3- Hissler

283 24 27
                                    

" buda buraya hoop aldımm! "

Sevinçle Tunç'un tüm taşlarını almıştım. Gerizekalı bana satrançta meydan okumuştu ve su an 20. Turda ağlatıyordum onu.

" Oğlum yeter ya yeter!! "

Tunç tüm taşları karıştırıp piçliğine birde trip atıyordu. 1 hafta geçmişti ve ben ona çok kolay alışmıştım. Gökhandanda ses çıkmıyordu şu anlık.

" Ya şerefsiz! "

Bizi izleyen Mehmet abi sırtımı patpatladı.

" Yetmedi mi 20 galibiyet oğul? "

" Yok Mehmet abi donuna kadar alıcaktım ama işte "

Pis pis sırıtırken Tunç kafama taşlardan birini atınca acıyla inledim.

" İstesem yenerdim lan! Sen üzülme diye yapıyorum "

" Aynen ayneeen "

Arkadan gelen Ceyhun abi alayla konuşunca Tunç bu sefer yanaklarını şişirip kaşlarını çattı. Yüzü kıp kırmızı olunca panikle sarstım onu

" Tamam lan! En satranç ustası sensin nefes ver patlayacaksın! "

Tunç nefesini verip piç piç sırıttı. Bende yerime geri oturunca Mehmet abi yaklaşıp yanağımdan makas aldı.

" Abi ya vallaha sen bana yavşıyorsun he "

Mehmet abi tek kaşını kaldırdı.

" Ne Alaka lan gözüme tatlı geldin o kada- "

Ceyhun abi Mehmet abiye hırsla tekme attı. İkisini şu 1 haftadır aşırı yakıştırıyordum ama birşey söylemiyordum.

" Mehmet sikerim ecdadını "

Mehmet abi gülümsedi ve Ceyhunun saçlarını karıştırdı.

" Sende tatlısın kıskanma köpek "

Ceyhun abi göz devirirken yemek saatinin geldiğini söyleyen çocuk artık götünü yırtıyordu herkes kalkıp gelsin diye. Ben haraket dahi etmedim Tunç ve Ceyhun abi masaya ilerlerken olduğum yerde oturuyordum Mehmet abide öyle.

1 haftadır yemek masasına oturmamıştım. Aslında oturtmamışlardı. Bende birşey dememiştim ne kadar sinir hastalıkları olsam ve üzülsemde. Tunç bana gizliden gizliye yemek getiriyor onları yiyordum.

" Gel aslan parçası gel "

Mehmet abi kolumdan tutup kaldırdı beni.

" Abi karışıklık çıkmasın şimdi "

" Ha ama yeter da sende açlıktan öleceksin "

Sinirle sırtımdan ittirdi beni. İstemeye istemeye masaya doğru gittim. Mehmet abi Ceyhun abinin yanına oturup oturmam için işaret yaptı.

" Mehmet reis "

Uyarıcı bir ses tonuyla konuştu aralarından biri. Kafamı kaldırmıyordum yerden. Hiçbirini duymak istemiyordum. Mağaradan çıkma fikirleri duymaya ihtiyacım yoktu.

" Ne? "

Mehmet abi sertçe konuşmuştu ama biliyordu bu yetmezdi.

" İbne istemiyoruz masada "

" Siktir git o zaman Orkun? "

Mehmet abi öldürücü bakışlarla saçı 3'e vurulmuş adama bakıyordu.

" Ya Mehmet ağa bak düzgün konuş, abi diyoruz sana burda şu ibneyi koruma bize karşı. "

Sırıtıyordu ama sinirli olduğu çok açıktı.

" Kes Orkun çok boş yaptın. "

Orkun yanındaki Gökhana dönüp baktım. Ama birşey demiyordu. Mehmet abinin gösterdiği yere oturup yemeğe gömüldüm.

Birkaç çatal alıp bırakmıştım. Dediğim gibi çok yemezdim. Masadan kalkıp herkes kafasına göre davranırken yatıp kitap okumuştum. Bir süre sonra uykum gelmişti bu yüzden uyuya kalmıştım.

Kalktığımda gecenin körüydü. Kafamı kaldırıp iki yana salladım. Kitabın sayfasını kaybetmiştim al uğraş şimdi. Sinirle soluklandım ve yerimden kalktım. Paytak paytak yürüyerek lavaboya girdim. Ne amına koyayım? Bacağım uyuştu!

Lavaboya girip musluğu açtım ve yüzümü yıkadım. Kafamı kaldırmıştım ki kafama geçirilen bir torbayla afalladım korkuyla geri çekildim. Beni yere attılar.

Korku, tüm bedenimi sarmıştı. Çığlık atmaya çalıştım ama çıkmıyordu sesim. Çuvalı çıkaramıyordum. Ellerim titremeye başlayınca soğuk bedenimi bıçak gibi kesti.

Islatıyorlardı beni? Belli ki beni yere attıktan sonra buraya bir hortum çekmişlerdi. Etrafta pek çok adam olduğunu hissediyordum. Vücudum yorgunluktan mıdır yoksa soğuktan mıdır bilinmez derime iğne batıyor gibi oluyordu.

Ellerimi yere sabitleyip kalkacakken sırtıma yediğim darbeyle çığlık atıp acıyan yerime elimi götürdüm.

Sopayla ıslak sırtıma vurmuşlardı. Bu normalden daha çok acı veriyordu. Gözlerimi yumdum ve dişlerimi birbirine bastırdım.

Canım çok yanıyordu.

Ve bir anda etraftaki birçok adam aynı şekilde bana vurmaya başladı. Göz yaşlarımı tutamıyordum. Çığlık atıyor ve yapmamaları için yalvarıyordum. Hayatımda hiç bu kadar küçük düşüp, dayak yediğimi hatırlamıyordum.Bana verdikleri tek şey alay dolu kahkahalardı.

Kafamı korumaya çalışsamda olmuyordu. Dişlerimi sıktım

Dayan Arel koçum bitecek elbet bitecek!

Fakat olmadı ağzımdaki kanlar beni boğarken orada bilincimi kaybettim.

3. Kişi

Gökhan ve ekibi çocuğa acımadan vurmaya devam ediyordu. Bir süre sonra çocuk çığlık atmayı bırakmıştı. Etraf kan gölüne dönmüştü.

Cesede vurmak gibiydi.

Gökhan herkesi durdurmak için bağırınca Herkes geri çekildi. Çocuk haraketsizce yatıyordu. Gökhanın göz bebekleri küçüldü ve hızla çocuğun yanı başına diz çöküp kafasını kaldırdı. Bir çırpıda kafasındaki çuvalı çekti çıkardı.

Bedeni soğuktu.

" Ulan elinizin ayarına sıçayım! Gardiyanı çağırın çabuk! "

Diğer herkeste panik olmaya başlayınca aralarından biri lavabonun ses geçirmeyen duvarlarının olduğu tek kapıdan çıktı ve bağırmaya başladı

" Gardiyanlar! Gardiyanlar! "

Gökhan Areli sarstı ama uyanmıyordu doğal olarak. Sinirlimi yoksa su an endişeli mi olduğunu anlayamıyordu.

Arel koğuşa geldiğinden beridir içinde büyüyen bir his vardı Gökhanın. Bundan nefret ediyordu. Karşısındaki çocuğa zarar vererek bunu bastırmak istiyordu. Daha kötü bir hal alması ve onun daha çok acı çekmesi ise olayın alaylı kısmıydı.

Gardiyanlar gelip areli sanki Gökhan'ın kollarından söküp almışlardı. O dikkat etmesede lavabonun kapısında gözleri dolmuş ve şokla bakan bir tunç aynı şekilde bir Mehmet vardı. Diğerleri ise arkada iğrenerek bakiyorlardı Gökhan'a. Fakat bazıları Arelin bunu hak ettiğini düşünüyordu. Gökhan kanlı ellerine baktı.

Katil mi olmuştu?

Tekrar?

Nefes // BXB \\Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin