Mehmet abinin açtığı şarkı o kadar iyi bildiğim bir şarkıydı ki kalkıp dans etmek istiyordum. Tabiki buraya telefon veya herhangi bir şey sokmak yasaktı, görmedikleri sürece.Bildiğim kadarıyla koğuşun ortak kullandığı gizli bir telefonu vardı. Ailelerini aramak için filan kullanıyorlardı. Bazende şarkı filan açıyorlardı kısık sesle.
Şarkı ne kadar hoşuma gitsede kalkıp dans etmezdim, daha doğrusu edemezdim beni buraya gömerlerdi. Zaten geçen birkaç günde Gökhan ve etrafında pinekleyen koyun sürüsü bana bulaşmıyordu. Bu yüzden kaos istemiyordum.
Bu şarkıda daha önce dans edip video attığım için tüm koreografi aklımdaydı.
Tunç yatağımın başına gelince bakışlarımı ona çevirdim. Sanırım bu şarkıda dans ettiğimi oda biliyordu ki genişçe gülümsemişti.
Şarkı yavaş ve iki kişilik bir şarkıydı. Baloda çalan hoş arka müziği gibiydi ama belli bir yerde haraketleniyordu. Buda dans ederken bana epey sorun çıkarmıştı çünkü bir anda tüm haraketler birbirine giriyordu. 1 ay çalıştıktan sonra bunu mükemmel şekilde yapmayı başarmıştım.
" Arel gel kapışak, en iyi dans eden kazanır. Yenersem ayaklarımı yıkayacaksın "
O sinsice gülümserken ben tek kaşımı kaldırdım.
" beni mi yeneceksin? "
Tunç'un asıl planı ayaklarını yıkatmak değildi, bu çok belliydi. Geçen günlerde herkes çoğunlukla pişman olmuş olsada onları
Nasıl denir?
Kışkırtmaya çalışıyordu
Hatta geçen benimle zorla yüz bakımı yapmış, yan yan bakanlara laf sokmuştu. Yüzünde yeşil kil maskesi varken kimse onu ciddiye almamıştı gerçi.
Evet şimdiki amacı birlikte dans etmemizi sağlayıp onları kudurtmaktı.
Ne yalan söyleyeyim bu çocukca gelsede, eğlenceliydi.
Çünkü onlar bu yüzden beni ölümüne dövmüş şimdide pişman oldukları için ağızlarını açamıyorlardı.
Tunç az önce sorduguma cevap vermeden pozisyon alıp tek elini arkaya attı ve birini bana uzattı. Sözde centilmenlik yapıyordu ama bu haliyle aptal'a benziyordu. O halde göz kırptığında gülümsedim. Elimi ona uzatıp ayaklandım ve bende pozisyon aldım.
Kaogeafideki kadın kısmı bana düştüğü için en zor haraketler bana geliyordu ama bir önemi yoktu yapabilirdim.
Mehmet abi anlamış gibi şarkıyı başa sarınca yavaşça haraketlere başladık. Dediğim gibi ilk başlarda sakindi ama sonradan haraketleniyordu. Tunç elini belime attığında hiç yabancılamadan kaografiye uyarak etrafında yavaşça döndüm ve bir koluna ellerimi atıp kendimi durdurdum. Sakince dans ederken bir anda şarkı hızlanmaya başladı.
Ben haraketlere devam ederken Tunç bazı yerlerde bocalıyordu. Normaldi bu yaptığı, ilklerde bende böyleydim.
Uzun süre dans ettikten sonra sona yaklaştığımızda ikimizde nefes nefeseydik çünkü epey zor bir danstı.
Sonda olması gereken benim yavaşça kalçalarımı sallayıp kendimi Tunç'a bırakmam olacaktı ama sanki o anın geldiğini biri anlamış gibi şarkı kesildi.
Tunçla nefes nefese Mehmet abiye baktığımızda Gökhanın şarkıyı kapattığını gördük.
Gökhan mı?
Herkesin bakışları ona dönerken ciddi ciddi tüm koğuşun bizi izlediğini anladım. Gökhanında
Danslarını milyonlarca insanın izlediği biri olarak ilk defa utanıyordum bu yüzden.
Gökhan bakışlarını tüm koğuşta gezdirdi sinirli gözüküyordu.
" Ne ? annemi özledim "
Koğuşta birkaç mırıltı çıkarken Gökhan telefonla banyoya girdi.
" Gıcık pezevenk "
Diye hırladı Tunç. Benim olmayan nefretimi adeta yaşıyordu.
" Sşt Tunç! "
Ceyhun abi uyarınca yüzü düştü Tunç'un. Elimi omzuna atıp sıvazladım onu.
" Sakin ol lan medeni ayı seni "
Tunç gülümserken göz devirince keyfi yerine geldiği için bende gülümsedim.
" Medeni ayı ne lan? "
" Yakışıyor mu yakışıyor "
Elini belime atıp kafasını omzuma koydu. Artık herkes bu hallerimize alıştığı için kimse birşey demiyordu.
Tunç'ta temas bağımlılığı olduğunu düşünüyordum çünkü herkese böyleydi. Koğuşun yaşlılarıyla bile konuşurken onlarla temas halindeydi.
" Iyy leş gibi ter kokuyorsun git "
" Sende leş gibi kokuyorsun lan sus "
Onu itmeye çalışırken Mehmet abi çoktan kendine bir çay alıp yerine oturmuştu.
" Mehmet abi birşey de ya! "
Çocuk gibi mızmızlandığımda Tunç hala ölü gibi bana yükleniyordu. Pezevenk ağırdı da.
" Birşey "
Mehmet abi umursamadan cevap verip çayını yudumladığında Kaşlarım çatıldı.
Kaç yaşındaki adamın söylediği şeye bak lan!
" Sağol babacımm "
Tunç uzatarak söyleyince Ceyhun abi uzaktan bir ıslık öttürdü. Sinirlendiğini hep böyle belli ediyordu.
" Tamam Ceyhunum, geliyorum aşkım "
Mehmet abi dalgayla söyleyince koğuşta herkes alayla kahkaha attı. Ceyhun ise çatık kaşları ile Mehmet abiye bakıyordu. Mehmet abi ayaklanıp Ceyhun abinin yanına gittiğinde sırıttım.
Ship damarım patlıyordu!
Koğuşun kapısı sertçe açılınca yerimden zıpladım. Tunç güven vermek amacıyla beni tutunca sakinleştim.
Gelen Murattı! Yüzümde büyük bir gülümseme oluştu. Oda gözleri beni bulunca gülümsedi sonra aynı gülümseme ile bağırdı
" Arel yücel Ziyaretçin var! "
Tek kaşımı kaldırdım ama hala gülümsüyordum. Murat'a doğru yürüyüp sordum. Tunç hala bana yapışık haldeydi.
" Kim gelmiş Murat abi? "
Abi lafını duyunca yüzü bir anlık ekşidi.
" Abi ne lan yaşlı mıyım ben? "
Tunç sırıttı.
" Çook "
Murat umursamamaya çalışarak öksürdü.
" Erva Yücel "
Duyduğum iki kelime ile gözlerim parladı. Kız kardeşim sonunda beni görmeye gelebilmişti!
" Ciddi mi lan?! "
Mutluluktan ağlayacak hale gelince Murat kafasını salladı.
" Ciddi ciddi "
Hemen Tunçun kafasını tutup ittirdim.
" Ananı sikerim ha! "
Tunç kafasını tutarken adeta hırlamıştı. Bu çocukta kedi gibi birşeydi. Hırlıyor, mırlıyor filan.
" Pardon yavrum "
32 diş gülümserken koğuştaki herkes afallamış gibi bana bakıyordu.
Murat en sonunda bana yol gösterince mutluluktan içim içimi yiyordu.
Kız kardeşimi çok özlemiştim!