Kayranlılar sabahın erken saatlerinde güneşin vurması ile gözlerini açtılar.Kız gözlerini araladığında güneşin yansımasından göründüğü tozlarla bakıştı.Etrafın kötü bir vaziyette olduğu uçuşan böcek ve tozlardan anlaşılıyordu.Kız ayaklanıp karşısındaki kırık pencereye doğru yöneldi.Karnı zil çalıyordu ilk defa bu kadar uzun süre aç kalmıştı.
Danny adım attıkça yerden çatırdamalar geliyordu.Camdan gördüğü tek şey yıkık dökük binalardı.Gerçekten bunun için mi uğraşmışlardı?Hayat böyle mi devam ediyordu..Ava nerede?
Ortamda sessizlik hakimdi.Minho sessizliği bozdu.
"Hadi söyleyin bakalım burada kütük gibi oturmak için mi o kadar mücadele ettik arkadaşlarımızı kaybettik..Bunu demeyi asla düşünemiyordum garip gelecek ama kayranı çok özledim...Sadece koşuculuk yaptığım zamanları özledim."dedi hayal kırıklığına uğramışçasına.
"Ben de kayranı çok özledim,ızdırap verenler olmasaydı kayran cennet gibi yer olabilirdi."dedi Alby üzgünce.
"Sanırım ben de kayranı özledim.."dedi Newt.
"Yapmayın çocuklar lütfen.Dünya sadece burayla sınırlı değil buna inanıyorum.Unuttunuz mu Janson ilk zamanlar Ava yarattığı şehrinde yaşıyor diye?Demek ki tüm insanlar orada belki arkadaşlarımız da orada değil mi?"dedi Danny.
"Evet Danny'e katılıyorum galiba biz de oradaydık,kayrana gönderilmeden önce.Ama Avanın şehrinin nasıl yıkılmadığını bilemiyorum."dedi Thomas.
"Ava denilen kadın tam bir şeytan işte.Kendine yeni bir dünya yaratmış şuan bizi izleyip kendi aralarında gülüyorlardır belki de ha?"dedi Newt sinirle gülerek.
"İzlendiğimiz kesin çünkü hala testler bitmedi dostum."dedi Thomas.
"Burada oturacağımıza gidip etrafı gözlemleyelim mi?"dedi Danny ayaklanarak.
"Bence de,artık hiçbir şey yapamamaktan bıktım.Ne zaman kurtulduk desem gene birşeyler çıkıyor,hadi gidelim."dedi Minho.
Bomboş alanda sadece kayranlıların ayak sesleri duyuluyordu.Ne bir kuş sesi ne de bir insan sesi vardı.Hiçbir yaşam belirtisi yoktu.Tabii ki böyle bir şehirde yaşamın bekleniliyor olması ironik bir düşünceydi.Hepsi bir umutla etrafı gözlemliyorlardı.
Danny ayağının dibinde gördüğü şey ile duraksadı."Arkadaşlar şuna bir bakın.."dedi şaşkınca.
Yerde öylece duran kanlı bir tişört vardı.Üzerindeki kanlar yeni gibi duruyordu.
"Ama nasıl olur?burada kim yaşayabilir yemek yok eletrik yok hiçbir imkan yok."dedi Minho kanlı tişörte bakarak.
Thomas tişörtü eline alarak"Gerçekten de burada birileri olmalı kan henüz taze.Her o kimse onu bulmamız lazım bence."
"Bence de.Bize yardım edecek kişi de odur belki buradan çıkıp Avanın şehrine gidebiliriz.Tabii ki bu tişörtün sahibi ölmediyse."dedi kız.
Kayranlıların içine biraz da olsa ümit doğmuştu.O kişi yaşıyorsa yıkık dökük şehirden kurtulma ihtimalleri olabilirdi.Toparlanıp hemen harekete geçtiler.
Konakladıkları binadan bayağı uzaklaşmışlardı.Hala tişörtün sahibini bulamamışlardı.
Yürüdüler...
Yürüdüler...
Yürüdüler...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
infinite trials[𝚃𝚑𝚎 𝙼𝚊𝚣𝚎 𝚁𝚞𝚗𝚗𝚎𝚛]
Science FictionDanny ile arkadaşları yeni hayatlarına tam kavuştuklarını sanarlar iken başlarına gelecek olaylardan bir habersizlerdir.Janson ve ekibi onların sandığı gibi iyi bir insan değillerdir. Yıkık dökük şehirde hayatta kalma mücadelesi,acı kayıplar,arkadaş...