25+ oy istiyorum bu bolum icin,, bir de bir suru yorum
iyi okumalaarrr 💓💓
~
Draco, sağ kolunu Harry'nin beline dolayıp onu daha da kendine çekerken öpüşmeleri her geçen saniye daha da derinleşti, Harry kollarını sarışın gencin boynuna dolayıp parmak uçlarına çıkınca Draco onu nazikçe ve birkaç santim havaya kaldırmış, aralarındaki boy farkını daha az etkili kılmıştı.
İkili, havaya ihtiyaç arttığında birbirlerinden ayrıldılar, Draco Harry'nin beline doladığı kolunu hâlâ gevşetmezken Harry'nin yüzünde engel olamadığı bir gülümseme vardı. Bir süre ikisi de konuşmadı, yağmur gittikçe hızlanıyordu ve ikilinin tek yaptıkları solukları birbirine karışırken öylece durmaktı. Harry en sonunda "Yani..." diye başladı. Fakat devamını getiremedi, daha doğrusu ne söylemesi gerektiğini bilmiyordu.
"Yağmur yağıyor." diye başka bir cümle kurdu. Draco başını olumlu anlamda aşağı yukarı salladı. "Evet, gözlerim var."
"Demek istediğim..." dedi Harry ve bakışlarını kaçırarak neredeyse sağanağa dönüşen yağmuru izledi. "Islanıyoruz." Draco kendini tutamayarak güldü. "Evet, çünkü görünüşe göre yağmur ıslaktır."
"Hasta olacağız." dedi Harry Draco'dan biraz daha uzaklaşarak. "Eğer hasta olursam Hermione beni çiğ çiğ yer... Islanmayacağımız bir yere gitmeliyiz." Draco, Harry'nin sözlerine sessizce kıkırdadı güldü fakat yine de başını olumlu anlamda aşağı yukarı salladı.
"Örtü altında bir yer bulabileceğimize eminim." Harry'nin elini tutan Draco, yüzünde mani olmadığı bir gülümsemeyle yürümeye, peşinde Harry'yi sürüklemeye başladı. Tabii bu sürüklenme işinden Harry son derece memnundu, elini kavrayan el göğüs kafesinin daralmasına, kalbinin koşudan gelmişçesine hızlanmasına ve yüzünün kızarmasına sebebiyet veriyordu.
Çok geçmeden Harry'nin önerisiyle Rosmerta'nın yerine girdiler. Kendilerine boş bir masa bulmak için etrafa bakınırken birden nereden geldiği belirsiz bir sesle irkildiler. Ses, Ron'a aitti, görünüşe göre onlar da oradaydı, birkaç masa ötede kendisine el sallıyorlardı. "Harry!" dedi Ron bir kez daha. "Buraya gelin!"
Harry, onların olanları çoktan tahmin ettiğini düşündü, yine de Draco ile tek başlarına olmak daha iyi mi olurdu emin olamıyordu. Sarışın çocuk az önce olanları konuşmak isteyebilirdi, ki kendisi de istiyordu. Belirsizlik içinde Draco'ya döndü. Draco ona gülümsedi, Harry birkaç saniyeliğine çocuğun onun ne düşündüğünü anladığını sandı.
"Arkadaşlarının yanına gitmeyecek ve burada öylece dikilmeye devam mı edeceğiz?"
"Ah, tabii," diye kendini toparladı Harry. "Gidelim." Birkaç saniye içinde Ronların masasına geldiklerinde Ron "Bir an hiç gelmeyeceksin sanmıştım doğrusu," diye konuştu. "Yani, orada öylece dikiliyordun ve Malfoy-" Ve sonra bir anda kafasının sağında bir ampül yanmış gibi aydınlandı. "A..."
Herkesin birbirine baktığı birkaç sinir bozucu saniyenin ardından "Öpüştünüz mü?" diye sordu Hermione pat diye.
Harry ona ters ters baktı, gözleriyle "bunu sormanın ne yeri ne de zamanıydı sanki?" dercesine bir mesaj vermeye çalışıyordu. Fakat görünüşe göre Draco ondan çok daha rahat ve halinden memnundu, Granger'ın bu sorusu da kendisini hiç mi hiç irite etmemişti. Başını usulca aşağı yukarı salladı. "Evet," diye cevapladı sonra. "Öpüştük."
Bu kez Ginny sordu: "Yani şimdi sevgili misiniz?" Draco tereddütle Harry'ye baktı, Harry'nin de kendisine aynı şekilde baktığını görünce doğaçlama yapmanın çok daha iyi olacağını düşündü. "Yağmur yağınca buraya geldik ve siz davet edince de doğruca buraya oturduk. Açıkçası hakkında konuşmak için pek zamanımız olmadı ama öpüşmemizden Harry'nin de en az benim kadar-"