°3°

12 1 0
                                    

Kapıyı yavaşça açtım ve ilk kafamı uzattım.
Gördüğümle yüz ifadem değişti.
"Şey, hocam.. ben müdür yardımcısına bakmıştım ama. Burda demişlerdi."
Karşımdaki matematik hocası bana bakıyordu.
-"doğru demişler. Gel"
İçeri girdim ve masasının karşısına ilerledim. Odaya ufak bir göz attım dışardan depo gibi duran odanın içinde ayrı bir dünya vardı. Duvarları bile karışıktı ama bu odaya farklı bir hava katmış..
-"otur"
Hocaya dönüp oturdum.
-"evet?"
-"dedim ya, müdür yardımcısını arıyorum."
-"yani?"
Kaşlarımı çattım. Dalga mı geçiyordu bu adam.
-"hocam.. siz dediniz ya hani, listede adım yoktu müdür yardımcısına söylemem gerekiyormuş."
-"ben öyle bir şey demedim."
Adamın yüzüne resmen '?' şeklinde bakıyordum. Ne yaşıyordu? Arkadan zil sesi gelmeye başlamıştı. Hoca zili dinlememi ister gibi baktı.
-"Hocam. Müdür yardımcısı nerede?"
-"karşında"
İfadem '!?' şekline dönmüştü. Bi saattir neyi tartışıyordum ben bu adamla.
-"demek listede adın yok. Bekle yeni listeyi çıkarayım."
Sesimi çıkarmadım. Bekledim. Bilgisayardan listeye adımı ekledi. O an tekrar zil çalmıştı. Karşımdaki hoca mı müdür yardımcısı mı anlamadığım adam ayağa kalktı ve kapıdan çıktı peşinden gittim çünkü sınıfa gidiyordu.
-"liste?"
Cevap vermedi. Sınıfa girdiğimizde konuştu.
-"herkes otursun"
Herkes otururken ben ayaktayım. Arkası bana dönükken tekrarladı.
-"herkes yerine otursun"
Gözlerimi devirip oturdum. Otururken kısık sesle konuştum.
-"inanamıyorum!" Nedense gülümsediğini hissettim. Duymuş olamazdı. Ben bile kendim zor duymuştum. Defterimi açtım. Derse başladık. Herkes sırayla soru çözüyordu. Nerdeyse hepsinde el kaldırmıştım ama kimse kaldırmıyorken bile beni seçmedi. Burak bile farketti.
Taktı herhalde manyak!
Ben oflarken zil çaldı. Ve bir ses işittim
-"hala adın yazmıyor?"
Hoca yanıma yaklaşıyordu. Burak bana felfeci bakıyordu. Ne yaşıyor bu adam.
Burak'a döndüğünde
-"yardımcı olmamışsınız, yeni arkadaşımıza"
Kaşları çatıktı. Ciddi görünüyordu. Ama ne alaka şimdi. Kafam çok karışıktı.
Burak açıklamaya başladı sonunda.
-"Ozan hoca. Matematik öğretmenimiz. Bazen mod değiştirip müdür yardımcısı falan oluyor."
Ozan hoca dediği adam arkasını dönüp gidiyordu. Kapıdan çıktığında Burak konuştu.
-"bak az önce öğretmendi şimdi müdür yardımcısı"
-"ne değişik"
-"öyle"
-"neyse ben gidiyim yanına. Sağ ol"
-"tamam"
Burak'ın yanından kalkıp Ozan hocanın arkasından gittim. Kapıyı tıkladığımda gelen onay sesiyle girdim. Listeyi çıkarmış bana uzatırken bilgisayardan başka bir şeye göz atıyordu. Yanına giderken telefon çalma sesi duyuldu. Siyah bir telefon götürdü kulağına. Listeyi elinden aldım ve çıkıp sınıfa, öğretmen masasına bıraktım. Yerime oturdum. O ise ben çıkarken bakmaya çalışmaya bile zamanı yoktu. Üzüldüm ama yine de gıcık bir kişiliği vardı.
Hocayı beklerken test çözdüm.
____

Son dersteydik başım çatlıyordu resmen. İngilizceydi ders. Kafamı artık taşıyamıyor gibiydim. Dayanamadım ve başımı sıraya dayadım. Hissettiğim rahatlıktan birinin dürtüsü ile uyandım. Ela.
Bakıştık, gözleriyle gösterdiği tarafa baktığımda nöbetçi ile bana bakan hocayı gördüm. Sınıf da bana bakıyordu. Burak hariç, onun kafası hala sıradaydı. Bütün gözleri 2. defa üzerime çekmiştim. Yeterince utanmıştım. Olaysız bir gün olmalıydı. Erkek hoca sonunda ağızını açtı.
-"Yeni öğrencim, güzellik uykunuzdan uyandıysanız. Çağrılıyorsunuz."
*Yerin dibine mi girsem acaba*
Ayağa kalkıp üzerimi düzelttim, tahtaya yaklaştım. Nöbetçi hocaya bakıp kapıya yöneldi. Ben de hocayla bakıştıktan sonra kafamı eğip nöbetçiyi takip ettim. İdare katına inmişti.
-"müdürün odasına"
Dedi ve yerine geçti. Ben de müdürün odasının kapısını çaldım.
-"gel"
İçeri girdiğimde müdür ve karşısında oturan matematik hocası kılıklı müdür yardımcısını gördüm.
-"gel bakalım, otur"
Oturdum. Şuan ne deseler yapacaktım. Zaten anksiyetem tutmuştu...
-"geldiğin okulundaki başarını gözden geçiyord-"
-"siz devam edin"
Müdür yardımcısı kalktı ve gitti. Müdür kafasıyla onayladı.
-"Adın neydi kızım."
-"Arya"
-"ney?"
-"Arya"
-"Arya, eski okulunda sınavlarında, denemelerinde oldukça başarılıymışsın. Notların güzel görünüyor. Umarım buna devam edersin. Senden güzel şeyler beklemeye başladık bile"
Gülümsüyordu. Tatlı adamdı. Karşılık verdim.
-"elimden geldiğince çalışıyorum. Sadece bu aralar yeni taşındığımız için biraz odak problemi çekiyorum o kadar."
-"anlıyorum. Kısa zamanda alışmaya bak sen. Bizim okulumuz çok içten bir okuldur. Zorluk çekmezsin. Herhangi bir problem olduğunda sizinle ilgilenen müdürü yardımcımız ile görüşebilirsin. Çekinme tamam mı?"
*O adamla mı?...*
-"tamam hocam, teşekkürler."
Tam müdür lafına devam edecekken zil sesi duyuldu.
-"bu arada evin yürüme mesafesi mi? Bizim sözleşmeli olduğumuz bir taşıma şirketi va-"
-"yürüme mesafesi hocam."
Gülümsedim. Sıkmaya başlamıştı burası beni.
-"tamam o zaman. Çıkabilirsin. İyi günler."
-"size de"
Kapıdan çıktım ve merdivene ilerledim. Bağcığımın açık olduğunu gördüm. One bakarken ilerledim. Kafamı kaldırdığımda merdivendeki kalabalığı gördüm. Biz en üst kattan inene kadar bu kalabalık kayboluyordu demekki ki dün böyle bir şeye denk gelmemiştim. Ya da zilden 5-6 dakika geç çıktığımdan olabilir.
Şuan düşünmem gereken tek şey herkes aşağıya inerken nasıl yukarı çıkacaktım?
Duvar kenarındaki ufak kısa süreli boşluktan yararlandım. Düşünmeden girmiştim şu karışıklığa. Bekleyebilirdim.
Merdiven basamaklarını yavaşça çıkmaya devam ederken açık olduğunu unuttuğum bağcığıma dolandım bir de
tam olmuştu. Dengemi kaybettiğimde öne doğru düşerken kolumda ve belimde bir sıcaklık hissettim. Daha sonra sıcaklık yüzeyi arttı ve birinin bana yaslandığını fark ettim..
*Bu nasıl bir saçmalık* diye düşünürken alaycı bir ses geldi arkamdan.
-"bağcık bağlamayı en kötü ortaokulda öğrenmen gerekiyordu"
Kolumu çekip denge kurmamı sağlayan kişiye baktım direkt.
!Matematik hocası kılıklı müdür yardımcımız!
Ve arkasındaki biyolojicimle bakıştık. Herkese rezil oldum gene. Yanımdan geçerken bakan öğrencileri görmezden geldim. Ozan hoca gözleriyle yürümemi emretti. Kalabalık azalmıştı. Rahatça yürüyebilirdim artık. Bizim kata çıktım Ozan hoca ve Deniz hoca arkamdaydı. Ben sınıfa girerken onlar karşıdaki Ozan hocanın odasında girdiler. Çantamı topladım ve kutudan telefonumu alıp çıktım. Hocalar hala karşı odalardı sanırım. Ben okuldan çıkıp karşıya geçerken yine o simsiyah arabayı gördüm. Sabah girdiği aradan şimdi geri çıktı. Sanırım saatli çalışan biri. Bu sefer kornaya dayanmayıp bana yol verdi. Bakmadan yürümeye devam ettim. Öğrenciler nasıl bu kadar hızlı evlerine dağılıyorlardı. Tabi, herkes bütün gün bunun hayalini kuruyor. Mesela Burak...
Burak kısa zamanda iyi anlaştığım biriydi. İyi çocuktu. Ela da öyle. Aklıma İrem gelmişti. Güzel kızım benim. Şimdi ne yapıyor acaba. Eve gidene kadar yalnız kalmaktan iyidir diye düşünüp aradım. Hemen açtı.
-"aşkım"
-"Aryaa, napıyon hayatımm. Seni varya çook özledim. Çok boşladın. Niye aramıyorsun. Çok merak ediyorum orada neler yaptığını. Okulunu falan"
Ona okul hakkında ilk gün ne gördüysem anlatmıştım. Ama şuan dedikodusunu yapmamız gereken bir şey türemişti.
-"kızım yavaş. Bi soluklan arada. Bak bugün n'oldu biliyomusun. Bi tane adam var okulda psikopat gıcık bişey. Bu önce matematik dersime girdi...."
Ben anlatırken o da araya bir şeyler sokuşturmayı unutmuyordu. Eve gelmiştim. Anahtarla kapıyı açarken anlatacağım her şey bitmişti. Bu sefer o başlamıştı. Eve girdim odama çıkıp yatağa attım kendimi. Ablam dışarıdaydı sanırım.
-"hani vardı ya bi çocuk C den bana seni sordu. Bende naklini aldırdı dediğimde suratını görmen lazımdı."
-" ya aman çok da merak etmiyorum açıkçası."
-"ya of kızım bak şu erkeklere azıcık yüz ver. Zekisin güzelsin. Şu Burak mıydı neydi onla nasılsın."
-"ay saçmalama. Burak arkadaşım. Ne onun bende gözü var ne de benim. Agalı broluyuz biz onla."
Güldüğünü duydum ve ben de güldüm.
-"aslında şu biyolojici de fena fikir değilmiş."
-"ne? Saçmalama İrem.!"
-"ya ne var. Burdaki tarihçiyi unuttun herhalde."
-"unuttum gittii. Hadi bırakalım şu konuyu artık."
-"iyi tamam geçici olarak kapatıyorum."
-"İremm!"
Güldü.
-"hayatım şimdi benim kapatmam gerekiyor. Edebiyatçı yarın test mi ne yapacakmış herhalde. Sınıf grubunda okudum. Ben bi bakayım konulara."
-"sanki ihtiyacın var!"
İrem'in edebiyatı hocanınkine yakındı. Okul 1.siydi edebiyatta. Biz de birbirimizi tamamlardık işte. Yine güldü.
-"hadi hadi görüşürüz bebeğimm."
-"görüşürüzzz"
O sırada kapı sesi duydum. Ablamın geldiğini anlamıştım. Aşağıya indim. Üstü başı toz toprak olmuş. Sanırım bahçedeydi. Beni görünce şaşırdı.
-"dünden erken gelmişsin"
-"dün biraz yol karıştı da ondan. Şimdi alıştım gibi"
Gülümsedi.
-"tamam. Hadi üzerini değiş gel yemek yiyelim."
-"tamam"
Üzerime rahat şeyler aradım. Bahar ayındaydık. Hava oldukça güzeldi. Gri bir eşofman ve koyu yeşil t-shirt giydim. Aşağıya indiğimde ablam da üzerini değiştirmiş televizyonun karşısına geçmişti.
-"çiğköfte söyledim bugün"
-"yaa, iyi yapmışsın"
Gülümsemekten ağzım yırtılacaktı neredeyse. Çiğköfte benim her şeyimdi.
Yanına oturdum, kısa sürede çiğköftelerimiz gelmişti. Baya iyi yemiştik. Yerken ablama okuldan bahsettim. Arada bir müdür yardımcısını gömdüm. Geriye kalan günüm güzel geçmişti. Gece 11'den 2'ye kadar ders çalışmıştım. Tüm gece kısa aralıklarla uyanıp durdum. Bir türlü düzgün uyuyamamıştım.

Öğretmen°Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin