BİRİNCİ MEKTUP

24 0 2
                                    


Nisan 20.., Monte Carlo

Nereden başlayacağımı bilmiyorum. Mektup çağında yaşamıyoruz ve en son ne zaman sana ya da başka birine mektup yazdığımı anımsamıyorum. Ama bu fikrin ikimiz adına da en doğru karar olduğunu hissediyorum. İletişim kurmayı, konuşmayı ve anlaşmayı başarmamız gerekirken bu sessizliğin uzamasından yoruldum. Ve bu süreçte seninle mektuplaşmayı istediğime birkaç saat önce karar verdim. Umuyorum ki sen de bana mektup ya da mektuplar yazarsın. Çünkü gün içinde ne kadar mesajlaşsak da her olandan haberdar olsam da ben bu oyundan vazgeçmeyeceğim. Bunun nedeni de şimdilerde pek güzel konuşmalar olmaması olarak düşünülebilir.

Sanırım sana önce nerede olduğumdan bahsederek bu ilk mektuba başlayabilirim. Zihnimde fazlasıyla karmaşa ve kararsızlıklar olmasına karşın bunun doğru olduğunu hissediyorum. O andan beri her yaptığımı sorgulamama rağmen bunu o ilk karar kadar sorgulamıyorum. Ki sen de ne derler bilirsin, et le destin pourrait bien charger d'avis. Değişmeyen hiçbir şey kalmamış iken belki bu da değişir. Sen ne dersin? Sen de bir şeyleri değiştirebilmek için mücadele verip eski günlere dönecek misin? Her neyse...

Zarftaki puldan da anlayabileceğin gibi Monako'dayım. Annemin mirasını doğal olarak devam ettirdiğimden şu an bu mektubu yazarken Cafe de Paris'de oturuyorum ve kendimi etrafımdaki düzene ait hissetmiyorum. Aslına bakarsan bugün pek kalabalık değil, burada tam olarak sezon açılmamış olabilir. Lakin bu burada yine de insan olmadığı anlamına gelmiyor ve sen neden kendimi buraya ait değilmiş gibi hissettiğimi anlayabilirsin. Ya da anlayamazsın. Bu anda burada tek başına olan tek kişi benim ve hiç kimsenin yapmadığı bir şekilde kağıtlara bir şeyler karalıyorum. Güney'in en sevdiğim yerlerinden birinde olsam da burada sen yokken eski zamanlardaki gibi hissettirmiyor.

Sabah erken saatlerde yağmur yağdı. Pek uzun süren bir yağmur olmamasına karşın şu an hâlâ kara bulutlar gökyüzünü kaplamış haldeyken aynı hissetmek zor oluyor. Buradaki tüm zamanlarımda gün asla bulutlu olmamıştı. Londra'dan bulutları senin yolladığını ve burada canımın sıkılması için her türlü yolu denediğini düşünmeme az kaldı. Etraf parlak değilken bazı anlar kendimi Londra'da sıkışıp kalmış gibi hissediyordum. Sanki oradaymışım ve korktuğum şey gerçek olacakmış gibi kaçıp saklanmak isterken bazen panik atak krizlerinden birini daha durduramayacağımdan çok fazla endişe ediyorum. Buna rağmen düşünmemeye çalışıyorum. Çünkü düşünürsem istesem de istemesem de gerçeği kabullenirim. Gerçeği kabullenirsem ise bu yolculuk ve arayış daha başlamadan bitmiş olur.

Yazdıklarımı unut gitsin. Kafam karışık. Üstelik Melbourne ne yazık ki istediğimiz gibi gitmedi. Tabii senin istediğin olduğu ve yarışı Lacivertler kazandığı için mutlu olabilirsin ama ben hâlâ şahlanan attan yanayım. O kadar uzun süredir kazanamıyoruz ki en son şampiyonlukta sadece on iki yaşındaydım. Babam ile ben Kırmızının kazanmasına sevinirken ne takımın ne de kendi hayatımızın sonraki yıllarda neye dönüşeceğinden ve nelerle uğraşacağımızdan habersizce o günü güzelleştiriyorduk. Sonrasında güzel anılar biriktirmişsek de son altı yılda hiçbir şeyin kalmamasına bir çare bulmalıyız. Sanırım bunun için senin yardımından başka hiçbir yardım herhangi bir şeyi değiştiremez. Ve tabii sen her zamanki gibi birine yardım etmekten daha çok kendi istediğinin ne olduğuyla ilgili bir karar verirsin.

Sana yazmaya biraz ara verdim ve Club Sandwich'imi yemekle ilgilendim. Yazdıklarım biraz haddini aşmaya başlamıştı. Ne için sana yazdığımı unutup başka dertlerin peşine düşmem bu uğraşıma da bana da yakışmadı. Özür dilerim. Buraya gelecek yıl seninle gelirsek bu kısa tatili sana ben ısmarlayarak belki iyi niyetimi gösterebilirim. Hem tatlı bir şeyler istersen Chocolat Chaud da var. Senin rafine zevklerine uyan bir şeyler bulmak her daim kolay değilse bile her zaman bir umut vardır. Ki burada olduğumuz eski zamanları düşünürsek aradığını bulmak belki o kadar zor olmaz.

FORMULA MAİDEN- TUTKU 1. FASILHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin