Danny derin düşüncelere dalıp gidiyordu.Gerçekten de Chuck ölmüş müydü?Labirent çözülmüş müydü?Hayat ondan sevdiği kardeşi gibi gördüğü insanı ellerinden almıştı.Artık her şey anlamsız geliyordu.
Danny her hıçkırdığında Newtin hemen yanında oturan Thomas,kıza üzüntü ile bakıyordu.Newt ise hem kızı,hem de kendisini teselli etmeye çalışıyordu.Ama Dannynin ağlaması asla durmak bilmiyordu.Chucki bu kadar çok sevebildiğine inanamıyordu.
Yaklaşık 1 saat sonra araba kurak çöllerin ardından yıkık dökük bir şehre geldi.Her yer perişandı.Danny ağlamasını durdurmaya çalışıp etrafı incelemeye başladı.Resmen kıyamet kopmuş gibiydi,birden her şey boşuna mıydı? diye düşünmeden edemedi.
Sürücü ve yardımcısı hızlıca arabadan inip arka kapıya yöneldiler.
"Haydi neyi bekliyorsunuz? İnsenize." dedi maskeli adam.
"Ne yani biz bu labirenti boşuna mı çözdük? Her yer çölden ve yıkık dökük bir şehirden ibaret." dedi Minho sinirlenerek.
"Çocuklar size her şey anlatılacak,şimdi sadece temiz kıyafetlere ve yemeğe ihtiyacınız var."Çocukların şuanlık adamları dinlemekten başka çareleri yoktu.Diğer kayranlılar da arabadan inip onların yanına geldiler.Danny gözyaşlarını silerek önden adamları takip etmeye koyuldu.Hem adamları takip ediyorlar,hem de bu garip şehri çözmeye çalışıyorlardı.
Birkaç saat yürüdükten sonra yıkık şehri arkalarında bırakmışlardı.Kendilerini kocaman demir kapısı olan demirden yapılmış bir binanın önünde buldular.Bina diğerlerine göre yepyeni bir yapıya sahipti.Binanın dışında o alanda hiçbir şey yoktu,etrafta ne bir ağaç vardı ne de ev.
Adamlar kapıyı açtı.Kapı açılınca Danny gözlerini kısmak zorunda kaldı.Ortamın aydınlık olması gözlerini almıştı.Etraf göz alıcı beyaz ışıklarla aydınlatılmıştı.Biraz laboratuvarı andırıyordu,uzun geniş bir koridora sahipti.Danny bir an birşeyler hatırlar gibi oldu ama Chucktan başka aklına hiçbir şey gelmemişti.
Uzun koridordan geçtikten sonra kendilerini kocaman bir odada buldular.Yaklaşık 150-200 kişi oturmuş yemek yiyorlardı.Burası yemekhane olmalıydı.
"Bizden bu kadar arkadaşlar.Burası Güvenli Alan.Deliler asla buraya gelemez,bize güvenin ve herşeyin tadını çıkarmaya bakın.Karnınızı doyurun ve sonra duşunuzu alın." dedikten sonra adamlar gitti.
Danny şişmiş gözleriyle etrafını inceliyordu.Tüm herkeste mavi pijama takımı vardı.Bu durumu fazla umursamadı insanlar aynı giyinebilirlerdi.Boş bir masa bulup yavaşça oturdu.Diğerleri de kızı takip edip boş masaya oturdular.
"Hayatımda hiç bu kadar güzel yemek yememiştim!" dedi Minho afiyetle yemeği yerken.
Çarprazında oturan Tava çocuğa ters bir bakış attı."Ne yani benim yaptığım yemekler güzel değil miydi?Ayrıca benimkiler daha güzeldi beğenmedim ben."
"Seninkiler de güzel tabii ki ama bunlar da çok güzel." derken hala yiyordu.
"Şimdi yemeği falan boşverelim de burası hiç gözüme güvenli bir yer gibi gelmiyor,o adamlar da İsyanla çalışıyor eminim." dedi Thomas.
"Labirenti sırf buraya gelmek için mi çözdük? yıkık bir şehirden başka hiçbir şey yok.Ve ayrıca Deliler de ne anlama geliyor acaba?" dedi Newt.
"Bence testler hala bitmedi,bu kadar çabuk bitemez.Burada da bir işler dönüyor.Yakında çıkar kokusu."dedi Thomas.
"Size güvendik buralara kadar geldik şimdi de buranın güvenli olmadığını mı söylüyorsun?" dedi Alby.
"Zaman her şeyi gösterecek şuan emin olmadan birşey diyemiyorum ama herşey labirenti çözünce bitmedi buna eminim." dedi Thomas.Danny masadaki konuşmaların hiçbirine kulak veremiyordu.Sağ elini çenesine koymuş boş bakışları ile sadece karşısındaki alanı izliyordu.Yemeğine bile dokunmamıştı.Chuck öldüğünde hayat durmuştu sanki.Thomas Dannynin bu halini farkettiği an yanında oturan kıza yöneldi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
infinite trials[𝚃𝚑𝚎 𝙼𝚊𝚣𝚎 𝚁𝚞𝚗𝚗𝚎𝚛]
Science FictionDanny ile arkadaşları yeni hayatlarına tam kavuştuklarını sanarlar iken başlarına gelecek olaylardan bir habersizlerdir.Janson ve ekibi onların sandığı gibi iyi bir insan değillerdir. Yıkık dökük şehirde hayatta kalma mücadelesi,acı kayıplar,arkadaş...