Günlük

13 3 0
                                    

Sabah kalktığımda kafam hala karışıktı. Nasıl bir yol izlememiz gerektiğiyle alakalı bir planım yoktu. Livy'nin ölümü, bana gelen garip ve tehtitkar mesajlar, Livy'nin ölümünün her yerde bir hayvan saldırısı olarak geçmesi, Matheo'nun bunun bir cinayet olduğunu düşünmesi ve birlikte bu cinayeti çözmeye çalışmamız başlı başına zaten karmaşıktı. Şuanda cinayet olduğuyla alakalı destekli bir kanıt bulamamış olmamız da işleri hiç kolaylaştırmıyordu. Bunları düşünürken boş boş tavanı izledim ve bir plan bulmaya çalıştım. O sırada karnım sesli bir şekilde guruldayarak kafamdaki sesleri susturdu. Bunun üstüne gülümseyerek yataktan kalktım. Belki de karnım doyarsa aklım çalışmaya başlar.

Tuvalette işlerimi hallettikten sonra mutfağa geçtim ve kendime kocaman bir kahvaltı tabağı hazırladım. Oturup yemeğimi yemeye başladım. Bu sırada aklıma gelen şeyle birlikte telefonumu elime aldım. Carla'nın nasıl olduğunu merak ediyordum. Umarım orada mutlu bir sabah kahvaltısı yapıyordur diye düşünerek bir mesaj yazdım.

Carla.
Napıyosun, hiç yazmıyosun.
Bu kadar çabuk mu unuttun beni:(

Anında çevrimiçi oldu ve yazmaya başladı.

Mary seni nasıl unutabilirim kii
Sadece biraz uzaklaşıp kafamı
dinlemek istedim.
Ve şaşırtıcı derecede iyi ilerliyorum
Kabuslarım fazlasıyla azaldı
Yemek yiyorum
Ve ailemle güzel vakit geçiriyorum
En kısa zamanda yanına geri
dönücem
Seni çook seviyorum<3

Mesajları okurken gülümsedim. Eski neşesinin gelmiş olduğunu görmek beni mutlu etmişti.

Senin adına çok sevindim.
Acele etmene gerek yok
burda her şey yolunda.
Keyfine bak
Bende seni çok seviyorum.<3

Normalde bu tür mesajlar atan birisi değildim ancak son yaşadığım olaylardan sonra insanlarla daha çok vakit geçirmenin bana bir zarar vermeyeceğini fark ettim. Belki daha önceden bunu yapmış olsaydım Livy'yle geçirdiğim daha çok zamanım olabilirdi.

Yemeğimi bitirdikten sonra okula gitmek için hazırlandım. Eskiden zaten sevmediğim okuluma gitmek artık daha da zor geliyordu. Carla yoktu. Dexter'la nerdeyse hiç konuşmuyorduk. Zack benimle zaten iyi anlaşamadığı için yazma zahmetine bile girmiyordu. Livy. O artık yoktu.

Düşünceleri kafamdan uzaklaştırıp montumu giydim. Tam kapıdan çıkıcağım sırada arabamın dün gittiğim kafenin önünde olduğunu hatırladım.

Söyleneren tekrar içeri girdim. Hızlıca Matheo'yu aradım. Üçüncü çalışta açtı. Sesi biryere yürüyormuş gibi geliyordu. Matheo umarım senin araban yanındadır.

"Günaydın." dedim. O da aynı şekilde karşılık verdi.

"Aslında beni alıp alamayacağını sormak için aramıştım. Dün arabamı kafede unuttuk ve okula gitmem gerekiyo." diyerek konuya girdim.

"Ah tabii ya araban. Tamamen aklımdan çıkmış. Bende şimdi arabama doğru yürüyorum. 15 dakika sonra gelmiş olurum." dedi o kadar rahatlamıştım ki. Beni almasaydı kafeye kadar taxi ile gitmem gerekebilirdi. Belki de yürüyerek.

Vedalaşıp telefonu kapattım ve içeri geçtim. Matheo'yu beklerken Dexter'a ve Zack'e mesaj atabilirdim. Carla'yı bir süre yalnız bırakmak istiyordum. Böylelikle buradan uzaklaşabilir ve kafasını dinleyebilirdi.

Hızla Dexter'a yazmak için mesaj sekmesine girdim. Dexter da en az Carla kadar duygusal birisiydi. Onun da Carla dan pek farkı olmadığına emindim.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Apr 08 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

KANLI İZLERHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin