Sabah kapı zılının sesıne uyandım , kapıyı açtım saffetin nerdivenleri ikişer-ikişer yukarı çıkdığını gördüm.
-napiyon lan yaşıyan ölü, ne sesin var ne soluğun kaç aydır nerdesin
Saffete kafamla içeri gel bakışı atıp içeri geçtim…
-Neyin var olum senin niye eve kapandın yine kaç aydır ne kahveye uğruyon nede telefonlarımızı açıyon.
Bilmiyorum biraz yaşamaktan sıkıldım galiba.
Saffet konuşmaya başladığımda dolan gözlerimden anlamışdı bir şeylerin yolunda olmadığını..
Geçen neyi hatırladım biliyormusun ?
Neyi ?
Babamın bana ilk bisiklet alışını hatırladım o mahallede taşlı toprakda sürekli düşe kalka sürdüğüm 16 jantlık ufak bisikletimi hatırladım hani bizim oralar asfalt değilde taşlı toprakdıya sürekli düşerdim dizlerimi kanatırdım akşam ezanında eve döndüğümde annem kanayan dizlerimi görüp bana bi güzel dayak atar sonra kanayan dizlerime pansuman yapardı, bak o kanayan dizlerimi özledim annemin benim kulağımdan çekerek banyoya götürüşünü kanayan dizlerime pansuman yapmasını çoçukluğumu özledim be saffet, annemi özledim şimdi dizlerim kanasa toprakdan kalkıp pansuman yaparmı yine, yine kulağımdan çekip bana kızarmı. Saffet beni o halde görünce yine şu piskolok lafranı söyleyeceğini biliyordum, ama ben artık bir çok şeyin farkındaydım ve artık o süslü cümlelere inanmıyordum, saffet masada ki sigara paketlerini sallayarak dolu olanı bulup bi sigara yaktı hafif öksürerek kunuşmaya başladı.
-gepetto sendromunu biliyormusun ?
Anlatığı şey çok umrumdaymış gibi hayır oda ne dedim, o sıgarasından bi duman daha alırken bende san ki çok önemli ve çok umrumda olan bir şeymiş gibi gözlerimi ona diktim,
-‘carllo collodi’nin pinokyo isminde ki çocuk romanını duymuşsundur, aslında gerçek hikayesi başkadır. Ama bizi ilgilendiren sonunda pinokyonun asıldığı hikaye değil, bizi ilgilendiren yalnızliğin insana her şeyi yatırabileceğini anlatan o hikayede ki gepettonun piskolojisi, sorun şu ki gepetto sendromunun ciddiyetini sadece bu piskolojik hikayeyi anlatdıkdan sonra anlaya bilirsin.
Tabi saffetin anlatacağı hikaye umrumda değildi çünki acılarımı dindireceğine inanmıyordum ama yinede, anlat bakalım dedim ve gözlerimi ona diktim.
Bak şimdi ‘Kuran’i Kerim’in Hicr suresinin 26’ıncı ayetine göre insan şöyle olmuşdur, ‘And olsun biz insanı kuru bir çamurdan şekillendirilmiş bir balçıktan yarattık’ İncil yaratılış 1;27 de der ki Tanrı insanı kendi suretinde yarattı, onu Tanrı’nın suretinde yarattı. Onları erkek ve dişi olarak yarattı.
Tevrat’a göre de iki şekilde yaratılma hikayesi vardır. Ancak gepetto sadece Yahvist metinden yola çıkmış olmalı. Çünki orda ikinci insan (kadın) ilk insanın (erkek) kaburga kemiğinden yaratıldığını iddia eder. Gepetto yalnızlıkdanm kutsal kitapları karıştırmaya. Hristiyanlığa göre Hz.İsa çarmıha gerilip öldürülmüşdür. Ancak Müslümanlar Nisa 157’den yola çıkarak ölmediğine inanır, tabi çarmıha gerilenin de “yahuda iskaryot” olduğuna. Bunları araştırırken gepettonun aklına şöyle bir fikir gelir. Eğer İsa ölmediyse onun kanına boyanan tahta çarmıhtan insanda yaratmak mümkündür, Komik veya saçma gelebilir. Ama unutma yalnızlık insana her şeyi yaptıra bilir. En çokda saçma şeyleri, gepetto artık yalnızlıkdan nasıl olacağının kroksisini kendi kafasında belirlemiştir. Geriye sadece Crux Vera çarmıhını bulmak kalmıştır. Ancak kutsal Crux Vera haçı; 1204 yılında ki Latin istilasında Ayasofya yağmalanırken mevcut son parçalarınıda kaybetmişti. Gepettonun o haçı çıktığı yıl ise 1878’dir. Tam beş yıl sonra 1883’de gepetto kutsal haçı bulmuşdur. Evinde tek başına ince işçilik yaparak güzel bir kukla hazırlamışdı, hergün kuklasıyla oynasada bir zaman sonra bu ona yetmemeye başlamış, bi gece kutsal kitaplardan beslenerek şöyle yalvarmış. ‘İsay’ı babasız yaratan Allah’ım onun kanını taşıyan tahtadan yaptığım kuklamada annesiz hayat ver. Yoksa yalnızlıkdan kendimi öldüre bilirim. Demişdimya yalnızlık insana saçma şeyler yaptırır biride ‘intihar etmek’. Zariyat suresinin 56’ıncı ayeti, ‘ben cinleri ve insanları ancak bana kulluk etsinler diye yarattım. Der’ Allah gepettonun bu duasını kabul eder çünki gepetto ona yönelir ve tüm kalbiyle dua eder, Allah için hiçbirşey mucize değildir. Peygamber’in söylediğine inanılan şöyle bi söz var. ;Bir kimse Cuma günü ikindiden sonra Ayet’el