V. Baş Harfi Ben

6.7K 242 201
                                    


Merhabalar! Her zaman olduğu gibi, öncelikle, güzel yorumlarınız için çooooook teşekkür ederim! O kadar motive oluyorum ki sizin benim yazdığım bir şeye yorum yapmanıza, teoriler dönmesine falan...  Elimde olsa bu bölümü daha önce ve daha hızlı atmak isterdim ama kendi ortalamama göre bayağı hızlı yazıyorum. Dün gece bölümü kontrol ettim ama valla çok uykum vardı, hatalar, düşüklükler, tekrarlar çıkabilir.  Daha fazla bekletmemek için onları saldım artık. Ve artık bu bölüm bittiği için çok mutluyum öncelikle çünkü bir ara hiç bitmeyecekmiş gibiydi. 999 kere akışı değişti çünkü normalde böyle bir bölüm olmayacaktı yani. Ama baktım kimse de enerji yok, herkes mutsuz, bari mutlu, cıvıl cıvıl bir tatil bölümü yazayım dedim. O yüzden biraz filler episode ayarında oldu. Hatta spesifik olarak fandom'ın yaralarını saracak bir sahne yazmaya çalıştım bakalım hangisi olduğunu anlayacak mısınız bence net anlayacaksınız... Her neyse, ama insanın kendisi mutsuzken mutlu bölüm yazması çok zormuş, ben dram kadınıymışım, onu anladım hahahah... Bir de araya -neyse ki- kısa süreli writer's block sıkıştırdık, gerçekten zor anlardı. Bu bölüm Haziran ve Temmuz'da geçiyor. Havaalanı sahnesi ise Eylül'de. Bu hatırlatmayı da yapıp daha da uzatmadan... İyi okumalar diyorum ^^


Saçma ve tuhaf bir fikirdi. Bu yüzden de Asi'yle Alaz'a uyuyordu işte. O an Asi'ye tek çıkış yolu bu gibi gelmişti. Birkaç hafta önce ona böyle bir şey yapacağını söyleseler Asi hayatta inanmazdı. Ama tek bir anda her şey değişmişti işte. Dolapta kapalı kaldıkları o beş dakika ve ondan sonrasında Alaz'ın ona söylediği tek bir cümle...

Kendimi senden geri alamıyorum.

Her şeyi değiştirmişti bu. Bütün kartlar yeniden dağıtılmıştı adeta! İtiraf gibi itiraf... Hâlâ bunun çok tehlikeli olduğunu, ateşle oynadıklarını düşünüyordu Asi. Ama öte yandan da birbirlerini bu kadar isterken ve bunu bilirlerken sadece arkadaş kalabilmeleri imkansızdı. O yüzden bir anlaşma yapmışlardı. Aslında her zaman yaptıkları gibi içlerinden geldiği gibi davranacaklardı. Sadece tek bir kural vardı.

"Aramızdaki özel bağa zarar gelmeyecek. Tamam mı? Her ne olursa olsun. Söz ver." dedi Asi.

"Söz."

"Yine bana her şeyi anlatacaksın?"

"Tabii ki. Sen de bana."

Asi başını salladı ve Alaz'a elini uzatıp "Anlaştık mı?" diye sordu.

"Anlaştık." deyip elini sıkan Alaz gülümsüyordu. Belki de o da Asi gibi ilk öpüşmelerini hatırlamıştı.

Asi elini bırakmadan "Aramızdaki iletişim değişmeyecek," dedi. "Yani yine en yakın arkadaş gibi ama... bu sefer sadece..." diye ağzında bir şeyler gevelemeye başladı ama cümleyi bitiremedi.

Onun yerine Alaz Asi'yi tuttuğu elinden kendine çekti, Asi ona çarparken de "Sadece artık... daha da yakın." diye fısıldadı.

Asi Alaz'ın dudaklarındaki ince tebessüme ve beliren gamzesine baktı. İkisinin de hızlanan nefesleri birbirlerine çarpıyordu. Asi de gülümsedi. Bu belki de o kadar da kötü bir fikir değildi. Alaz'la daha da yakın olmak, en yakın olmak...

Boşta kalan elini baş parmağı tam da gamzesinin üzerine gelecek şekilde Alaz'ın yanağına koydu. Sonra da yüzünü kendisine doğru çekip dudaklarına uzandı. Alaz elini bırakıp onu belinden kendine doğru yaslayınca Asi de iki eliyle onun yanaklarını kavradı. Bu kez sonrasında ne olacak diye korkmadan öpüştüler, öyle aylak aylak... Gerçeklerin, en azından bir kısmını, konuşmak özgürleştiriyordu sahiden.

Sonrasından korkmadan o ana odaklanabilirdi artık Asi. Böyle olunca da, insan başka hiçbir şey düşünemeyince de, her şeyi fazla fazla hissediyordu. Belki de her şey çok fazlaydı zaten. Yüzüne ateş basıyor, dizlerinin bağı çözülüyordu. Üstelik Alaz'ın da aynılarını yaşadığını, hissettiğini bilmek... Çok başkaydı.

TK1923Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin