"Belki de son sandığın şey aslında başlangıçtır..."
❦
Yanımda ki adamla birlikte oldukça kalabalık mekana giriş yaptığımızda bakışlarımı etrafta gezinen insanlarda gezdirmeye başladım. Herkes sanki bir yarışın içindeymişcesine fazlasıyla şık giyinmişti.
"Gel böyle." Baybars komutan beni bir masaya doğru ilerlettiğinde dudaklarımı ıslatıp adımlarına ayak uydurdum.
"Baybars." Masasına geldiğimiz kalıplı adam Baybars komutanı görür görmez samimi bir şekilde gülümsedi.
"Aybora." Baybars komutanın arkadaşının yanında ki genç adama baktığımda onunda bana baktığını fark ettim. Kafasını eğip hafifçe gülümsediğinde bende aynı şekilde kafamı eğip selam verdim.
"Bu davette karşılaşmayı beklemiyordum seninle, hiç bahsetmedin geleceğinden." Baybars komutanın kolundan çıkıp üstümü hafifçe düzelttim.
"Fırsat olmadı, daha davetin kimin düzenlediğini bile bilmiyorum. Albay önemli bir davet olduğunu söyleyip Muratla beni apar topar gönderdi buraya." Karşımızda ki adam kafasını ağır ağır salladı.
"Davetin sahibi oldukça zengin bir aileden gelen saygın bir insanmış. Adamın adını unuttum ama holdinglerinin adı sanırsam Dem-" Koşarak yanımıza gelen çocuğun aniden yere düşmesiyle irkilip ona doğru yöneldim.
"Kadir!" Sarışın adamın endişeli sesiyle birlikte Baybars komutanın arkadaşı eğilip yere düşen çocuğu hızlıca kucağına aldı. "Abicim neden dikkat etmiyorsun?" Kısa saçlı, sarışın adam kardeşinin ellerini tutup dudaklarını bastırdı. Gözlerinde ki endişe uzaktan bile okunabilirdi.
"İyi misin küçük bey?" Baybars komutanın çocuğa seslenmesiyle çocuk gülümsedi.
"İyiyim...Şey, sizde mi Aybora gibi askersiniz?" Yanımda ki adam gülümseyip kafasını salladı.
"Evet aslanım." Çocuk acısını unutup tamamen Baybars komutana odaklandı.
"Bende büyüyünce sizin gibi komutan olacağım." Sarışın adam sinirle homurdandı.
"Sen önce önüne bak, komutanı sonra olursun." Aybora komutan yanında ki bedene bakıp hafifçe gülümsedi. Gözlerinde okuduğum tek duygu saf aşktı.
"Kızma çocuğa, bilerek düşmedi ya." Sarışın adam iç çekip Aybora komutanın kucağında olan kardeşinin yanaklarını yavaşça öptü.
"Aybora evlendin, birde üstüne çocuk mu yaptın lan?" Murat komutanın bize doğru gelip Aybora komutanın omzuna vurmasıyla Kadir kocaman gülümsedi. Askerlere büyük bir ilgisi vardı.
"He amına koduğum ikincisi de yolda geliyor." Sarışın adamın yanakları aniden kızarırken gülümsemeden edemim. "Boş boş konuşma, bu arkadaşım Heves kucağımda ki aslan da kardeşi." Emre doktor sesli bir şekilde gülümseyip beni de yanına çekerek sarışın adamın yanına ilerledi.
"Şu an evin en büyük geliniymişim, sizde sanki eltilerimmişsiniz gibi hissediyorum normal mi?" Sarışın adam mümkünmüş gibi daha da kızarırken gözlerimi istemsizce devirdim. Emre doktorun esprileri beni benden alıyordu.
"Normal değil Emre doktorum." Emre doktor omuz silkip masanın üzerinde duran üzümlerden koparıp ağzına bir tane attı.
"Bu arada Emre ben." Sarışın adam mızmızlanan kardeşini kucağına alıp bize döndü.
"Heves bende, memnun oldum." Sarışın adamın buraya ait olduğunu belli eden şivesiyle gülümseyip bende kendimi tanıttım ardından bana allanmış yanaklarıyla bakan minik çocuğa gülümsedim. Abisi gibi mavi gözleri vardı ve çipil çipil bakıyordu.
"Beyler, sevgilimi bana karşı dolduruyor musunuz ne yapıyorsunuz siz bakayım?" Emre doktor konuşan üçlünün yanına ilerleyip sevgilisine sırnaştığında Heves kıkırdadı.
"Deli dolu birine benziyor." Bende hafifçe gülümsedim.
"Öyle gerçekten de, bazen neşesine ayak uydurmakta zorlanıyorum." Heves başını sallayıp saçlarını hafifçe düzeltti.
"Şey, siz Baybars komutanla sevgili misiniz?" Hevesin ani gelen sorusuyla tükürüğümün boğazımda kaldığını hissettim ancak hemen toparlandım.
"Yok hayır değiliz." Heves başını salladı. "Siz?" Yanında ki adamı gösterip muzipçe gülümsediğimde o da hafifçe gülümser gibi oldu.
"Bilmem, bende tam bilmiyorum ki." Kadir kıkırdayıp bana doğru hafifçe eğildi.
"Sadem abi, Ayborayla Heves evlenecek." Heves aniden kardeşine döndüğünde ağzım şaşkınlıkla açıldı. "Sonra da leylekler onlara bebek getirecek." Küçük bir kahkaha attım. Baybars komutanın bakışlarının bana döndüğünü hissetsem de ona aldırmadan abisinden azar işiten minik çocuğa bakmaya devam ettim.
"Sen yetersin bize abicim, başkasuna ne gerek var?" Sesli bir şekilde güldüğümde bu sefer Heves de gülümsedi.
"Sizinkiler anlaştı." Emre doktor gülümseyerek ağzına üzüm atmaya devam ederken Baybars komutan boğazını sertçe temizledi.
"Emre, dua et Albayın oğlusun." Emre sesli bir şekilde kahkaha attı.
"Ve Muradımın sevgilisiyim." Aybora komutan yüzünü buruştururken Murat komutan gülümseyerek izin isteyip Emre doktorla birlikte yanımızdan uzaklaştı.
"Heves benim çişim geldi." Kadir olduğu yerde sızlanırken Heves hızlıca kardeşinin elinden tuttu. "Aybora sende gel." Kadir Aybora komutanında elinden tutup çekiştirdiğinde üçlü lavaboların olduğu kısma doğru ilerlemeye başladı. Herkes gittiği için Baybars komutanla baş başa kalmıştık ve benim nefeslerim tekrardan deli gibi hızlanmaya başlamıştı.
"Bir şey içer misin?" Baybars komutanın konuşmasıyla ona dönüp kafamı sağa sola salladım.
"Yok, teşekkür ederim." Baybars komutan kafasını sallayıp sürekli mekanın içinde dolaşan garsonlardan birinden kendisi için bir bardak içki aldı ardından yavaşça yudumlamaya başladı.
"Değerli konuklar tekrardan hoş geldiniz. Umarım güzel vakit geçiriyorsunuzdur." Hafif yüksek sahne de üstünde oldukça şık kıyafetlerle duran sunucunun konuşmasıyla o tarafa döndüm. Mekanda ki tüm sesler susmuş herkes oraya odaklanmıştı. "Eğlencenizi davet sahibinin konuşma yapması için kısa süreliğine böleceğim. Sizde arzu ederseniz daha fazla uzatmadan davet sahibini, yani Demirerler Holdingi genel başkanı Erdem Demireri konuşma yapması için sahneye davet ediyorum." Salonda alkışlar koparken etrafa sahte gülücükler saçarak sahneye çıkan bedenle nefesimin kesildiğini hissettim.
"Herkese merhaba, öncelikle davetime katıldığınız için her birinize çok teşekkür ediyorum, beni çok mutlu ettiniz. Mardin de başladığım iş hayatım ailemin de desteğiyle tüm Türkiye'ye yayıldı. Bugünde işimi devam ettireceğim o şehirlerden birinde, yani Rizedeyim." İnsan sonunda istediği yere vardığında, yolda başına gelenleri unuturmuş. Zorlu yollardan geçtikten sonra her şeyi başardım hissinin verdiği mutluluk hep kaçtığı gerçekleri unuttururmuş insana. Ta ki güllerle dolu olduğunu düşündüğü bu yolda, ayağına batan dikenlere kadar. "Buraya gelmemin en büyük sebebi işimi büyütmek olsa da daha önemli bir sebep var." Baybars komutan ne zaman yanıma geldi, ne zaman elimi ellerinin arasına aldı fark etmedim bile. Tek odağım sahnede ki adamdı.
"Sadem..." Baybars komutanın fısıltılısı kulağıma ulaştığı an sahne de ki adamla bakışlarımız kesişti.
"Burada bana ait olan bir şey var ve ben onu almadan buradan gitmeyeceğim." Ellerim titremeye başlarken sahne de ki adam yüz ifademe bakıp irite edici bir şekilde gülümsedi. "Beni dinlediğiniz için teşekkür ederim, iyi eğlenceler." Salonda alkışlar tekrardan yükselirken vücudumda ki titreme daha da arttı sanki. Tam her şey bitti derken aslında her şeyin yeniden başladığı, bu dakikalarda dank etti aklıma.
Bu dakikalarda anladım, bazen insanın son sandığı şeyin aslında başlangıç olduğunu...
Devam Edecek
Bu bölüm kurgunun kilit bölümüydü :) Bundan sonra başlıyoruz artık.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
VİSAL (BXB)
RomansaOnu tutsaklığından kurtaran komutana içten içe hayranlık besleyen ve seneler sonra ilk görev yerinde o komutanla aynı yerde çalışacağını öğrenen Sadem ile geçmişi bir türlü peşini bırakmasa da mesleğinde başarıyla ilerleyen Binbaşı Baybarsın hikayes...