4.Bölüm

217 18 22
                                    

Keyifli okumalar 🌼🤍

Oy vermeyi ve yorum yapmayı lütfen unutmayın 🌼🤍

"Ne çabuk kabul ettin sen beni böyle. Tuzlu kahve yapmalar valan  bı hoşuma gitmedi değil. He bu arada senin ellerinden tuzlu kahvede içerim yanmış yemekte yerim yeter ki sen herşeyi böyle çabuk kabullen " göz kırptı. Gözlerimi devirerek önüme döndüm. Geniş salonun içerisinde tam karşımda oturan adama baktım.

Her zamanki gibi tesbihi kolunda takılı, sert bakışları ile bana bakıyordu. Yüzündeki memnuniyetsizlik tavırla yüzümü inceliyordu. Ellerim tepsinin kulluplarını sıkarken derin nefes aldım. Kulaklarıma dolan öksürük sesiyle bakışlarımı ondan çekerek mavi koltuğun üzerinde oturan Azad Ağaya döndüm.

Amcamın katiliyle aynı evde olduğum için,aynı havayı soluduğum, katilinin oğluyla evleneceğim  için kendimden tiksindim. Salonun duvarları üzerime üzerime geliyormuş gibi hissederken ellerim titremeye başladı.

"Gelelim asıl meselemize. Çocuklar beş yıldır sözlüler zaten daha fazla uzatmaya gerek yok" Azad Ağa üzerindeki mavi takım elbisesinin ceketini düzelterek "Allah'ın emri peygamberin kavliyle kızınız Berivan'ı oğlum Barana istiyorum " başımı yan çevirerek ona baktım. Onunda bakışları benim üzerimdeyken bir kez daha nefretle baktım yüzüne. Gözlerimde o nefreti görmüşmüydü bilmiyorum ama gözlerini kaçırmıştı benden.

"Berivan benim canım, kanım kısacası herşeyim. Baranda benim olmayan oğlum gibi ben ona güveniyorum kızımı Barana emanet ediyorum. Verdim gitti" babamın konuşması üzerine herkes alkışlamaya başladı. Babam bir kez olsun yüzüme bile bakmazken oturduğum sandalyeden kalktım. Benim kalkmamla Baranda kalkmıştı.

"Beritan tepsiyi getir kızım" Berav Hanım yanımıza gelirken terli ellerimi elbiseme sildim. Berav hanımın narin elleri yüzüme değdiğinde önüme gelen siyah saçlarımı arkaya atırdı. "Hep mutlu olun çocuklar" kendimi zorlayarak ona tebessüm ettim. Arjin hanım hızlı şekilde yanımıza geldiğinde Berav hanım kendisini bizden uzaklaştırmıştı.

Beritan abla gülerek tepsiyle yanımıza geldiğinde Barana döndüm. Yüzünde hiç bir ifade gezmiyordu. Sakalarını hafif kestirdiği tıraş olduğu belli oluyordu. Esmer tenine giymiş olduğu siyah gömlek onu karizmatik gösteriyordu ama belinde taşıdığı silah benim gözümde bir hiç ediyordu.

"Ay anne dur onlar taksın birbirine " Beritan ablanın avucuma koyduğu yüzükle yutkundum. Yıllar önce parmağına takılan yüzüktü. Aynı yüzüğü ikinci kez parmağına takmak için ona doğru döndüm. Bakışları birkez olsun benden ayrılmazken elini tutarak yüzüğü parmağına taktım.

Bakışları saniyelik parmağına kaysada yine bana dönmüştü kahveleri. Yüzünde hafif tebessüm oluşurken ellerimi sıcacık olan ellerinin arasına aldı ve parmağıma yüzüğü taktı. Aramızda olan kırmızı kurdaleye bakarak önüme döndüm.

"Aram ağam buyrun ". Azad Ağa'nın dedeme seslenmesi üzerine ağır adımlarla oturduğu tekli mavi koltuktan kalkmış yanımıza gelmişti. Tepsinin içindeki altın rengindeki makası almış kurdeleyi tutmuştu. Yüzüğüm değişmişti. Onunki değişmez iken benim yüzüğüm değişmiş sade değil işlemeli yüzük seçmişlerdi. Dedem kurdeleyi eline aldığında ikimizde ellerimizi havaya kaldırdık.

Makasın kurdeleye değip kesişini izledim. Korktuğum son gelmişti. Dedemin elini öperken yüzüne tiksinerek baktım. Azad Ağa'nın elini öpmeden hemen yanındaki babamın elimi öptüm.

Salondaki herkesin elini öpmüş ben sadace Azad Ağa'nın elini öpmemiştim. Beritan abla yanıma gelerek elindeki bilezikleri koluma takmıştı. Arjin hanım ve Berav hanımda koluma bilezik taktığında yanıma Hildan geldi.

Yazgı Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin