Bu lanet telefonun sesini tekrardan duymak zorunda mıyım! Duyduğum saat sabahın 7 ‘si neden kendime bu zımbırtıdan aldım ki? Sinir bozucuydu gene annem arıyordu. Günün her saatinde beni arayıp rahatsız ediyordu. Beni saatinde annem dışında kimse aramazdı ve rahatsız etmezdi.
Yataktan kalktım ve oturdum çok halsiz ve bitkin bir şekilde elimi yatağın yanında ki masaya uzattım. O kadar halsizim ki elimi uzatmaya üşeniyordum sonunda bu zımbırtıyı alabilmiştim hızla telefonu kapatmak için masaya sert bir şekilde vurdum. Bu sesi duymak zorunda kalmazdım ve bana soran olursa onlara bir kaza olduğunu söylerdim.
Ve başardım! Melek kadını olduğum için insanlardan daha fazla güç var bende; bu yüzden telefonu masaya vurduğumda, telefon masaya çarptı hem masa zarar gördü hem de duvara sıçrayarak duvarda iz bırakmıştı. Hay aksi! En azından su lanet ses susmuştu kesin annem bugün evlilik konusunda bana akıl veremeyeceği için çıldırıyordur. Yatağıma uzanıp tekrar uyuyacağım. Nasıl olsa günün diğer saatlerinde annemin yanına gidecektim ve o kendini beğenmiş arkadaşlarının gece dönüşmesinden önce herkese selam verip muhabbet edecektim of!
Lanet olsun!
Topluluğa yeni katılan üyelerin kutlaması yapılacaktı. Belki lora’nın evine daha erken giderdim ve onunla sohbet ederdim ve kırmızı sarap almıştım onu yudumlardık.
3 saat sonra kilise çanı sesi çıkaran kapı zil sesiyle uyandım. Bu kapı sesini pek sevmesem bile büyükannemden kaldığı için pek umursamıyordum. Bu çan sesi, vaftiz zamanı gelmiş gibi hiç durmayacak gibi hissediyordum.
Buluşma günü öğlen saatinde gelen ve bu kadar uzun zili çaldıklarına göre önemli olmalıydı, bana ihtiyaçları olabilir mi? Beni yatağımdan uyandırdıkları için böyle tahmin etmek ve kendimi avutmak istiyordum. Yatağımdan çıktım; ama hala halsiz ve uykulu hissediyordum. Beyaz ve çiçek desenli pamuksu terliğimi giydim, saçımı topladıktan sonra uykulu gözlerle merdivenlerden aşağı inmeye ve kapıya gitmeye başladım. Umarım kapıdaki kişi önemli bir şeyler için beni uyandırdı yoksa onu gebertebilirdim güzel uykumu böldüğü için, kapıdaki insanlar çok sabırsız gibi durmadan zile basıp kapıya vuruyorlar. Ne kadar sinir bozucu!
Aklımda, kötü düşünceler vardı onlara neler yapmak istediğimi acele edip hızlıca kapıyı açtım ve ne var diye bağırdım. Kapıda eski bir arkadaşım olan Alex duruyordu. Gerçi bizim durum pek arkadaşlık değildi küçükken sevdiğim ilk aşkımdı; sonra bana herkesten sakladığı ve kimseye söyleyemediği bir sırdan bahsetti kendisi kızlara ilgi duymuyordu erkeklere daha çok ilgi duyuyordu bunu duyduğumda çok kötü olmuştum kendime gelememiştim, bu durumdan kimseye bahsedememişti çünkü dışlanacaktı ve başına neler geleceğini tahmin edebiliyordu bana güvendiği için bana söylemişti.
Alex, sinirli ve panik bir halde kapımın önünde duruyordu. Onu en yakın arkadaşı sam ile yatakta yakaladığım halden daha kötü bir panik halinde görmemiştim.
‘’Lex, Tanrı aşkına, saatin kaç olduğunu biliyor musun?’’
Ona Lex dememden çok nefret ediyor. Sanki her an sırtımdaki kanatları kesmek isteyecek gibi bir soğuk bakış atıyordu.
‘’Ne oldu? Bir hayalet mi gördün veya çıplak bir kadın?’’
Fakat Alex öyle bana bön bön bakıyor hiç ses çıkarmıyordu ve bu insanlardan nefret ettiğin en kötü hareketti.
Pijamamdan bir anda gelen soğuk ürpertiden dolayı kapının hala açık olduğunu ve kapının önünde olduğumu fark ettim kapıyı kapatıp, Alex’i oturma odasına götürdüm ve ondan, ne olduğunu neden bu saatte burada olduğunu öğrenmek için bilgi almaya çalıştım. Onu, iki kişilik kanepeye oturttum ve bende karşısında olan çok sevdiğim koltuğuma oturdum. Şu anda ikimiz karşılıklı oturup bakışıyorduk; fakat bu sessizliği bozamıyordum onun bozmasını istiyordum. Yataktan yeni kalktığım için ruh halim pek iyi değildi. Alex benden pek iyi ruh hali içinde değildi onunda ruh hali pek iyi değildi. Onu bu kadar rahatsız eden şey neydi ve bu saate buraya gelecek kadar önemli ne olduğunu çözememiştim.
‘’Neyin var Alex? Konuşsana!’’ dedim ona sesimin tonunun yüksek çıktığını fark ettim; çünkü Alex böyle durarak beni sinir ediyordu. En sonunda ağzını açtı ve tüm olanları bana anlatmaya başladı.
‘’Çok üzgünüm Emily! Fikirlerini ne yaptıysam ne söylediysem değiştiremedim karar verilmişti. Onları durduramadım onlara beni seçmeleri için yalvardım; fakat seni seçtiler. Sonra onlara Dominic’i hatırlattım; fakat beni kovdular.’’
Bütün bu söyledikleri cehennem ateşiyle beni yaktıkları hissi vererek kalbime korku aşıladı. Ne söylediğini bilmeme rağmen başım dönmeye başladı ve uykulu halimden eser kalmamıştı bunları bildiğim halde cevabını duymak istedim.
‘’kim, ne dedi?’’
Bu üç kelimelik basit sorunun cevabı, benim bütün hayatımı değiştirecekti ve Alex bunu çok iyi biliyordu. Onun bu sessizliği ve yüzündeki ifade, bana sorduğum sorunun cevabını veriyordu.
Yaşlılar kurulu kararını vermişti. Ya evlenecektim seçtikleri kişiyle ya da savaşacaktım.
Meleklerin dünyasında kadınlar en geç otuz yaşına kadar evlenmek zorundaydılar. Ben ise kırk yaşındayım. Evlenmeyen kızlara bir eş seçiliyordu ve o seçilen eşi yenerek kendi başımıza hayatta kalabileceğini kanıtlamak zorunda kalırdı. Dişi melek bu savaşı kazanabilirse, kendi seçtiği bir adayla evlenebilirdi. Evlenebilirler ya da savaşabilirler, bu karar kendilerine kalmış. Eğer ben savaşı kaybedersem veya savaş sırasında ölmezsem, bana seçtikleri eş adayıyla evlenmek zorunda kalacaktım.
İşte içinde bulunduğum durum buydu. Ya evlenecektim ya da savaşacaktım ama sonunda yine evlenmeye zorlanacaktım. Ne yapacaktım ben şimdi? Ellerimi başıma koyarak gözlerim dolmaya ve ağlamaya başladım.
Kadar içten ağlıyordum ki tüm vücudum titriyor ve etrafa bir çığlık sesi yankılanıyordu. Alex yanıma gelerek beni kucağına alarak teselli ediyor sakinleştirmeye çalışıyordu. Gözlerimden tekbir yaş kalmayana dek ağlamaya başladım. Alex başımı okşuyor bu başıma gelen şey için üzgün olduğunu dile getiriyordu. Halbuki onun hiçbir suçu yoktu.
Ağlamam bittiğinde, sıra sinirlenmeye öfke kusmaya başladım. Alex’e göre, annemin dün ve bugün aramasının sebebi buydu. Gerçi birkaç saat erken öğrensem bile hiçbir şeyi değiştirmeyecekti.
En azından bu lanet şeyi öğrenmeden önce biraz uyuyabilmiştim.
Alex, bu akşam savaşmam zorunda olduğunu söyledi. Savaşacağım kişi Alex’in kardeşi Enzo’ya karşı savaşacaktım ve o, meleklerin arasında öne çıkan biriydi 25 yaşında olarak gücünün zirve yaşındaydı. Enzo’yu savaşta yenemezdim. Yarın, ya öleceğim, ya da Enzo, ‘Yaşlı’ tabiri ile çağırılan biriyle olmaya karar verirse, onunla evlenmek zorunda kalacağım.
Alex’e, ‘‘Ne yapmalıyım?’’ diye sordum.
‘’Emily, sanırım sana yardım edebilirim. Fazla işine yarayacağını sanmıyorum; ama savaşta üstünlük kurmana yardımcı olabilirim.’’
Benim iyi niyetli arkadaşım Alex, her zaman benim yanımda olmuştu, başım belada olduğunda hep yardım etmişti adeta kurtarıcım olmuştu; fakat bu sefer bana yardım edebileceğinden çok şüpheliyim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kış Gecesi Serenadı
FantasíaBenim adım Damian ve ben bir Demonum. Gecenin karanlığında düşündüğüm tek şey taze insan ruhu insan o kadar enfes ki her yediğimde kendimden geçiyorum. Her gün bir sonra ki günü iple çekiyorum taze ruhların tadına bakmak için. Çaresiz bir kurbanın r...