Ben bir çok kez öldüğümü biliyorum, kenarından köşesinden hayata tutunduğumu, her şeyin gerçek yüzünü biliyorum, oysa ki şu gencecik yaşım için çok ağır bunlar. İnsanların iki yüzlülüğünü, gidenlerin bize kısa hikayeler anlatan olduğunu, güneşimin günlerce tutulduğumu. Ama ben bilmek istemiyorum bunları katillerimin kim olduğunu onların hayatımı mahf ederken bizzat gözümle gördüğümü. Ben biten filmi birçok kez başa sardım kendimi orda gördüm, hayatım ellerimden kayarken şu bodrum katında canım çıkana kadar ağlayarak bağırdığımı. Ben bunları gördük den sonra bide bana nasılsın diye soranlar var. Nasılmıyım ? anlatayım sahte kahkahaların arasında kalıp kaypak insanlardan nezne kapmış gibiyim, bir biçip bin dövenlerin arasında hayatda kalmaya çalışan bir yetimhane çocuğu gibiyim, hasret gözümün ışıklarını söndüren alçak misafir felek yüzüme kaş çatar, derdime çare olmak isteyen veya bana gerçekten yardım etmek isteyen kimse yok sanki devler ülkesinde bir cüceyim de kimse beni görmüyormuş gibi. Oda beni görmemiş di ama saffetin ölümü bizi azda olsa yakınlaşdırmışdı, helin lesürekli telefonda konuşuyorduk ama buluşamıyorduk. Ona söylemek istediğim çok şey vardı ama söylemek den korkuyordum eskiden yaşadığım şeyleri yaşamakdan korkuyordum, ölümü kucakladım ben sevdik de noldu bak gördük işte haytımız bir hiçe döndü hayat bağlarım talan oldu çiçekler yerine dikenler nasip oldu. O yüzden korkuyordum onla konuşmaya ona hislerimi anlatmaya ya oda giderse diğe umutlandırmak istemiyordum kendimi, gözlerine bakarken içimden söylüyordum. Ama zaten olmazdı onun hayalleri vardı,hayata deli dolu bakıyordu. peki ben yaşamak için bir amacım kalmamışdı, yaşıyordum ama elde yok avuçda yok evimin ışıkları yanıyordu ama kalbimin ışıkları söneli çok olmuşdu, gülüşlerimde yenilgilerimi gizledim. Bir derman bulamadım hayat kavgasındayım insanlığım yok olmuş vicdansız insanlarlayım. Sevincim annemin fotoğrafına bakmak sonrada ciğerlerim yanan na kadar sigara içmekdi, yaşanmayan bir gençliğim vardı benim erken yaşlanan bir gençliğim, sonum şizofreni ve tek odada asılı bir beden…
Sonum Sergen Yesenin, gibi olacak galiba, bileklerinden akan kana kalemini badırıp son şiirini yazdıkdan sonra otel odasında kenisini asarak öldürdü, son şiirinde dostu Mayakovski ye yazar. Yesenin ölümünden etkilenen Mayakovski onun için şu dizeleri söyler.
‘şu yaşamda en kolay iştir ölmek
Asıl zor olan yeni bir hayata başlamak…
Ve Mayakovski de yeni bir hayata başlayamamış ki kafasına sıktığı kurşunla hayatına son vermişdi…-en kötü şey öldürmeyen acılardır…
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ölmek İstemiyorum ( Tüm Online Mağazalarda Ve Kitapçılarda )
Short StoryArtık dayanamıyorum yokluğun her geçen gün dahada ağır basdırıyor, daha öncede dediğim gibi bu acı normal bir acı değil sanki kaburgalarımın yerine cam koyulmuş ve camlarıda kırmışlar gibi ve her nefes aldığımda o camlar ciğerlerime batıyor, her geç...