Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
yeni ben mi demeliyiz! video cuma akşam saat 20.00 da yayında Çok Şaşıracaksınız
bu gönderi yorumlara kapalıdır
...
Jeongin Chan'ın postunu gördüğünde gülümsemişti. Ona biraz farklı ve güzel bir şeyler hazırlamıştı.
Birkaç parça daha ürün siparişi almıştı ondan.
Telefonunun titrediğini hissettiğinde eline aldı.
Bangchan Merhaba Jeongin Siparişleri ben mi gelip alayım Yoksa gönderiyor musunuz?
siz Sen gelip alacaksın Deneyeceksin eğer olmaz Bir yerinde kusur çıkarsa anında müdahale edeceğiz ve teslim edeceğiz
Bangchan ah tamam Hazır olunca haber ver lütfen
siz tabii ki de
Telefonunu bırakıp arkadaşına döndü.
"Gerçekten inanamıyorum yani sana evlenme teklifi eden çocuk yıllar sonra dükkanına geldi. Çok iyi değil mi ama kader sizi bir araya getirdi."
Jeongin heyecanla konuşan Seungmin'e göz devirdi.
"Kadermiş. Benim kadar bağlarım birkaç yıl önce beni aldatan şerefsiz yüzünden koptu. O yüzden kader falan beni bağlamıyor. Hayatıma yalnız devam edeceğim Seungmin imalar yapayım deme sakın."
"Of sen de amma duygusuz oldu iyice."
"Ben hep böyleydim Seung beni tanımıyormuş gibi davranma."
Seungmin ellerini yukarı kaldırdı.
"Pekala ben karışmıyorum şu prensesin elbisesi bitti mi?" demişti kahvesinden içerek.
"Çoktan nikah elbisesini de dikmemi istedi."
Seungmin gülümseyip arkadaşını alkışlamıştı.
"O zaman benim de davamı kazanmamın şerefine seni güzel bir yemeğe çıkarayım ne dersin?"
Jeongin mutsuz ve yorgun bir şekilde kendini koltukta geriye atmıştı.
"Ya Seung ben çok yorgunum ama..."
"Ya sen beni sevmiyorsun... Benimle hiçbir şey yapmıyorsun. Gelip şurda 5 dakika kahve içmesem yüzüme bakmayacaksın!"
Seungmin üzgün bir şekilde tribini atarken içeriye Jeongin'in asistanı girdi.
"Bay Yang aşağıda sizi bekliyorlar."
"Tamam Seojin gidebilirsin."
"Bekle beni burda gelince konuşacağız seninle."
Seungmin de çantasını alıp ayağa kalkmıştı.
"Yok canım kalsın! Açım malum yemeğe gideceğim. Felixle çıkarız. Sen işlerinle çok meşgulsün malum."
İkili aşağı inerken Seungmin hala homurdanıyordu.
"Hayır anlamıyorum hukukçu olan benim başımı kaldıramamam gereken benim ama sizin işiniz hiç bitmiyor. Hep ekiyorsunuz beni!"
İkili tam aşağı indiğinde resepsiyona yaslanmış yakışıklı bey dikkatini çekmişti Seungmin'in ve susmasını sağlamıştı.
Jeongin başını iki yana sallayıp derin bi nefes almıştı.
"Hoş geldin, Hyunjindi değil mi?" demişti elini uzatıp.
Seungmin hemen lafa atlamış ve Jeongin'in kolunu tutmuştu.
"Neden arkadaşınla tanıştırmıyorsun beni Jeongin. Ne kadar ayıp. Seungmin ben memnun oldum." demişti elini uzatarak.
Hyunjin biraz çekinerek elini sıkmıştı.
"Şey ben lensimi burda unutmuşum almak için gelmiştim de. Zamanınızı harcamıyorumdur umarım. Yoğunsunuz sanırım." demişti.
Jeongin kıkırdamıştı ona kaşlarını çatarak bakan arkadaşına.
"Aslında ben biraz yoğunum da bu avukat beyin yemek arkadaşı olamadığımdan trip atıyordu. Yoksa size ayıracak zamanım da var. Bi kahve ikram edeyim."
Hyunjin Seojin'in getirdiği lensi alırken eğilmişti hafifçe.
"Teşekkürler Jeongin. Bey.. yani henüz yemek yemedim kahve dokunuyor da açken. Malum chan yüzünden koşturuyorum sabahtan beri."
İkisi de kahkaha attığında Seungmin Hyunjin'e yaklaşıp elini omzuna koymuştu.
"Aslında yemek arkadaşı arıyordum. Gelmeye ne dersin. Ben ısmarlayacağım. Kazandığım davanın şerefine."
Hyunjin ensesini kaşıyıp gülmüştü. "Bilemedim şimdi çok aslında..."
"Off peki. Tek başıma yiyeceğim demek ki." demişti dudaklarını büzüp.
"Felix diyordun."
"Onun changbin ile işi varmış canım." demişti kaş göz işareti yaparak.
Arkadaşının Hyunjin'i beğendiği ortadaydı.
"Ahh doğru ya sabah söylemişti." diye onu desteklediğinde hala gülümseyerek Hyunjin'e bakıyordu.
"Ee ne diyorsun?" diye sorduğunda tekrardan Hyunjin tek kaşını kaldırıp başıyla onayladı.
"Pekala o zaman çok ısrar ettiniz. Geleyim." demişti.
Seungmin'in verdiği sinyali o da almıştı.
"Pekala o zaman ben ve yeni arkadaşım güzel bir yemek yiyeceğiz siz de kıskanabilirsiniz Bay Yang."
Jeongin bitişik çıkan ikiliye kıkırdayıp aşağı stüdyosuna doğru ilerlemişti.
