III. Göreceksin Kendini

5.5K 205 152
                                    


Merhabalar! Bu kez destan uzunluğunda bir bölümle geldim. Bu bölümde Asi'yle Alaz'ı liseden mezun ediyoruz. Hayatlarında yeni bir sayfa açılıyor. 

Güzel yorumlarınız için çok teşekkür ederim. Aşırı motive oluyorum. Özellikle bizim kızlara -onlar kendilerini biliyorlar- öpücükler. Onların darlamaları olmasa bu bölüm muhtemelen bugün gelmezdi. 

İyi okumalar! Umarım beğenirsiniz. Yine yorumlarınızı bekliyorum ^^




Kabullenince hayatı daha kolaylaşmıştı. Asi bunu beklemiyordu. Ama en azından rahatlamıştı ya. Hiç değilse kendine yalan söylemeye uğraşmıyor, buna efor harcamıyordu. Daha da güzeli küçük anların tadını çıkarabilmesiydi. Önceden Alaz'ın dediği veya yaptığı herhangi bir şey kalbinin ritmini bozduğunda bunu inkar etmeye o kadar uğraşırdı ki korkusundan o anı kaçırırdı. Oysaki şimdi teslim olmuştu, bırakmıştı kendini. Kimi zaman güçsüz ve çaresiz hissediyordu ama işte o güzel anlara da kendini durdurmadan bırakınca da nefes aldığını hissediyordu.

Asi'nin kabullenişi dışında aralarında değişen herhangi bir şey olmamıştı. Nasıl olsundu ki zaten? Asi'nin duygularını kabullenmesi beraberinde başka bir kabullenişi daha getirmişti. O da Alaz'ın bir başkasına olan duygularıydı... Alaz ve Asi hiçbir zaman Asi'nin kalbindeki gibi "biz" olmayacaklardı, bunu da kabullenmişti. Ama yine de her zaman "biz" olarak kalacaklardı. Bu da en büyük tesellisiydi. Hatta teselliden de öte, en büyük şansıydı. Kalbi Alaz'dan hep daha fazlasını isteyecekti ama elindekinin de kıymetini biliyordu. Hiçbir beklentisi olmadan seviyordu.

Sınav senesine gelmişlerdi. Asi harıl harıl üniversite sınavına hazırlanırken Alaz kendisinden de bekleneceği üzere çok rahattı. Asi'ye "Yaman zaten çoktan tıp fakültesini kazandı. Tamam, bir çocukları doktor olacak işte. Benim de Soysalan Üniversitesi İşletme bölümünde yerim hazır. Neden uğraşıp canımı sıkayım ki?" diyordu. Asi'ye de "Kızım sen de barajı geçsen yeter, sonra yetenek sınavına gireceksin, e yetenek desen o da sende zaten bol bol var. Ne kasıyorsun?" diye tavsiye veriyordu, Asi'nin onu dinlemeyeceğini bilerek. Yine de Asi kütüphanede çalışırken Alaz da hep yanında bitiyordu. Tamam, onunla birlikte çalışmıyordu belki, daha çok telefonunu kurcalıyordu ama yine de yanında duruyordu işte. Alaz'ın varlığı her zaman olduğu gibi Asi'ye destek oluyordu, moral veriyordu.

Dikkatini dağıtmadığı zamanlarda tabii.

Kasım ayında bir Cuma akşamıydı. Asi yine kütüphanedeydi. O gün Alaz'ı hiç görmemişti. O yüzden Alaz'ın kitap raflarının arasından elleri gri pantolonunun cebinde sallana sallana geldiğini görünce içinin ferahladığını hissetti. Alaz elini Asi'nin kıvırcık saçlarında gezdirip "N'aber?" diye sordu. Sonra da sandalye çekip yanına oturdu.

Asi kalemi kitabının arasına bırakıp "İyidir," dedi. "Sen nerelerdeydin bütün gün?"

Alaz Asi'nin bıraktığı kaleme uzanıp elinde döndürmeye başladı.

"Ben de biraz çalıştım bugün." dedi.

"A aa hayret! Yanıma gelseydin ya."

Alaz kalemi zıplatırken "Sen benim dikkatimi dağıtıyorsun, Asi kız." dedi.

"Hı hı, aynen. Seni sürekli dürtüp duran benim çünkü."

"Off, ne yapayım? Yanımda sen olunca dümdüz durup önümdeki test kitabına bakamıyorum. Çünkü daha güzel alternatifler var."

Asi "Bence de daha güzel alternatifler var, ama," deyip Alaz'ın elindeki kalemi çekip aldı. "benim de şu son iki testi bitirmem gerekiyor."

"İyi. Kaç dakika sürer?"

TK1923Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin