma noktası olan cafe ye baktığımda burası daha bu sabah işe alındığım cafe olduğunu gördüm. Tesadüfün bu kadarı!
Etrafa bakarak cafe ye giriş yaptığımda yeniden avukatımı aradım. Cafede yayılan telefon zil sesi ile aradığım kişinin o olduğunu öğrendim. Hafif kıvırcık saçlı , büyük ama yüzüne orantılı bir burnu olan ve pekte koreliye benzemeyen birisiydi. Telefonu kapattım ve tebessüm ederek yanına adımladım. El sıkışarak masaya geçtikten sonra kendini tanıttı .
-Ben avukat Christopher Bahng. Ama bana Chan diyebilirsin.
Tahmin ettiğim gibi koreli değildi bunu aksanından da anlayabilirdik fakat yinede bazı korelilere dahi taş çıkartan bir biçimde konuşuyordu.
+Bende Kim Haeun efendim. Tanıştığıma memnun oldum.
-Bende memnun oldum Haeun - shi.
Biz bunları konuşurken çoktan yanımıza Yongbok gelmişti. Chan ile sarıldıktan sonra bana döndü. Beni gördüğüne önce şaşırmış sonra dişlerini göstererek gülmüştü.
-Yeniden merhaba Haeun. Bu ne güzel bir tesadüf . Kaderlerimiz ortak olmalı.
Bende aynı şekilde tebessüm ettiğimde birden yüzü soldu.
-Haeun-shi kötü bir durum mu var? Dün ağlıyordun ve bugün bir avukatla görüşüyorsun . İyi misin?
Endişe ile sorması karşılığında buruk bir tebessüm sundum ona. Ardından dudaklarımı araladım.
+Uzun hikaye Yongbok-ah. Kısaca boşanmak istiyorum.
Gözleri şokla açılırken masadaki sandalyelerden birisini çekti ve oturdu.
-Sen evli miydin? Oysaki çok genç gözüküyorsun.
Buruk bir şekilde baktığında aynı şekilde karşılık verdim.
+18 yaşımda zorla evlendirildim. Şimdide şiddet sonucu dayanamadım ve buradayım.
Gözlerim masaya dönerken o kafasını yavaşça anladığını belirtmek için sallamıştı ama ben aklıma gelen kötü anılar sebebiyle yine ağlamaya başlamıştım. Alıştığım gibi sesim çıkmıyor göz yaşlarım kendini sessizce bırakıyordu. Şarkı neydi? Sessiz çığlık ...
Masanın üzerinden stres sebebi ile tırnakladığım parmaklarımın üzerine iki el kapanması ile diğer elim ile gözyaşlarımı sildim ve karşımda bana destek vermeye çalışan iki adama baktım. Onlara minnettardım şimdiden.
İç çektikten sonra hızlıca kendimi toparladım ve elimi çekip sanki ağlamamış gibi gülerek konuştum.
+Siz benim kurtarıcı meleklerim misiniz ya!
Onlarda bozuntuya vermeden güldüklerinde Yongbok yavaşça masadan kalktı ve konuştu .
-Birer ıce americano uygun mudur.
Onu onayladığımızda buruk neşesi ile masadan ayrıldı. Bu sırada Chan konuşmaya başladı.
-Sana sonuna kadar yardım edeceğim. İlk önce ayrılmak isteme sebeplerinden başlayalım.
Dedi ve çantasından çıkardığı kalem ve dosya ile not almaya başladı. Ona şiddet gördüğümü ve kolumdaki bazı izleri gösterdim. Ardından dünki kanıtları, bu sırada çoktan içecekler gelmiş ,masamız üç kişiden oluşmuştu.
Birkaç belge imzaladıktan sonra şimdilik yapabileceğim bir şey olmadığı için bugünlük burada bitirmeye karar verdik. Hava zaten çoktan kararmıştı.
~•~
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Cover Me || Lee Felix
Teen FictionRuhu yaralı bir kadın ve onu hiç düşünmeden iyileştiren bir melek. Sevmeniz dileği ile bir Felix kurgusu sizlerle ;)