triginta quinque |FİNAL|

2.7K 313 289
                                    

Yazardan:

"Ben;Beomgyu, Taehyun ve Seungmin'i bırakırım. Changbin kalıyor zaten, Hyunjin ve Felix yürüyecekmiş. Yeonjun da Soobin'in motorla gider. Sunghoon zaten Sunoo'yla erken çıktı. Bir siz kalıyorsunuz?"

Dağılmadan son kez buluşmuş,tüm gün eğlenmiş ve en sonunda da dağılmaya başlamışlardı. Bu bir veda değildi,herkes herkesi giderken uğurlamaya gelecekti. Minho ve Jisung hariç tabii, eve geçtikleri için erken gidecek hem evi temizleyip hem de bir şeyler alacaklardı. Üstelik Jisung'un sınav yılı olduğundan yeni okulunun yaptığı kurslara da gitmesi gerekiyordu. Kısaca yarın gidiyorlardı ve bu onların uğurlamasıydı.

"Biz de yürürüz."
Kafasını salladı,Chan.
Sarhoş olan Beomgyu ve Taehyun'u ona bırakılmıştı ve o da bu durumdan  pek hoşnut değildi. Ama,
kimin umrunda?
Herkesle sarılıp vedalaştıktan sonra Jisung'a döndü Minho, elini tutup geniş cebine koydu ve yürümeye başladılar.

"Minho."
"Güzel olacak değil mi?"

"Korkuyor musun?"

"Hayır sadece her şey çok mükemmel alışık değilim bir şey olacak gibi hissediyorum."

"Alış Jisung,yanında olduğum sürece her şeyin mükemmel olmasını sağlayacağım."

İkisi de güldükten sonra sessizce yürüdüler. Sokakta onlardan başka biri yoktu,başka bir ses de.
Huzurluydu işte.
Jisung vardı,huzurluydu.
Minho vardı,huzurluydu.

"Teşekkür ederim Minho."

"Ne için?"

"Her şey için."
Derin bir nefes alıp devam etti.
"Beni sevdiğin için,sevilmemi sağladığın için,bazı duyguları bana öğrettiğin için... hepsi için işte."

"Bana teşekkür etmeni gerektiren hiçbir şey yapmadım Jisung, insanlar seni göremeyecek kadar kördü, bende gözlerini açtım. Teşekkür etmesi gereken biri varsa diğerleridir."

"Yine de, başıma gelen en iyi şeysin."
Jisung yanağını öptüğünde Minho'nun bedeni baştan sona titredi.
"Kalbimi nasıl çarptıracağını iyi biliyorsun."
O ise sadece gülmekle yetindi.
Sonra da eve gidene kadar -ki Jisung'un eşyalarını getirdikleri için iki gündür Minho'nun evinde kalıyordu- hayallerinden bahsetmişlerdi.

"Jisung,"
"Hm?"

"İkimiz de üniversiteyi bitirince evlat edinelim mi?"

Kocaman gözleri,sokak lambasının vurmasıyla parıl parıldı,bu çocuktan vazgeçmeye niyetim yoktu Minho'nun. Ailem diyordu ona ve aileye yeni bir üye almak güzel olurdu.

"Ben isterim ama bize vermezler ki."

"Niye vermesinler? Eşcinsel olduk diye adam mı kesiyoruz? Çok da güzel bakarız."
Saçma yasaları anlamayı reddediyordu. Güya 'hasta' olan onlar her düşünceye saygı duyuyor,birilerini incitecek şeylerden kaçınıyor,yanlış anlaşılma yaşanmaması için çaba sarf ediyorlardı ancak yine de hasta damgası yiyen oluyorlardı. İnsanın kendi cinsiyetini sevmesi neden hastalık olsun ki?

"Kesmiyoruz tabii ama vermezler,biliyorsun."

"Evli değiliz. Bireysel olarak çocuk sahiplenmek istiyorum problem ne? Resmiyette bekar bir erkeğim kimse eşcinsel miyim değil miyim bilmez. Zaten bizimle gelecek çocuk da bizim çocuğumuz olduğu için güzelce yetiştiririz."

Bizim,
çocuğumuz,
ailemiz.
Minho için bu sözleri kullanmak, Jisung'a karşı kullanmak mükemmel hissettiriyordu.
Resmen bir anda gelip hayatına girmiş ve hayatını Jisung'tan önce ve Jisung'tan sonra olarak ikiye ayırmıştı.

calorie //minsung ✔️Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin