PROLOG

10 2 1
                                    



"Nişanı açık alanda yapalım, yaz mevsiminde hoş olur diye düşünüyorum." diyen sesle bakışlarımı kayınvalideme çevirdim, iki aile toplanmış bizim nişanımızı nerede yapacaklarına karar vermeye çalışıyorlardı.

İçimden kahkahalarla gülmek gelsede, ifadesizce onları dinlemeye devam ediyordum. Oldukça samimiyetsiz bir ortamdı hep böyle miydi yoksa bana mı sonradan öyle gelmeye başlamıştı emin değildim.

Annem olumluca başını salladı "Olabilir," bir kaç saniye durdu "Eğer rezervasyon konusunda sıkıntı çıkmazsa çok güzel olur." dedi her zamanki sevecen ses tonuyla. Göz devirmeden edemedim.

Yanımda oturan, sevgilimin hatta yakında müstakbel nişanlım olacağını sanan aptalın üzerine çevirdim bakışlarımı.

Adem elması hafifçe hareketlenirken yutkunduğunu anladım. Gözlerini bir an olsun ellerinden çekmemişti, endişeli olduğunda bunu yapardı genelde. Elimdeki viski bardağından bir yudum aldım keyifle.

Tek kaşı havalanmış babam "Hanımlar acaba birazda gençlere mi fikirlerini sorsanız?" diye sordu tekdüze bir ses tonuyla "Nede olsa bu onların günü olacak." dediğinde gözler üzerimize çevrilmişti.

Gözlerin üzerimize çekilmesi pek iyi olmamıştı. Ne güzel devam ediyorlardı. Bizim keyfimizi, pardon benim keyfimi bozmaya ne gerek vardı?

Kaşlarını çatmış olan kayınvalidem, aklına yeni gelmiş gibi "Çağrı, Hera siz bugün çok sessizsiniz kavga mı ettiniz?" düşünür bir tonla "Biz hazırlık telaşından fark edemedik." dedi bakışları çağrı ve benim aramda mekik okuyordu.

Maduru oynamamın zamanı gelmişti demek. Gözlerim dolduğunda, çaresiz gözlerimi masadakilere çevirdim. Babamın kaşları çoktan çatılmıştı, bir şeyler döndüğünü anlamış olmalıydı.

"Aslında sevgi teyz-" diyerek başladığım cümlem çağrının yanağıma kondurduğu öpücük ve masanın üzerindeki elime kendi elini kenetlenmesiyle yarım kalmıştı.Gözlerimi şaşkınca açarak sıkıca tuttuğu elime indirdim ilk önce, ve yavaşça başımı kaldırdığımda gözlerim gözlerini buldu,kaşlarım şüpheyle çatıldığında çağrının bir şeyler bilip bilmediğinden şüphelendim.

parmakları yavaşça elimin üzerini okşarken,yüzüme en sahtesinden tebessüm ekleyerek elimi elinden çektim yavaşça, ama çağrı pes etmemişti anlaşılan,ılımlı ses tonuyla "Bir sorun yok," daha cüretkar bir tonla "İkimizde çok heyecanlıyız, Hera şu sıralar fazla yoğun. Onun güzelliğine odaklanırken sizlere pek konsantre olamadım." dedi yalancı bir hüzünle.

İnci dişlerini göstererek gülümsedi annemlere karşı, bir kaç saniye sonra bakışlarını bana çevirdiğindeyse göz kırptı.

Her şeyin altından bir anlam çıkartıyordum. Bir şeyleri bildiğimi biliyordu ya da her zaman olduğunu gibi şov peşindeydi. Fakat atladığı bir şey vardı ben Hera Barkanoğluydum. Yaptığı yanlış banaydı ve ben onu mahvedecektim.

Sert bir soluk vererek "İyi bakalım çocuklar öyle olsun kavga etmeyin bakın." bir baba nasihatı verircesine "Nişanı duyurduk artık biz bir aileyiz." dedi sevgili kayınbabacığım. İçimden göz devirdim, tek derdi itibarıydı bizim onun umrunda olduğumuz yoktu. Soner Yıldırım tam oğlunun babasıydı. Çıkarcı.

Artık gerçekten sıkılmıştım bu kasvetli ortamdan, içimdeki gerçek herayı ortaya çıkarmak istiyordum. İlk önce etrafı ve yanımdaki salağı kontrol ettim, herkes birbiriyle koyu bir sohbet içerisindeydi.

Çağrı telefonuna gömülmüş dünya yansa haberi olmayacak şekilde takılıyordu. Bence gayet sakin ve huzurluyduk, birazcık neşelendirmek farz olmuştu.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Mar 26 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

SADAKATSİZ DUYGULAR(+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin