1. Bölüm: Ağlamak

2.1K 176 94
                                    

Yeni bir kurguyla hepinize merhaba bebekler.

Bu sefer ağır bir kurguyla karşınızdayım. Bu kurgu hem aşiret konulu hem de askeri bir kurgu olacaktır. Eşcinsel ve mpreg içeriklidir ayrıca eşcinsel evliliklerin yapıldığı ve normal görüldüğü bir ütopyada geçmektedir. Rahatsız edici ögeler (aile içi şiddet, kan, cinsellik) fazlasıyla vardır. Buna dikkat ederek okuyun lütfen.

Keyifli okumalar <3


Mardin'in yakıcı güneşi yüzüme vururken bulunduğum avludan gözüken manzaraya iç çekerek baktım. Konağı inleten çocuk sesleri yüzümü buruşturmama sebep olsa da manzarayı izlemeye devam ettim.

"Sadem! Neredesin?" Sibel annenin seslenmesiyle derin bir nefes alıp kollarımı yasladığım korkuluklardan ayrıldım.

"Buradayım anne!" Sibel anne başında ki eşarbı düzelterek avluya geldi.

"Ne arıyorsun burada? Mutfağa in, gelinlere yardım et." Yüzüme sertçe bakarken kafamı sallayıp hızlı adımlarla merdivenlere yöneldim. Aşağıya inip büyük mutfağa girdiğimde gelinlerin kendi aralarında sohbet ettiklerini fark ettim. Bana iğneleyici bakışlarını gönderirlerken hiçbirini umursamadan salata hazırlamak için malzemeleri çıkarmaya başladım.

"Rıfatım üçüncü çocuğu istiyor ama ben emin olamıyorum." Gülistan ablanın gülerek söylediği şey diğer gelinleri de gülümsetti.

"Benim ki de ikinciyi istiyor ama Ahmet yetiyor valla." Berfin ablanın konuşmasıyla eltisi Yasemin abla boğazını temizledi.

"Kız bizimkiler söyleniyor da Erdem ağa napsın? Eşi çocuk veremediği için sırf çocuk versin diye getirilen hizmetçi parçası bile hala çocuk veremedi ona." Gelinler bana kaçamak bakış atıp gülüştüklerinde gözlerimin dolmasına engel olmak için derin nefesler almaya başladım. İki aydır duyduğum bu şeyler ağır geliyordu artık bana. Annemin Demirerler konağında, yani damat olarak geldiğim bu konakta hizmetçi olarak çalışmasının ayıp bir şeymiş gibi sürekli yüzüme vurulması kabul etmek istemesem de üzüyordu beni. 

"Neyse bize ne canım? Onları ilgilendirir sonuçta." Kenarda kafası eğik bir şekilde yemek yapan Sedef ablaya iç çekerek baktım. Canından çok sevdiği kocası ona basit bir hizmetçi çocuğunu kuma olarak getirmişti. Gururuna yediremiyordu bu durumu, ağzını dahi açamıyordu.

"Hayır birde bari kuma getirdikleri kişi itibarlı bir aileden olsa. Basit bir hizmetçi parçası, üstelik kadın bile değil." Sedef abla elinde ki kaşığı sertçe tezgaha bıraktı.

"İşinize bakın hanımlar. Eşleriniz yemek bekler akşama." Evin en büyük gelini olan Sedef abla sözünü herkese geçiren güçlü bir kadındı. Üstüne kuma gelmesine rağmen hala saygınlığını koruyordu.

"Yalan konuşmuyoruz abla. Bu çocuğu nasıl yatağına alıyor Erdem ağa?" dedi Rıfat abinin eşi Gülistan abla.

"Size düşmedi kocamın yatağı, işinize bakın hayde." Gelinler bir şey demeden işlerine dönerken Sedef abla yanıma geldi. "Kendini ezdirme bir daha. Erdem ağanın yatağına dil uzatmalarına da izin verme."

"Ne diyeyim ki abla? Beni mi dinleyecekler?" Sedef abla derin bir nefes aldı.

"Hamile kal, dillerini kes. Ben çocuk verememe rağmen sesimi çıkartıyorsam sen çocuk verdikten sonra hayli hayli çıkarırsın." Kafamı eğip dudaklarımı birbirine bastırdım.

"Bilmiyormuş gibi konuşma abla." Sedef abla kolumu hafifçe sıktı.

"Hala giremedin mi adamın koynuna?" Fısıltıyla konuştuğunda göz ucuyla gelinlere bakıp kafamı salladım. "Sadem seni buraya süs gibi dur diye getirmediler. Ne yap ne et ağanın koynuna gir, kucağına çocuk ver."

VİSAL (BXB)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin