Seungmin kendini toparlayıp aşağı inmişti. "Seojin Jeongin'e söyler misin işi bitince beni arasın!"
Seojin başıyla onayladığında prova odasının kapısı açılmıştı.
Seungmin o tarafa baktığında ona bakmadan arkasından hızla geçip giden Hyunjindi.
Seungmin Seojin'e gülümseyip dışarı doğru adımlamıştı.
Hyunjin kapının önünde sigarasını yakıyordu.
Bir eli cebinde dışarıda beklerken Seungmin tekrardan şansını denemek istedi.Yanına adımladı. "Hyunjin!" ona seslenmesi hiçbir şey ifade etmedi. Hyunjin tek eli cebinde sigarasını içerken yeri izliyordu sadece.
"Bak ben gerçekten özür dilerim. O gün olanlardan sonra gerçekten çok utandım ve seninle yüz yüze gelmeyi geç konuşmaya bile çok çekindim. Lütfen beni affedemez misin?"
Hyunjin dediklerini duymamazlıktan geliyordu. Seungmin ise ona bir adım daha yaklaşıp iki eliyle kolundan tuttuğunda Hyunjin bu sefer kafasını ona çevirmişti.
O günden beri ilk defa göz göze geliyorlardı.
Seungmin'in parlayan gözleri Hyunjin'in içini titretmişti.
"Ben bi bez parçası gibi kullanılıp atılmayı hak etmedim Seungmin." dedi ve sertçe kolunu geri çekti.
"Lütfen olmamış gibi yapalım. Birbirimizi tanımıyormuş gibi." dedi ve başını çevirip sigarasından son bi nefes alıp yan tarafına doğru fırlattı. Tam içeri girecekken Seungmin kolundan tuttu ve yine durdurdu.
"Ben... Unutmak istemiyorum." demişti sesi titriyordu.
"Ben istiyorum ama çünkü iğrenç hisseden benim sen değilsin."
Seungmin ona birkaç adım daha yaklaştı.
"Lütfen izin ver sana o anları unutturayım Hyunjin. Gerçekten çok çok özür dilerim. Sadece bu ilk anmış gibi yeniden başlayamaz mıyız?" dediğinde Hyunjin gülmemek için kendini zor tutmuş ve dudaklarını birbirine bastırmıştı.
Seungmin engel olmamıştı kendine ve gülmüştü.
"Siktir git Seungmin." Seungmin alacağı cevabın bu olacağını düşünmemişti. Hyunjin'in bu kadar kaba çıkışacağını düşünmemişti.
Sinirleri bozulmuş bir şekilde çıkıp arabasına doğru ilerlemişti sadece aynı Hyunjin'in umursamazca içer girişi gibi.
...
"Ah buldum işte burda. Kaç yıl oldu 3 mü?" demişti Jeongin kutuyu ona uzatırken.
"Oldu evet. Vay be ben senin sayende buralara kadar geldim biliyorsun değil mi? Senin o videodaki hallerin ve tavrın çok viral oldu ve video defalarca kez izlendi."
Jeongin gülmüştü. "Aslında ağır bi depresyondaydım o zamanlar."
Chan kaşlarını kaldırdı. "Özel değilse nedenini sorabilir miyim?"
"Sorabilirsin." dedi Jeongin kıkırdayıp.
"Aslında senin bana evlilik teklifi ettiğin gün komik gelcek sana ama benim evleneceğim gündü!"
Chanın gözleri kocanan olmuştu. Kendini gülmemek için o kadar sıkmıştı ki kıpkırmızı oldu.
"Ya kasma kendini aştım ben."
Chan kendini daha fazla tutamayıp bir kahkaha patlatmıştı.
"Aman tanrım gerçekten inanamıyorum. Tesadüfe bakar mısın? Ee dahasını da anlat."
"Bak benim bi nişanlım vardı o dönemlerde çocukluk aklı işte evlilik güzel geldi gözüme. İşte her şey hazırdı nikah gününe kadar almıştık işte o gündü. Ama o günden birkaç ay önce aslında o şerefsizin beni yakın arkadaşım diye kandırdığı birisiyle aldattığını öğrendim ve inanabiliyor musun bunu bana söyleyen de o kız. Biz arkadaş değiliz başından beri seni kandırıyor falan demişti çok garip bi dönemdi açıkcası."
Chan gülümseyerek dinlemişti onu ama çok da gülünecek bir şey değildi.
"Trajikomik bi hikaye işte."
"Hayır trajikomik değil bu trajik bir şer kendini bu şekilde avutma herkes her gün evleneceği kişi tarafından aldatıldığını öğrenip ve o tarihte başka birinde evlenme teklifi alamaz çok zor yani."
Jeongin başıyla onayladı haklıydı bu herkesin başına gelmiyordu.
İkili güle eğlene sohbet ederken ofisin kapısının sertçe açılmasıyla ikili irkilmişti.
"Chan işin bittiyse gidelim mi artık." Sesindeki gariplik ikisini de endişelendirmişti.
Chan ona doğru adımlarken Hyunjin Jeongine döndü.
"Sen de o şımarık arkadaşınla ilgilenmek isteyebilirsin." demişti.
Jeongin derin bir nefes aldı ve başıyla onayladı onu. Chanı ve Hyunjin'i uğurlayıp hemen telefonunu eline aldı ve arkadaşını aradı. Sadece bir mesaj almıştı geriye.
görüşemdeyim sonra konuşalım
işin bitince dön bana iyi misin?
hyunjin bir şeyler dedi ama anlamadımdeğilim
akşam bana gel
felix'i de çağıracağım
tamam mıtamam
...
"Ne oldu Jin apar topar çıkardın."
Hyunjin bir yandan arabayı sürerken diğer yandan sinirle konuştu.
"Ya gelmiş bana tekrardan deneyelim mi diyor ya? Utanmış beyefendi çekinmiş bilmem ne? Çocuk oyuncağı mı ya bu. Ben de dedim siktir git. Onunla mı uğraşacağım."
Chan derin bir nefes aldı ve başını iki yana salladı.
"Bunun cezasını çocuğu kırarak mı vereceksin Hyunjin. Sana hiç yakıştıramadım."
"Chan bi benim yerine koysana kendini. Bi koy ya lütfen. Düşün Jeongin harika bir gece geçirdiniz. Sonra bi sik gibi bıraktı çekip gitti. Sabahında daha gözünü bile açmadan."
Chan Jeongin ile kendini bir an öyle hayal edince garip hissetmişti. Kafası uçmuştu resmen.
"Anlıyorsun değil mi şimdi beni."
"Oğlum bak ne olursa olsun kırmakla düzelmeyecek. Bak çocuk ne güzel tekrar deneyelim demiş. Baştan başlamak istiyor sen niye yapıyorsun böyle. Bak Jeongin ne dedi bana. İlk defa böyle bir şey yaptı. Önüne gelen biriyle yatacak biri değil demişti. Hyunjinden gerçekten etkilenmiş olmalı dedi."
Hyunjin sinirle direksiyonu daha çok sıkmaya başladı.
"Ben de her gün birileriyle yatmıyorum amına koyayım. Ben de etkilendim ki kabul ettim değil mi?"
Chan başını iki yana sallayıp gülümsedi.
"Sen hoşlandın bu çocuktan. İnkar etme seni çok iyi tanıyorum."
"Chan bi git abi ya." deniş ve Hyunjin de gülmüştü. Belli ediyordu o da her şeyi.
![](https://img.wattpad.com/cover/339358186-288-k324152.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
marry me?/jeongchan, Hyunmin
Fanfictionsosyal medya fenomeni olan chan sokakta şaka için depresyonda olan jeongin'e ani evlenme teklifi eder