Pişmanlık.Tamda hissettiğim şey buydu. Pişmanlık.
Keşke diyordum bazı şeyleri değiştirmek için geçmişe gidebilseydik. Fakat, Olan olmuştu artık.
Gardiyanlar beni iki kolumdan tutmuş kalacağım koğuşa götürüyorlardı. Bana iğrenerek bakıyorlardı ve bu hiçte sikimde değildi.
Ben iki kadını öldürmekle suçlanmıştım. Ve suçu kabul etmiştim yapmama rağmen. Neden mi? Çünkü kadınları öldüren kendi öz kardeşimdi. 16 yaşında cezaevine girmesini istemedim ve olan oldu.
Fakat bana iğrenerek bakmalarının sebebi bu değildi. Ben eşcinseldim. Bunu saklamıyordum bundan utanmıyordum. Ama insanların çoğu mağrada yaşadığı için böyle bakıyorlardı.
" Arel Yücel "
Öndeki gardiyan kapıyı açmadan bana döndü onaylamak istermiş gibi. Kafamı salladığımda gözlerini benden çekti ve koğuşun kapısını açtı. Beni içeri ittiler ve kapıyı kapattılar.
Baktığımda 20 kişinin rahat olduğu bir koğuş gördüm. Herkes bana iğrenerek bakıyordu. Kimseden çıt yoktu. Nedenini hemen anladım. Onlarda eşcinsel olduğumu biliyorlardı.
Herkesin bilmesinin nedeni Yetenekli ve bilinen bir dansçı olmamdı. Instagramda dans etmeye başlamıştım ve sonra yeteneğim keşif edilmişti. Eşcinsel olduğumun duyulması ise şöyle gerçekleşmişti, zaten dans ederken şık be bazen göbeği açık kıyafetler tercih ederdim. Evet size katılıyorum bu eşcinsel olduğumu göstermezdi ama zaten bir sevgilim vardı. Onunla ettiğim dansların videoları ve fotoğraflar vardı.
Bilmeseler şaşardım herhalde..
Ben sessiz sessiz bana ayrılan yatağa yürüdüm. Eşyalarımı kenara koyarken biri konuştu
" İbne "
Sinirle yumruklarımı sıktım. Cevap vermemem gerekiyordu. Çünkü cevap verirsem onlar daha da sinirlenecek ve kavga çıkacaktı. Bende dayak yiyecektim. Arkama bile bakmadım.
" Ne ibnesi oğlum bildiğin orospuya benziyor bu "
Birkaç kişi kahkaha atıp konuşan adama hak verdi.
Sus oğlum Arel sus.
Konuşursan susamazsın sus.
Uzun kalacağımı bildiğimden yanıma kalın 5-6 tane kitap getirmiştim. Ama sanırım onlar bile hızlı bitecekti. Bir kitap çıkarıp yatağa oturdum ve okumaya başladım. Herkes az buçuk muhabbete dalmışken yanıma bir çocuk geldi. Kafamı kaldırdım.
Turuncu saçlı ve kahve gözlüydü. Çilleri vardı. Tatlı gözüküyordu.
" Merhaba Arel değil mi? "
" Evet ve sen? "
Kitabı kapatıp Bağdaş kurdum.
" Tunç ben "
Diyerek gülümsedi. Ona oturması için işaret yaptım. Yavaşça yatağın kenarına oturdu.
" Kaç yaşındasın? "
Muhabbeti devam ettirmem hoşuna gitmiş olacakki gözleri parladı.
" 23 oldum yeni "
" İyii yaşıtmışız ya "
" Ben tanıyorum zaten seni dans videolarını görmüştüm. Nasıl o kadar esneksin ya! "
Heyecanlı bir çocuk gibi konuşmuştu bu beni gülümsetmişti.
" Tutku "
Diye açıkladım gülümseyerek.
" Benim tutkum yok ya! Ben bu hayata düz yaşamaya gelmişim sanki.. "