Eve geri döndüklerinden beri prens de prenses de birbirinin yüzüne bakamıyordu . Küçük çocuklar gibi kovalamaca oynuyorlardı iki haftadır . Birbirlerinden kaçıyor ama duyguları birbirine koşuyordu.
Moral için ufak bir mangal partisi yapmaya karar vermişlerdi hastaneden çıktıktan sonra arkadaşları ile birlikte. Bangchan Seungmin ve Hyunjin de geldiğinde arka bahçeye geçtiler. Hyunjin Haeun a masayı kurmada yardımcı oluyordu. Fakat masanın öbür tarafındaki tabaklara ulaşamadığı için Haeun dan istemesi gerekiyordu.
-Yenge şu tabakları uzatır mısın.
Ağzından kaçan kelime ile Haeun un yüzü kızarmaya başlamıştı. Aslında pek te ağzından kaçmamıştı. Onların birbirini sevdiğini biliyordu ve daha fazla uzak kalmamalarına yardım etmek istiyordu.
Haeun yavaşça başını aşağı yukarı salladı ve tabakları Hyunjin e uzattı. Düşündü. Yongbok u gerçekten seviyordu. Ama ona yaklaşabilecek cesareti kendinde bulamıyordu. Utanıyordu. Hem de çok.
Bu sırada Seungmin ise çoktan Felix i köşeye sıkıştırmıştı.
-O gün hastanede olanları hepimiz biliyoruz. Fark ettin o da seni seviyor. Neden hala birbirinizden kaçıyorsunuz? Bir an önce olayı açıklığa kavuştur bence. Ne derler bilirsin , fazla naz aşk usandırır.
Felix te katılıyordu ama bir türlü doğru anı yakalayamadığını hissediyor ve kaçıyordu. Fakat bugün farklı olacaktı. Bugün ona çıkma teklifi edeceğini aklına koydu. Kısa bir konuşmanın ardından ikiside Chan a yardım etmek için mangalın başına gittiler. Yongbok un gözü sürekli Haeun a kayıyordu . Bu durum Haeun içinde farklı değildi. E durum böyle oluncada göz göze gelmeleri kaçınılmaz oluyordu. Sürekli gözlerini kaçırıyorlardı ama yinede bir ikincisi tekrarlanıyordu.
Bunu fark eden Hyunjin yavaşça Haeun u kolundan dürttü.
-Git ve konuş onunla.
Haeun kararsızdı. Sevgisinin karşılıklı olduğunu biliyordu ama yinede korkuyordu. Kararsızca Hyunjin e döndü.
+Gitmeli miyim?
Kafasını aşağı yukarı salladı Hyunjin.
+Ne söyleyeceğim peki gidince?
-İçinden ne geliyorsa onu. Endişelenme o da sana aşık ama ikinizde birbirinizden utangaçsınız.
Haeun derin bir nefes aldıktan sonra teşekkür edip masadan kalktı . Yavaşça ilerlemeye başladı.
Yongbok onun geldiğini gördüğünde kalbi maraton koşmaya başladı. O na ne demeliydi? Nasıl çıkma teklifi etmeliydi? Ya Haeun vaz geçtiyse? İçi içini yiyordu. Haeun yanına geldiğinde ikiside aynı anda birbirine el salladı.
-Merhaba!
+Merhaba!
Sonra ellerine baktılar. Neden el sallamışlardıki. İkiside ellerini enselerine attılar utançla. Yine aynı anda konuştu yeniden.
-Ben...şey,
+Ben...şey,
Devamı gelmedi. Bunu fark eden Chan ikisinide sırtlarından ittirip konuştu.
- Gidin ve içeride konuşun. Sevgili olmadan gelirseniz ikinizede et yok.
İkiside Chan ın gözüne böl böl bakınca Chan emir verme modunda yeniden konuştu.
-Gidin hadi ne bekliyorsunuz.
Birbirlerine baktı ikili yeniden. Bu sefer Felix aniden gelen cesaret ile sevdiğinin elini yakaladı ve beraber bahçeye çıkan balkondan içeri girdiler. Diğerlerinin gözükmeyeceği bir yere geldiklerinde Felix durdu. Ama elbette o uzaklaştıkları Bangchan Seungmin ve Hyunjin üçlüsü peşlerinden gelmiş onları gizlice izliyorlardı.
İkiside ne diyeceklerini bilmiyorlardı. Birkaç dakika öylece durduktan sonra Yongbok derin bir nefes alarak konuşmaya başladı.
-Ben seni seviyorum Haeun. Hemde uzun zamandır. İki haftadır nasıl bir konuşma yapacağımı düşündüm ama şuan aklımda hiçbiri yok ve oldukça heyecanlıyım. Seni korumak istiyorum, hep gül istiyorum, beni sev istiyorum. Nasıl söylenir bilmiyorum ama, sevgilim olur musun Haeun?
İkisininde kalbi ağızlarında atıyordu. Haeun kelimeleri seçmeye çalışıyor , Yongbok ise gelecek cevabı merakla bekliyordu.
+Ben...
-Hızlı karar verme. Eğer hazır hissetmez isen beklerim. Kabul etmek zorundada değilsin ama lütfen düşün.
Haeun un düşünecek bir durumu yoktu. Onu seviyordu. Yongbok un bu heyecanlı hali gözüne oldukça sevimli görünmüştü. Dudakları yavaşça kıvrılırken kızaran yüzünün görünmemesi için hızlıca Yongbok a sarıldı ve yüzünü göğsüne gömerken konuştu.
+Ben de seni seviyorum Yongbok.
Yongbok heyecandan düzgün düşünemiyordu.
-Arkadaş kalmak istersen anlarım... Bir dakika! Sen seni seviyorum mu dedin?
Haeun yüzünü yavaşça kaldırdı ve gözlerini sabitledi. Birbirlerine bakarken onun bu şapşal haline sesli bir gülücük attı ve kafasını aşağı yukarı salladı.
+Evet dedim.
Yongbok prensesinin bu gülen yüzüne bakarken onun için zaman durmuştu. O çok güzel gülüyordu. Yavaşça güler yüzüne yaklaştı. Haeun un kalp atışı daha da hızlanırkan gülüşü dondu ve o da parmak uçlarına çıktı.
Dudakları birbirine kavuşurken gözleri aynı senkronizasyon ile kapandı. Başta hareketsiz başlasalarda yavaşça dudakları hareket etmeye başladı. Bu sırada Yongbok un bir eli sevdiğinin belinde diğeri ise yanağındaydı. Haeun ise Yongbok un ensesindeki saçlarla yavaşça oynuyordu.
Yongbok biraz daha Haeun un üzerine eğildiğinde Haeun un elleri Yongbok un omzunda yer edindi. Araya dilleride karışmıştı. Birbirlerini özlemle öpüyorlardı. Haeun un nefesi tükendiğinde ayrılmak istedi ama Yongbok hâlâ doyamamıştı ona. Haeun yavaşça çekildikçe Yongbok da ona doğru geliyordu. En sonunda Yongbok un dudağını yavaşça dişlediğinde ikiside nefes nefese birbirlerinden ayrıldılar.
Yavaşça doğrulduklarında Haeun yeniden Yongbok a sarıldı ve elleri belindeyken yüzünü yeniden göğsüne gömdü.
~
Sonunda sevgili oldular.
Kurgu hakkında ne düşünüyorsunuz? Nasıl gidiyor?
Bol oy ve yorum dileğiyle
Bir sonraki bölüme kadar kendinize iyi bakın 🎐
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Cover Me || Lee Felix
Подростковая литератураRuhu yaralı bir kadın ve onu hiç düşünmeden iyileştiren bir melek. Sevmeniz dileği ile bir Felix kurgusu sizlerle ;)