Kürsi’yi ıssız bir yerde on yeddi defa okursa daha evvel kendisinde olmayan haller oluşur. O anda dua etse duası kabul olunur, gepetto bunu öyle yürekten yapmışdı ki belki de yer yüzünde hiç kimse öyle dua etmemiştir. Gepetto bir sabah uyanır ve karşısında gepettonun ona gülümseyerek baktığını görür, keşke günaydın diye bilecek kadar canlı olsaydın der ve pınokyo günaydın der. Gepetto o an şaşırmaz çunki o kadar çok istemişdiki bunu hayal bile olsa kabul edecektir. Allahın bu iyliğine karşı gepetto’da pinokyo ya ilk okumayı aşılamak ister, çünki ilk emir ‘’ikra’’dır . ama evde ki hesap çarşıya uymaz ve pınokyo ne okulu nede okumayı asla sevmez, gepetto buna çok üzülsede İsa’nın çarmıhda ki hali aklına gelir ve pinokyo ya asla neden? Sorusunu yöneltmez. Bir gün komşusu gepettoyu aylardır görmediği için merak eder ve evine gider, ama eve geldiğinde tahtadan bir çocuğun konuşduğunu görür ve oracıkta bayılır, tıpkı Allahı görmek isteyen ancak sadece kudretinden bile yığılıp kalan Peygamber gibi…
Gepetto bu durum karşısında şuna ınandırı kendisini pinokyo beni düşündüğü için okula gitmedi. Yoksa beni büyücü zannedip öldüre bilirlerdi. Pınokyo bi gece babasının dua ederken ‘pınokyonun insan olmasını istiyorum’ dediğini duydu, etten kemikten olmasada bir ruha sahipdi pinokyo, çok üzülmesine rağmen babasına hak verdi. Hz İsa ben Peygamberim demesine rağmen çarmıha geren insanlar pinokyoya neler yapardı. Öylede olmuşdu zaten Komşusu kendine gelince köylüyü kışkırtarak gepettonun büyücü olduğuna ınandırmış ve evini basmak için yola koyulmuşlardır. Ama ne büyüsel bir eşiya nede pinokyoyu bulmuşlardır, çünki babası uyuyunca pinokyo evden kaçmışdı yolda Cebrail (a.s) karşılaştı Cebrail nereye gidiyorsun ? dedi , oda yine insan olmaya dedi Cebrail hiçbirşey demeden yolundan çekildi, bu sefer Pollyanna ile karşılaştı, nereye gidiyorsun ? dıye sordu, yine aynı insan olmaya cevabını verdi, pollyanna pinokyonun burnunu koparıp kalbine sapladı, ve ‘bir şey hiss ediyormusun diye sordu?’. Pinokyo hayır dedi, pollyanna insan olmak için kalbin çok acımalı dedi. Pinokyo içinden kurumuş bir ağaca ne kadar zarar vere bilirsin ki dedi. Ama haklısın nereye gidersem gideyim bu olmayacak.
Pollyanna kafasını sallayarak tastikledi. Pinokyo babasına geri dönmek için evine doğru koşdu ama evini alevler için yanıyorken buldu, çünki gepetto yaptıklarının arkasında durmuş inkar etmemşdi. Diz çöktü pinokyo kalbine dokundu pollyanna haklıysa artık insan olmuşdu. Ama vazgeçti önce insanlıktan sonra yaşamaktan, o hırsla evini ve babasını yakanların üstüne koştu. ‘Hz. İsa’nın aksine insanlık bumu ? diye haykırarak koştu, ateşe koştu pinokyo alevler içinde yanan babasına babasına koştu her şeyi düzeltmeye çalışır gibi koştu. Ve insanlığında Alak suresinin 8’inci ayetine sıkıştırıarak koştu…
Tahta gibi, İnsan kadar…
Geriye ve evini yakanlarının üzerine Araf suresinin 179’uncu ayetini bıraktı, ‘And olsun ki’ dedi ayet ‘cinlerden ve insanlardan birçoğunu cehennem için yarattık’…
Şaşkın bakışlaırımı kenara koyup, ne anlatıyon olum sen ya duyanda seni piskolok sanar amına koyduğumun ayyaşı.
- Mesut Cihan Demirelin, kitabında okumuşdum güzel hikaye bence,
-ama sadece hikaye…
-oğlum bak belki imam değilim ama yalnızlığın sadece Allaha mahsus olduğunu iyi biliyorum, kalk hazırlan,
-nereye ?
-sibelle konuşdum senin için bi arkadaşıyla konuşmuş onlarla buluşucaz.
-ne kızı oğlum manyakmısın ben gelmiyorum. Dedim ama evden de çıkmaya bahane arıyordum.
Saffet kolumdan tutup kaldırarak,
-kalk amına kodumun salağı leş gibisin kalk hazırlan kızlar bizi bekliyor.
Sibel saffetin sevgilisiydi 1-2 yıldır birlikdelerdi ama saffeti çok değişdirmişdi Sibel, çıkmaya başladıklarından beri saffet illegal işleri bırakmış sanayide çalışmaya başlamışdı, alkolü ve uyuşturucuyuda bırakmıştı yani arada benle iki cigara sarıyordu ama bi kereden bi şey olmaz diyerek içiyordu…
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ölmek İstemiyorum ( Tüm Online Mağazalarda Ve Kitapçılarda )
Short StoryArtık dayanamıyorum yokluğun her geçen gün dahada ağır basdırıyor, daha öncede dediğim gibi bu acı normal bir acı değil sanki kaburgalarımın yerine cam koyulmuş ve camlarıda kırmışlar gibi ve her nefes aldığımda o camlar ciğerlerime batıyor, her geç...