13

256 35 91
                                    

bir onceki bolumle ayni sayida oy + yorum sayisi gelince bolumu yayimlarimm

iyi okumalar

~

"Hey Potter!" Harry derin bir nefes alarak arkasına döndüğünde gördüğü yüz tanıdık ve tam olarak da aklından "bir bu eksikti" dedirten cinstendi. Gözlerini karşısında dikilen Theodore Nott'a sabitlediğinde Theodore aynı alaycılıkla ona bakmaya devam etti.

"Ne var, Nott?"

"Hiç." dedi Nott birkaç adımda Harry'ye daha da yaklaştı. "Halini hatrını sorayım dedim."

Harry derin bir nefes alıp verdi ve içindeki huzursuzluk hissiyle yanından geçip gitmeye çalıştı, Nott ise eliyle Harry'nin kolunu tutup ilerlemesini engelledi. "Şşt, nereye gidiyorsun? Soruma cevap alamadım."

"İyiyim, Nott." dedi sabırsızca yerinde kıpırdanırken. "Şimdi gidebilir miyim?"

Nott'un ve arkadaş grubuyla daha önce bir kez fiziksel kavga etmişti -cadılar bayramında onu köşeye sıkıştırıp dövmelerinden söz ediyordu- ve hâlâ tam olarak morlukları geçmemişti, üzerine bir kez daha aynı şey yaşansın istemiyordu.

"Dur bakalım." dedi Nott, parmakları hâlâ Harry'nin kolunu sarmış durumdaydı ve temas bağımlısı Harry için bu dokunuş sadece alev alev bir rahatsızlık doğuruyordu. "Daha bana halimi hatrımı sormadın."

"Sen nasılsın?" Harry dudaklarını birbirine bastırdı ve yeniden o saçma arkadaşları üzerine salınmasın diye Nott'un tatmin olmasını bekledi. Theodore pis bir gülümsemeyle "Seni görene kadar iyiydim." diye cevaplayınca siyah saçlı çocuk derin bir nefes verdi.

"O halde gitsem ikimiz de bu sıkıntıdan kurtulmuş oluruz." Theodore güldü, arkasına, arkadaş grubuna baktı ve geri Harry'ye döndü. Artık gülmüyordu. "Yok öyle bana insanların içinde saçma sapan davranıp sonra da kaçıp gitmek." Kaşları çatıldı. "Özür dileyeceksin."

"Benimle uğraşmasaydın karşılığını almazdın," diye açıkladı Harry. "Özür dilenecek bir şey yapmadım." Kolundaki acıyla yüzünü buruşturdu. "Gücünün sadece arkandaki aptallar varken ortaya çıkması biraz ezikçe değil mi sence de?"

Bu cümleyi kurar kurmaz kolundaki kollar gevşedi ve Harry bir anda kurtulduğunu düşündü, ne var ki yanılmıştı- çünkü Theodore bir anda Harry'nin saçlarına asılıp onu hemen yanında dikildikleri duvara sertçe çarpmıştı.

Harry'nin dudaklarından panik ve acı dolu bir ses yükseldiğinde Theodore bundan zevk alarak güldü, daha çok sinirli bir kıkırtıydı. "Bana bak," dişlerini birbirine bastırmasına rağmen ağzının içinden konuştu. "Bana bir daha saygısızca bir hareket yaptığını görmeyeceğim."

Harry saçlarındaki acı her geçen saniye artarken dibindeki Theodore yüzünden derin derin nefes alıp veriyordu, yüzleri arasında öylesine boşluk yoktu ki aynı havayı soluyorlar sayılırdı ve Harry daha önce hiç bu kadar rahatsız hissettiğini hatırlamıyordu.

"Benimle uğraşmazsan sana bir şey yapmam," dedi Harry yeniden. "Sebepsizce böyle düşmanca davranıyorsun ve-" cümlesini bitiremeden Theodore tek dizini büküp Harry'nin karnına doğru geçirdiğinde yeşil gözlü çocuğun nefesi kesildi, acıyla bağırdı fakat Theodore boştaki eliyle ağzını kapatmıştı.

"Ben bir asilzadeyim." dedi Theodore. Harry her ne kadar mesele daha fazla uzasın istemese de "O halde neden bir asil gibi davranıp beni rahat bırakmıyorsun?" diye sordu. "Size hiçbir şey yapmadım bile."

"Bana saygı duymak zorundasın."

"Yapma ya?" dedi Harry alayla fakat karnına yediği ikinci bir tekmeden sonra başını salladı zorlukla. Theodore hâlâ yüzüne aynı öfkeyle bakıyorken ona laf yetiştirmeye çalışmak kötü bir fikirdi.

finally, beautiful strangerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin