11

566 61 33
                                    


Felix, Hyunjin'in arkasından bakmakla yetindi, ne olduğunu anlayamamıştı. "Ne oldu şimdi ya?" dedi bir Ricky, bir de Yeonjun'a bakarken. "Kendince afra tafra yapıyor işte, boşver güzelim." dedi ve kolunu Felix'in omzuna atarak yürümeye başladı. "Bir dakika." dedi Felix ve Ricky'i durdurdu. "Siz önceden de kavga etmemiş miydiniz?" Ricky'nin gülümsemesi soldu. "Kim söyledi sana bunu?" kaşlarını çattı. "İlk ben soru sordum Ricky." Ricky eğilerek Felix ile yüzlerini yakınlaştırdı. "Evet, ettik. Ama sen bunu düşünme şimdi tamam mı? Bak duyuyor musun?" Sustu ve dışarıdan gelen bağırışmalar ve tezahüratlar sessizliklerini doldurdu. "Bizi bekliyorlar değil mi? Herkesi gösteride batırarak hayal kırıklığına uğratmak istemezsin." 

𓆩♡𓆪

Hyunjin elindeki kolyeyi hiç bırakmadan hızlı adımlarla yürüyordu. Sinirlendiğinde hiç düzgün düşünemezdi ve hiç bu kadar sinirli olduğunu hatırlamıyordu. Ailesi ile kavga ettiğinde, hocaları ile tartıştığında bile bu kadar sinirlenmemişti. O zaman neydi onu bu kadar sinirlendiren? Felix'i tanımıyordu bile, sadece birkaç haftadır zorunlu olarak konuşuyorlardı. Hyunjin bu soruları cevaplayamasa da aklında net olan tek bir şey vardı. O da bu duygudan olabildiğince çabuk bir şekilde kurtulmak istemesiydi. 

𓆩♡𓆪

"Güzel maçtı." Ricky karşı takımın kaptanının elini sıktı. Okulları maçı 140'a 100 kazanmıştı. Herkes tokalaştıktan sonra soyunma kabinlerine tekrardan girdiler. "Balım, sen iyi misin ya? Düşüncelisin çok. Bak hala hareketleri düşünüyorsan sana yemin ederim ki kimse fark etmedi." Felix bütün maç gözleriyle Hyunjin'i aramıştı, tabii ki kafasının dağılması da performanslarındaki hareketleri batırmasıyla sonuçlandı. "Kafamın dağınık olmasını gösteriye yansıtmamalıydım." diye mırıldandı. "Hadi ama! Kendine bu kadar yüklenmemelisin. Hepimiz hata yaparız, değil mi?" dedi Jeongseob ve diğerlerine döndü. "Elbette, Sunoo'nun kıçının üstüne düşüşünü hatırlamıyor musun?" dedi Jeonghan ve herkes kıkırdadı, Felix'inde dudakları yukarı kıvrılmıştı. "Hadi ama! Bu bir kereydi." diye isyan etti Sunoo. "O değil de, Ricky bütün sayıları attıktan sonra sana baktı Felix! Fark ettiniz mi?" Felix'in gülümsemesi solmuştu, Ricky'i seviyordu ve yakın arkadaşıydı ama arkadaşlarının bu yakıştırmalarından hiç hoşlanmıyordu. 

"Abartmayın." dedi soğuk bir sesle. "Ben neden fark etmedim ya?" dedi Sunoo. "Gözlerini Niki'den alamadığın için olabilir mi?" Sunoo kızarmıştı. "Ya! Ya gülmeyin ya!" Felix telefonunun titreştiğini hissederek çantasından çıkardı.


the breakfast club

jisung: eveet, felix'inde artık toplanmamıza gelmemek için bahanesi olmadığına göre yarın 8'de çimenliklerde diyorum.

hyunjin: ben yokum.

jisung: ne demek ben yokum amk?

hyunjin: yokum işte amınakoyayım. bu siktiğimin okulundanda bir an önce kaydımı aldıracağım.




eveeett, kısa bir bölümle geldim. dersimden önce yayınlamak istedim, size de iyi okumalarr...birkaç saat sonra bir tane daha bölüm atacağımmm.

the breakfast club Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin