5- hortlak

263 21 11
                                    


" Emin misin koğuşunu değiştirmek istemediğinden?

Bunu bana kırkıncıya soruyordu Tunç. Birkaç gündür iyice düzelmek için burada kalmıştım. Oraya gidince tekrar cehennem başlayacaktı biliyordum. Korkuyordum da, ama orada Mehmet ve Ceyhun abi vardı. Tunç vardı. Diğer koğuşlarda bana daha kötü davranacaklarını biliyordum.

Her tarafımda kalıcı izler bırakmışlardı. Canım acıyordu. Acıyan Yaralar mıydı yoksa kalbim miydi bilmiyordum.

Sırf eşcinsel olduğum için istediklerini yapabileceklerini düşünüyorlardı. Beni bir fahişe yerine koyuyorlardı. Özellikle Gökhan. Bana bir iyiliği dokunduğunda 10 kötülüğü dokunuyordu. Ne istiyordu benden belli değildi. Tek bildiğim ona karşı öfke duyamamamdı. Kimseye öfkeli değildim. Sinirlenmem gerekirdi fakat şu an tek hissettiğim hüzündü. Kalbim büyük bir boşlukla doluydu.

" Eminim Tunç vallahi eminim ya "

Tunç sıkkınlıkla iç çekti. Şu geçen günlerde hep yanımdaydı. cidden iyi arkadaş olmuştuk. Hatta ona dostum, kardeşim bile diyebilirdim.

Buraya sevgilimde gelmişti ve onu Tunç ile tanıştırmıştım. Ondan pek haz ettiği söylenemezdi. Aslında bende bu aralar ona karşı iyi şeyler hissetmiyordum. Ne görüş günlerine gelmişti nede başka. Buraya geldiğindede pek panik olduğu söylenemezdi.

" Hadi yürüyün "

Arkadan gelen bir gardiyan sesiyle ayaklandık. Bugün koğuşa geri gitme günüydü. Ben endişeliydim normal olarak. Çünkü tekrar aynı tepkilerle karşılaşacaktım. Belki tekrar döverlerdi? Yutkundum. Yumruklarımı sıktım.

Beni dövdükleri o an beynime öyle kazınmıştı ki bunu tekrar yaşama korkusu beni tir tir titretiyordu.

" Hadi lan Arel "

Dalıp gittiğimi fark etmemle haraketlendim.

Cehennemime geri dönüyordum.

Koğuş kapısı önünde öylece duruyorduk. Gardiyan bile halime üzülmüş olacakki birkaç dakika kendime gelmeme izin vermişti.

" Sorun yok kardeşim hiçbir şey yapamazlar "

Cidden yapamadılar ya..

" Tamam iyiyim "

Söylediğim şeye ben bile inanmazken gardiyan kapıyı açtı. Tunç önden giderken yüzünde büyük bir sırıtış vardı. Ve masum bir sırıtış değildi bu. Sinsi ve şerefsizlik doluydu.

Çok umursamamaya çalışarak içeri adımladım. Kafam eğikti çünkü kimseyi görmek istemiyordum. Değişik bir hüzünle doluydum. Alışkın olmadığım sessizlik ile kafamı yavaşça kaldırdım.

Herkes bana bakıyordu ve bu bakışlar o kadar şaşkınlıkla doluydu ki nedenini anlamamıştım. Yanımda sırıtan tunç'u hafifçe dürttüm. Bana bakınca kulağına doğru fısıldadım.

" Yüzümde birşey mi var lan? "

Tunç kısık bir kıkırdama ile kafasını geri çekip sırıtmaya devam etti. Aralarından biri konuştu

" Hortlamış lan?! "

Korkuyla konuştuğunda tek Kaşım havaya kalktı.

" Ne? "

Dememe kalmadan bana sarılan bedenle irkildim. Mehmet abi sıkıca sarılıyordu bana. Kafasını omzuma koyduğunda ağladığını fark ettim.

" Mehmet abi? "

" Yaşıyorsun lan.. "

Güçlükle söylediği şeyle kafam daha çok karıştı.

" Yaşıyorum tabi abi neden yaşamayayım? "

Ceyhun abide bana sarılınca iyice boğulduğumu hissettim.

" Buda size iyi bir ders olsun "

Tunç sertçe konuşunca ona baktım. Gökhana bakarak piç piç sırıtıyordu. Gökhan ise bir elini kalbine koymuş yatağına tutunmuş haldeydi. Yüzü bem beyazdı. Soluklanıyordu.

Benim için endişelenmiş olamaz değil mi?

Tabiki hayır. Gökhandı bu, beni ölesiye döven. Adamlarını bana tecavüz etmesi için üstüme salan Gökhandı.

Genede öfkeli değildim ona. Sadece kırgındım.

Mehmet abi geri çekilip yanaklarımı sıktı. Dudaklarım büzüştü ve kaşlarımı çatarak ona baktım.

" Tunç ağzına sıçayım senin! "

Tunç sırıtarak bakarken Ceyhun abi gözündeki yaşı sildi.

" Bana bir açıklama yapacak mısınız? "

Mehmet abi beni götürüp yatağına oturttu. Koğuşun geri kalanı etrafa toplanınca istemsizce gerildim. Onlardan bazıları beni döven çocuklardı. Bana yemek vermeyen, beni hor gören insanlardı onlar.

Tunç gelip tam yanıma oturdu ve kolunu omzuma attı.

" Biraz korkuttum sadece ya abartıyorlar "

Sesindeki tını bile alaylıydı. O sırada Mehmet abi sinirle tunç'a bağırdı.

" Ulan bu haysiyetsiz namuzsuz senin öldüğünü söyledi! Kaç gündür geberiyorum diriliyorum burda suçluluk duygusundan "

Ceyhun abi Mehmet abinin omzuna dokunup onu sakinleştirmek istermiş gibi kendine çekti. Ben ise şokla Tunç'a baktım. Bakışları bende değildi  birkaç metre ötede uzaktan bizi izleyen Gökhandaydı.

" Suçluluk duyması gereken sen değilsin Mehmet abim "

Tunç bağırarak Gökhan'a bakarak kurduğu cümle ile afalladım. Bu kadar cesaretli olması normal miydi? Gökhan sessizce bana bakıyordu. Gözlerimiz buluşunca yutkundum. Neden böyle bakıyordu?

Bakışlarımı ondan çekip Mehmet abiye döndüm. Hala bana baktığını hissediyordum.

" Mehmet abi iyiyim bak birşey yok "

Elimi onun eline koyunca gülümseyerek elimi sıktı. Koğuştakiler bana anlamsız sorular sorarken az buçuk başka insanlarlada tanışmıştım. En azından şu an benimle konuşuyorlardı. Benden nefret etmiyorlardı tabi bazıları..

Birkaç saatin ardından yatağıma geçmiş kitap okuyordum. Özlemiştim okumayı. Neredeyse herkes yatmış sadece Tunç ve yanında ismini bugün öğrendiğim çocuk, Ali ile birlikte Hint dizisi izliyorlardı. O kadar ciddi izliyorlardı ki istemsizce gülümsüyordum bu hallerine.

Kitabı kapatıp sırt üstü uzandım. Şu anki huzur bir başka hissettiriyordu.

" Pişt "

Karşımda duran bedenle irkilip yattığım yerde dikeldim.

Gökhan.

Korkudan yüreğim ağzıma gelecek gibiydi. Ellerim titremeye başlaması ile kafamı eğdim. Huzur bu kadarmış..

Daha yeni çıkmıştım hastaneden hemen mi dövecekti tekrar?

" Hm? "

" Oturabilir miyim? "

Dönüp ona baktığımda baya ciddi gözüküyordu. Yanıma oturmak mı.. ne oluyordu bu çocuğa amına koyayım?!

" Tabi.. "

İstemsizce çekingen çıkan sesime engel olamamıştım. Kenara kaydığımda yatağın ucuna oturdu. Bir süre sessizce durduk. Aklımda sayılı senaryolar geçerken tekrar konuştu.

" Şu dövme olayı için, aşırıya kaçtık. "

Dedi bana bakmadan. Kaşlarını çattığını görebiliyordum. Tabi bir eşcinselden özür dilerken böyle oluyordu onun için..

" Sadece lütfen birdaha canımı yakmayın "

Kısık çıkan sesime engel olamamıştım. Gökhan kendi çapında özür dilerken bile ürküyordum ondan. Bana bakan sinirli gözler ile yutkundum.

" Uzak dur, yakmayalım kıymetli canını "

Ben birşey demeden o kalktı oturduğu yerden ve yatağına doğru gitti. Göz devirdim arkasından.

Zaten anca arkasından yapabiliyordum.

Çok sorgulamamaya çalışarak yatağıma girdim ve uyumaya çalıştım.

Nefes // BXB \\Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin