Ne kadar güzel di! Terasın penceresini açarken kullandığı güç ne kadar hoş ilk baş beni ölümüne korkutmuştu. Düşünün beni Demon’u hızla uzaklaşmıştım oradan yoksa beni yakalayabilirdi. Kullandığı güç ve hız bir insana ait olamazdı. Pencereyi açtığında ilk işi etrafa bakmak oldu, sanki bir şey arıyor gibiydi böyle hareketler ve sezgisi olan bir insan hiç görmemiştim.
Bir anda benim olduğum konuma baktı. Beni görüyor ada varlığımın orda olduğunu biliyor gibiydi, ama onun bilmediği bir şey vardı; Daha hazır değildim onun karşısına çıkmaya. Bir Demon olarak kendimi bu güzel varlığa tanıtmadan önce onun hakkında bir şeyler bilmek istiyordum.
Kimseyi bulamayınca terasın penceresini kapattı. Bende hemen pencereyi kapattıktan sonra terasa uçmaya başladım ve onu izlemeye başladım tekrardan. Gecelik rutinine devam etti. Gecelik rutini derken üstünü çıkarmaya devam etti.
Ayağındaki kırmızı topuklu ayakkabısını çıkarıyordu, ardından topuğunu ovalıyordu. Kendi kendine mırıldanıyordu topuklarını ovarken galiba lanet ediyordu giydiği ayakkabıya, bunu da anlamıyorum ayaklarını ağrıttığı halde neden böyle ayakkabılar giydiklerini.
Ayakları o kadar güzel ve zarifti ki böyle şeyler giyerek güzel ayaklarına acı çektiriyordu. Ayaklarını ovmayı bıraktıktan sonra yatağının yanındaki komodine doğru yöneldi. Bir anda kafasını çevirdiğinde, beni tekrardan korkuttu beni bulamayacağı bir şekilde hemen köşeye saklandım.
Demon olan beni korkutan ilk insan bu kız olmalıydı.
Terasa doğru tekrardan bir bakış attı; ama bu sefer terasa yönelmedi.
Tekrardan komodine yöneldi. Zayıf yapısına göre iki katı büyüklüğünde mavi triko kazak ve gri eşofman çıkardı. Görünüşe göre, dışarda giydiği kıyafetlerine gösterdiği önemi evde giydiği kıyafetlere aynı önemi vermiyordu.
Yerden kıyafetlerini topladıktan sonra odasının bitişiğindeki odaya yöneldi. Kulağıma su sesi geldiğini duyunca orasının banyo olduğunu anlamıştım. Hemen banyoya göz atmam gerekiyordu; fakat ne yazık ki banyoda pencere yoktu!
Lanet olsun!
Neden pencere yoktu!
Biraz zaman geçtikten sonra banyonun kapısı açılmıştı. Bornozuyla yatağına yöneldi ve çekmeceden vücut losyonunu çıkarıp, ardından banyoya geri yöneldi. Büyük ihtimalle baya uzun bir banyo yapacaktı; Bende evime gidip gecenin kalan saatlerinde yaşadığım olayları kafamdan geçirmek üzere tam yola çıkarken, birden kapı tekrar açıldı ve tekrardan yatak odasına geliyordu.
Tanrım, onu tekrardan görme düşüncesi bile ölmeme neden olabilirdi. Evet, ondan baya etkilenmiştim. O kadar güzel bir kadın ki! Nasıl olur da, yıllarca dolaştığım halde bu dünyada ondan daha güzel kimseyle karşılaşmadım? Bana neden bu kadar çekici geliyordu?
Beni kendisine çeken şey neydi?
Bu soruların cevabını bulacağım; ama bugün değil. Gecenin bitmesine birkaç saat kalmıştı. Gündüzleri sevmediğim için barınağıma geri dönmek zorundayım. Gündüz vakti ava çıkamıyorum bu yüzden gündüzleri uyuyor geceleri ava çıkıyordum.
Yarın akşam tekrardan gelecektim buraya gündüzleri çalıştığı için onu izleyemezdim diğer insanlar varlığımı görebilirdi onu izlerken. Gece gelip sevgili aşkım hakkında daha fazla bilgi edinmeye çalışacaktım.
Terasta kimse yoktu. Anlamıyorum! Bu iğrenç koku nereden geliyordu?
Kafayı yedirecek bana, Lanet olsun!
Neyse unutalım gitsin! Güzel bir banyo yapayım ve ardından hemen yatağıma gireyim. O kadar yorulmuştum ki bu akşam! Her ay yaşadığım değişimimden bir önceki aydan daha fazla yorgun oluyorum ve bu ayın ilk değişimi, tam da bugüne denk geliyordu.
Ailem çok büyük bir parti hazırlamıştı ve beni arayarak onlara katılmamı bekliyorlardı. Bu saçmalık! Annemim evinden önce Lara’nın evine gidip dinlenip rahatlayabilirdim; çünkü biliyorum annemin beni üzeceğinden.
En sevdiğim kazağı ve eşofmanı çıkartıp atacağım. Onlar beni hep sıcak ve rahat hissettirirler ve İşte bu akşam, tam da bunlara ihtiyacım var. Tabi, en sevdiğim giysilerim değil ve açıkçası birbirleriyle çok da uyuşmuyorlar; fakat umurumda bile değil. Nasıl olsa bu kıyafetlerin içinde beni kimse göremeyecekti.
Bir erkek arkadaşım veya ona benzer bir ilişkim yok. Tüm erkekler beni mutlu edemediği için sevmiyordum. Melek ya da melek olmayan. Hiçbirini sevmiyordum. Neyse bu kadar kafa yormak yeter. Geçmişte birlikte olduğum ama mutlu olamadığım ilişkileri düşünmek için fazla yorgunum.
Banyonun suyunu açtım, suyun içine güzel kokulu olan lavanta kokulu şampuanımdan koydum ve sonra fark ettim ki, en sevdiğim vücut losyonumu yatağın yanındaki komidin de unutmuştum. Şu lanet koku burnumun ucundayken, losyonum olmadan bu iğrenç kokudan kusmadan duramazdım herhalde.
Yarın gün yüzüle her şeyi anlamaya çalışacağım. Bu akşam çok yorgunum. Lanet olsun! Cep telefonumu kapatmayı unuttum. Şu aptal şey tekrar çalmaya başladı. Kimin olduğu umurumda değil, açmayacağım.
Tekrardan banyoya doğru yol aldım, bornozumu çıkardım ve lavanta kokulu, köpüklü küvetime oturdum. Şu o kadar iyi ki ne sıcak ne soğuk tam istediğim kıvamdaydı çok rahatlatıcı ki... Çok yorgunum. Gözlerimi daha fazla açık tutamaya...
Birden zıplayarak uyandım ve hala da küvetin içindeydim. Bütün güzel kokulu köpüklerim gitmişti, sadece küvetin kenarlarında hafif köpükler vardı.
Ne kadar uyumuştum?
Duvardaki aynanın üstündeki saatime bir göz attım ve sabahın 5 i olduğunu gördüm. Saatlerdir küvetin içinde uyumuştum tenim o kadar yumuşak olmuştu ki, bunun için yorgun düştüğüm için minnettar olmam gerekiyordu.
Küvetten çıktım ve büyük, geri bir yumuşak havluyla üstümü kuruladım.
O çirkin uyumlu olmayan kazağımı ve eşofmanımı giydikten sonra yatağıma yöneldim ve içine girdim. Ah, sonunda yumuşacık yatağımda yatıyorum. Saçlarımı kurutmadığım için ıslak girmiştim yatağa, sabah uyandığımda saçlarımın kıvrılacağını fark ettiğimde pişman olacaktım; ama bu konuyla ilgilenemeyecek kadar çok yorgundum sabah ilgileneceğim.
Tam kafamı yastığa kattığım ve gözlerimi kapatıp uyurken o iğrenç kokunun gittiğini fark ettim. Bu çok garipti! Neyse, yarın bunları düşünürüm şimdi uyumak istiyorum, gerçi çoktan yarın olmuştu. Günün ilerleyen saatlerinde kafamı yorarım artık.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kış Gecesi Serenadı
FantasyBenim adım Damian ve ben bir Demonum. Gecenin karanlığında düşündüğüm tek şey taze insan ruhu insan o kadar enfes ki her yediğimde kendimden geçiyorum. Her gün bir sonra ki günü iple çekiyorum taze ruhların tadına bakmak için. Çaresiz bir kurbanın r...