Üç ayrı grup olarak ayrılmıştık. Herkes grubundan memnundu, benim dışımda.
"Birazdan başlayacak, hazırlanın."
Neyin başlayacağını düşünürken birden bir siren sesi çalmıştı. Taehyung yanımıza gelmiş gruptaki üyeler doğru mu diye kontrol etmişti.
"Ormanlık alanda dağılmaya başlandı bile, acele edin hadi."
Hızla yürümeye başladığında onu takip etmeye başlamıştık. Ormanın içine girdiğinde ağaç dallarının yüzüme çarpmaması için altlarından geçiyordum. Çok fazla ağaç vardı ve üstleri karla kaplı olduğu için önümüzü bile zor görüyorduk. Taehyung bir anda durduğunda hızla arkasından yürüdüğüm için sırtına çarpmıştım. Hemen geri çekilerek yüzümü ovalamış ardından ona dönmüştüm. Birkaç saniye yüzüme baktıktan sonra cebindeki dört sayım cihazını çıkararak üçünü bize dağıtmıştı.
"Bunları sakın kaybetmeyin, zaman kazanmak için ikişerli gruplar halinde ayrılacağız. Buluşacağımız yer yine burası olacak, o yüzden buraya bir işaret bırakıyorum, bunu gördüğünüzde sayımın sonlarına doğru buraya gelip bekleyin. Şimdi nasıl ayrılacağımıza gelecek olursam da, jae ve youngjin siz birlikte hareket edin. Jeongguk ve ben de birlikte hareket edeceğiz. Kuralları çiğneyecek hiçbir şey yapmayın, eğer çok zor durumda kalırsanız da vereceğim ikinci cihazdaki düğmeye basın. "
Cebinden başka bir cihaz daha çıkartıp diğer ikiliye vermişti.
"Sadece çok zora düştüğünüzde buna basın, yanınıza geleceğiz. Anladın mı asker?"
Hazır ola geçip asker selamı vermişlerdi, bir süre sonra onlar da bizden ayrılmıştı. Bön bön Taehyung'a bakarken kafasını "ne var" şeklinde sallamıştı.
"Diğer ikiliden birini yanına alsaydın olmuyor muydu?"
Yandaki ağaca bir işaret bırakmakla uğraşıyordu, onu bitirdiğinde göz ucuyla bana bakmıştı.
"Ne yapabileceğini görmek için seni yanıma aldım. Hem beni dövme isteğini adamlardan nasıl çıkaracaksın onu göreceğim fena mı?"
Alayla gülerken yürümeye başlamıştım, boş konuşmalarını dinlemek istemiyordum. Ormanın içinde yürürken kenarlarda bir yerde şüpheli bir şeyler var mı diye dikkatle inceliyordum. Rehinelerin nerede tutulduğunu bilmiyorduk bu yüzden şüpheli her şeyi kontrol etmek zorundaydık.
"Jeongguk, annen sana çok düşkün diye biliyordum. Askere gelmene nasıl izin verdi?"
Tabii çok düşkündür diye içimden kendi kendime dalga geçerken bunu ona söylemek istememiştim, eminim bunu da alay konusu ederdi.
"Artık yaşımın geldiğini düşünüyorum, bir an önce yapıp kurtulmak istedim."
Tek kaşını kaldırmış ardından "anladım" dercesine kafasını sallamıştı.
Yandan bir dal kırılma sesi duyduğumda bir anda durarak kaşlarımı çatmıştım. Ona sessiz olmasını işaret ederken yavaşça oraya doğru yürümeye başlamıştım. Ağacın arkasında durup gizlice bakarken bunun sadece bir tavşan olduğunu görmüştüm. Bembeyaz bir tavşan oradan oraya koşturuyordu, Taehyung bunu görünce gülmüştü.
"Oo arkadaşın da gelmiş jeongguk. Yetersiz olacağını düşünüyorsan onu da al yanına. Eminim o adamlar iki tavşanı yan yana görünce korkup geri çekilirler."
Samimiyetsiz bir kahkaha atarken göz devirmiştim.
"Çok komiksin ama şu an hiç havamda değilim, dikkatimi dağıtma Taehyung."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
i hate everything about you
FanficLisede kanlı bıçaklı olduğu Taehyung'la askerde karşılaşmak jeongguk için de sürpriz olmuştu.