☾༺♰༻☽
"İnan bana amacım bu değil... Beni dinlemeni istiyorum sadece..."
Derin bir nefes alarak yatağına oturdu. Yüzünün hâlâ kapalı olması Minho'yu huzursuz etse de kaba görünebileceği için konusunu açmadı.
"Ne söyleyeceksin? Beni mi teselli edeceksin? Ya da kendini mi avutacaksın? Eğer seni suçladığımı düşünüyorsan endişelenme bunun ikimizin de elinde olmadığının farkına varamayacak kadar ahmak değilim..."
"Hayır benim anlatmak isediklerim bambaşka... Mesela neden sürekli el ele olmamız gerektiği... Neden senin burada kalmaman gerektiği... Neden beni senden ayırmamaları gerektiği... Biz uzak durmamalıyız Hyunjin..."
"Neden..?" Kaşları çatılmıştı şimdi. Minho sonunda onun ilgisini çekebilmeyi başardığı için alevlenen heyecanıyla konuşmaya başladı. Bugüne dek bunları sadece ailesiyle konuşmuştu lakin onları ikna edememişti. Ama Hyunjin'i ikna edebilmeliydi. O, Minho'ya inandığı sürece diğerlerinin ne düşündüğü önemli değildi.
"Çünkü senin kendini, insanların da seni suçladığı bu karanlık aslında benim de karanlığım. İnsanların o hayran olup taptıkları aydınlığım ise senin de aydınlığın. Efsaneyi hiç baştan sona dinledin mi? Ben beş sene önce dinledim... Efsaneyi tüm ayrıntılarıyla bana anlatan kasabanın en yaşlısıydı. Yüz yaşını geçmiş ama hafızası sapasağlam bir adam...
Efsaneye göre, aynı anda doğacak iki bebek aslında doğası gereği hem aydınlığı hem de karanlığı içinde bulunduran normal insanlardır. Ancak Tanrı doğal dengeyi bozan insanlara ilk ve son kez bir şans vermek için aynı yerde aynı zamanda doğacak bu bebeklerin birine ikisininde ruhundaki tüm aydınlığı verirken öbürüne ikisinin ruhundaki karanlığı toplar. İnsanoğluna verilmiş bir sınavdır bu. Bu kasaba bu sınavdan ise tamamıyla kaldı... Çünkü benim kutsanmış bir bebek olduğumu seninse lanetli bir bebek olduğunu düşündüler. Senin- senin canına kastetmeye çalıştılar...
Eğer en başından ben doğduğumda bütün kasabanın iyileşmesiyle ikimizi bir araya getirselerdi ikimizde bunları yaşamak zorunda kalmayacaktık ve kasaba iki normal çocuğa sahip olacaktı. Ancak onlar beni kendi çıkarları için kullanıp seni de kendi çıkarları için öldürmeye çalıştılar. Benim mucizemi kaybetme riskini göze alamadıkları için oldu bütün bunlar. Onların açgözlülüğü yüzünden oldu. Benim tek görevim onların bozduğu dengeyi düzeltmekti. Onlara yeni bir şans vermekti... Ardından olması gereken insanların bu sefer bu saf dengeyi korumasıydı ancak onlar bunu yapmak yerine düzeni tekrar tekrar bozup benim gücümle her şeyi başa sardırdılar.
Bana o efsaneyi anlatan yaşlı adam varya... O adam ömrü yettiğince herkese anlatmaya çalıştı bu gerçeği ama onun deli olduğu söylentisi yayarak kimsenin onu ciddiye almamasına neden oldular. İşlerine gelmedi çünkü...
Şimdi anlıyor musun..? Bizim bu saçma düzende geçirdiğimiz her saniye onların ekmeğine yağ sürmekten başka bir işe yaramıyor... Neden yapalım ki bunu? Bencillikse bencillik, umurumda değil!"
Biten konuşmasıyla derin bir nefes alırken Hyunjin'in gözlerindeki o içsel çatışmayı apaçık görebiliyordu. Kafası karışmıştı, haklıydı da...
"Ee? Bir şey demeyecek misin..?"
"B-ben bilmiyorum... Biz hayatımız boyunca böyle yaşadık. Başka bir hayat bilmeyiz ki..?"
"Öğreniriz! Hatta beraber öğreniriz yaşamayı... Bu kadar da zor olmasa gerek özgürce nefes almayı öğrenmek..."
Derin bir nefes çekti ciğerlerine ardından elleri yüzünü örten kumaş parçasına gitti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Once Upon a Time•° HyunHo
FanficBir insan ne tamamen aydınlığı ne de tamamen karanlığı taşıyabilirdi içinde. Taşıyamazdı... Taşımamalıydı... Aydınlık karanlık olmadan parlayamazdı. Aydınlığı görmemiş biri karanlığın, karanlığı görmemiş biri ise aydınlığın farkına varamazdı. Çünkü...