05

39 7 14
                                    

Odada rahatsız edici  boyuta ulaşan bir ses kulağımı tırmalarken gözlerimi kısarak etrafa bakmaya çalışmıştım. Her şeyi anlıyordum fakat hangi insan evladı birini uykudan bu şekilde uyandırırdı? Şerefsizin biri demir dolaplara elini vuruyordu, koğuşta iğrenç bir ses yankılanıyordu.

"Kalkın lan! Babanızın evi mi sandınız burayı?"

Uykudan yeni uyanmışken duymak istediğim son kişinin sesini duyunca yastığı kafamın altından çekerek kafamı altına koymuş, ardından kafama bastırmaya başlamıştım. Postal sesleri git gide bana doğru yaklaşırken yastığı kafamdan çekmiş ardından yataktan bir hışımla kalkmıştım. Aniden kalktığım için kafam üst ranzanın demirine çarpınca ağzımdan bir inleme kaçmıştı. Ses koğuşta yankılandığı için bakışların odağı olduğumu anlayabiliyordum. Yer yarılsa ve içine girsem hayat benim için daha güzel olabilirdi.

"Ooo paşamız da uyandı nihayet."

Bakışlarımı yüzüne çıkarıp alttan yüzüne bakmaya başlamıştım, önümde dikilmiş dik dik yüzüme bakıyordu. Daha fazla bu adamın laflarına maruz kalmamak için doğrularak sıraya geçmiştim. Herkes hazır olda beklerken ben de hazır ola geçmiş, bakışlarımı önümüzde gelgit yapan komutana dikmiştim. Şu an aklında pis fikirlerin dolaştığına emindim. Sabahın köründe bunlara ne tür bir işkence çektirsem diye bütün gece düşünmüş bile olabilirdi.

"Bugün boş bir alanda operasyon tarzı bir şey olacak, herhangi olacak bir saldırıya karşın nasıl davranmanız gerektiğiyle alakalı bir tatbikat gibi düşünün. Her komutanın kendi takımı olacak ve bu şüpheli yerleri ilk bulan koğuş kazanacak. En iyi performansı sizden bekliyorum, eğer beni küçük düşürecek bir şey yaparsanız fena bozuşuruz."

Bir şey anlatırken bile bizi tehdit ediyordu. Son dediğine karşın sessizce bir küfür mırıldanmıştım. Sessiz olduğumu düşünsemde Taehyung fark etmiş duruyordu, bana çevirdiği korkutucu bakışlarının başka açıklaması olamazdı. Bu adam siyah, üstüne yapışan formasını giyince daha bir korkutucu görünüyordu. Birkaç yılda nasıl bir spor yaptıysa kasları vardı ve üstüne yapışan forma yüzünden iyice belli oluyordu.

"Komutanım eğer ilk biz bitirirsek ödül tarzı bir şey var mı? Ya da rütbede yükselme falan?"

Askerlerden birinin sorduğu soruyu duyunca gülme isteğimi bastırmaya çalışırken yüzümü kasmıştım, karşısındaki şerefsizi bilmediğinden güzel güzel bir soru sormuştu ama Taehyung'un içten içe bu askerle taşak geçtiğine emindim, hatta sorusunu bile ciddiye almamıştı büyük ihtimal.

"Elbette asker bir ödülünüz var. Kaybedeceğiniz durumda çekeceğiniz 400 şınavdan kurtulmuş olacaksınız."

Ona hevesle bakan askerin yüzü anbean düşerken kafamı eğerek sessiz bir şekilde gülmüştüm.

"Formalarınızı giyin ve on dakika sonra dışarıya çıkıp hazır olda bekleyin, araçlar gelecek  alana onlarla gideceğiz."

Koğuştan çıktığında tuttuğum nefesimi sıkıntıyla bırakmış ardından yatağımın dibindeki üniformamı alarak giyinmeye başlamıştım. Bu formayı her giydiğimde üstümde ekstradan iki kilo taşıyormuşum gibi hissediyordum. Kendimi bile taşımaya üşenirken bunları giymek ayrı zordu. İşim bittiğinde koğuştan çıkmıştım. Bahçeye indiğimde bazı askerler çoktan sıraya geçmişti, onlara uyarak sıraya girmiş komutanın gelmesini beklemeye başlamıştım. Bir süre sonra tüm askerler toplanmış, komutan da gelmişti. Bize birkaç şey söyledikten sonra bineceğimiz otobüse ilerlemiştik. Herkes çoktan kendine bir arkadaş yapmıştı ve onunla oturuyordu, biraz içime kapanık ve agresif olduğum için hâlâ bir arkadaş yapma şansım olmamıştı. Bu durumdan şikayetçi sayılmazdım, o yüzden ikili koltuklardan birinin cam kenarına oturarak kafamı cama yaslamıştım. Biraz uyusam fena olmazdı, sabah koğuşu bir dağ ayısı bastığından uykumu pek aldığım söylenemezdi.

Gözlerimi kapatarak dinlendirmeye çalışmıştım. Yanımda hissettiğim sesle birinin oturduğunu anlamış gözlerimi açarak oturana bakmıştım. Malum kişiyi görünce kafamı geriye atarak sabır dilemiştim. Bu adamı görmekten yeterince nefret etmiyormuşum gibi her saniye burnumun dibinde bitiyordu. Annemin de dediği gibi birinden ne kadar nefret edersen o kadar dibine çekermişsin. Gerçi tersini denemeye kalksam bu piçin sevilecek yanı yoktu ki.

"Bensiz yapamadığınızı düşüneceğim komutanım. Neden her saniye dibimdesiniz?"

O nefret ettiğim alay dolu ifade yine yüzünde belirdiğinde sıkıntılı bir nefes vermiştim.

"Belki de sensiz yapamıyorum asker?"

Bakışlarımı etrafta gezdirip kimsenin bakmadığına emin olduktan sonra üniformasını kavrayarak sinirle yüzünü yakınıma çekmiştim. Yüzüne kafamı geçirmemek için zor dursam da sakinliğimi korumaya çalışmıştım.

"Sen beni görmezden gelsen olmuyor mu ha? Siktiğimin komutanlığını yap ve diğer askerlere nasılsan öyle ol. Benden nefret ediyorsun anlıyorum ama artık can sıkıcı olmaya başladın, lisede değiliz Taehyung."

Önce üniforma yakasındaki elime bakmış ardından bakışlarını yüzüme çevirmişti. Saniyelik olarak gözlerinin dudaklarıma dokunduğuna yemin edebilirdim ama çok hızlı olduğu için anlayamamıştım. Yine de çok üstünde durmayarak sinirli bakışlarımı ona göndermeye devam etmiştim.

"O elini çevirip parmaklarını götüne sokmadan önce elini yakamdan çek asker. Yoksa olacaklardan ben sorumlu değilim."

Burnumdan nefes alırken kızgın bir boğaya benzediğime emindim.

"Lisedeki notları siktiri boktan bir üniye bile yetmediği için komutan olan birinin komutanlığını ne kadar sikime takarım söylesene Taehyung?"

Yakasındaki elimi o kadar hızlı yakalayıp kolumu ters çevirmişti ki anlayana kadar çoktan yüzüm önümdeki  cama yaslanmıştı. Sinirli nefesini ensemde hissedirken kolumu bırakması için çekmeye çalışmıştım.

"Seni sikerim jeongguk, seni öyle bir sikerim ki bana ettiğin lafları geç adımı bile ağzına almaya korkacak hâle getiririm seni."

Stresle yutkunurken sonunda kolumu bıraktığında acıyan bileğimi ovalamıştım, şerefsiz artık nasl sıktıysa izi kalmıştı. Şimdi de sırtını koltuğa yaslamış hiçbir şey olmamış gibi bana bakıyordu. Bu adamın şizofren veya bipolar olduğuna emindim.

i hate everything about youHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin