Babacık: Kızım, çillerini kapatma gelirken olur mu? (22.26)
Babacık: Hiç makyaj yapma
Babacık: Hatta, hani ders çalışırken bi saç yapıyorsun ya
Babacık: O saç sana çok yakışıyor.
Babacık: Öyle gel olur mu?
Hazal: Olur
Hazal: Benim çok uykum geldi
Hazal: İyi geceler babacık
Babacık: İyi geceler kızım (22.29)
...
Derin bir iç çekip, fotoğrafı biraz daha yakınlaştırdı Demir. İşi çok zordu..
Bu kızla işi cidden çok zordu.
Alıp eve kapatsa, dışarıda akıp giden bir hayat vardı, ondan mahrum kalmasını istemiyordu.
Dışarı çıkmasına karışmasa, bir sürü erkek vardı, biri görür aşık olurdu 'Demir'in Güzel Kızı'na.
Ki şuan bile onu arzulayan, onu seven birçok erkek olduğuna emindi Demir.
Parmağını, ekranda aşağı doğru kaydırdı.
@hazalltas: 🩵💙Karşısına çıkan her bir fotoğraf da aklını yitirecek gibi oluyordu Demir.
Gerek pozlar, gerekse fotoğrafa gelen yorumlar..
Aklını yitirecekti!
Ah nasıl güzeldi, nasıl da masumdu..
"Kurban olsun bu Demir sana."
Oturduğu koltukta iyice arkasına yaslandı. Şuan yanında olmasını ne çok isterdi.
Kucağına alsa, sımsıkı sarılsa..
Biraz öpse, belki biraz da koklasa.
Göğsünde uyutsa, ah ne güzel olurdu.!
Ölecekti hasretinden, Demir'i nasıl bu hale getirmişti bu küçük kız.
Demir, telefonun kilit tuşuna bastı ve koltuğun bir kenarına fırlattı.
Elini alnına koydu, başını koltuğa doğru bıraktı.
Hazal'ı her düşündüğünde, ki her dakika aklındaydı, içi içine sığmıyordu. Kalbi hızlanıyor, gözleri buğulanıyordu.
Liseli aşıklara dönmüştü iyice.
Onu bir saniye bile görebilmek için verdiği uğraşlar düştü aklına tek tek.
Kahrı ile de, sefası ile de güzeldi Hazal.
Çok güzeldi.
Gerçek olamayacak kadar hayal, hayal olamayacak kadar güzeldi.
Demir, yanındaki yastığı çekti kucağına. Yine yastığa kalmıştı. Yine Hazal yoktu ve yine Hazal yerine bir yastığa sarılacaktı.
Ama neyse ki sabah Hazal'ın yanında olacaktı. Tek motivasyonu buydu.
Belki sarılacak, belki öpecekti. Ellerini tutardı belki de.
Hatta, belki yan yana otururlardı da dizi dizine değerdi.
"Ah ulan!"
Düşüncesi bile heyecanlandırmıştı Demir'i.
Gözleri gözlerine değse yeterdi aslında. Sarılıp da kalp krizi geçirmeye gözü var mıydı?
Vardı.
Evin içine sığamıyordu. Bir an önce sabah olmalı ve Demir Hazal'ına kavuşmalıydı.
Demir, Güzel Kızı'na kavuşmalıydı.
Yastığı yavaşça koltuğa bıraktı, ayağa kalktı ve odasına doğru ilerledi.
Mutfağın önünden geçerken, içeride bekleyen hizmetçilere seslendi.
"Aysel Hanım, artık uyuyabilirsiniz."
Sakin adımlarla odasına yürüdü. Yatakta duran küçük pijama takımına baktı.
Yüzünde sersem bir gülümseme oldu. Hazal'ın dolabından çalmıştı bu pijamayı. Üzerinde kokusu vardı.
Ah, Hazal'ın kokusu ile uyumak nasıl da güzeldi..
Hızla üzerini çıkarttı ve kendini yatağa, Hazal'ın kokusuyla birlikte uykunun kollarına bıraktı..
"Lütfen, bir an önce gel sabah.."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Babacık... +18
Fiksi Remajaartı on sekiz ve yaş farkı var rahatsız olan girmesin. . . . 0555***: Küçük bedenin beni nasıl azdırıyor bir bilsen bebeğim. 0555***: Ah, yüzünü düşündükçe bile sikim kalkıyor. Kazık gibi. Sen olmadan da inmiyor. 0555***: Küçük taze amını düşlemekte...