"Lafı uzatmayacağım, ya benimle sevgili olursun, ya da Nisanın sırrını bütün okula yayarım." Büyük bir sinir dalgası tüm bedenime çarptı. Artık bu sinir dalgası bile bedenime çarpmaktan bezmişti. Ayrıca bu gerizekalı bizim konuştuklarımızı nereden biliyordu?
Kendimi mala yatırarak, "Neyden bahsediyorsun sen be?" diye sordum sinirle. "Geçen yıl sanırım benden nasibini almadın sen? Ben sana demedim mi peşimi bırak diye ha? Ne diye hala peşime düştün bırakmıyorsun?" Kaşlarımı çatmış, sinirli bir şekilde karşımdaki Bora dingiline bakıyordum.
"Sen neyden bahsettiğimi çok iyi biliyorsun." dedi dingil. Sesini kısarak, "Nisanın zorla evlendirileceğini ve onu bu durumdan senin kurtardığını, üstüne üstlük Nisa'yı evinde ağırladığını biliyorum. Şimdi ben bunları bütün okula söylesem, bir de gidip okul sahibine yani Nisanın babasına Nisanın senin evinde olduğunu söylesem.."
"Senin ağzına sıçarım." dedim çok net bir şekilde. Kadın düşmanı şerefsiz. Resmen dingil. Sırıttı boklu göt. "Adi şerefsiz." diye mırıldandım sessiz bir şekilde. "Kadın düşmanı. Sen o kadar aşağılık birisin ki Bora, gidip başkalarının, bir kadının çektiği acıyla beni tehdit ediyorsun. Ben senin kadar aşağılık bir adam görmedim. Senin kadar aşağılık, senin kadar şerefsiz, senin kadar gaddar, senin kadar kadın düşmanı olan adam daha anasının karnından doğmamıştır. Senden ötesi de tecavüzcü pislikler zaten."
"Erkeklerden nefret ettiğini duymuştum ama bu kadarını değil." dedi şaşırarak.
"Erkeklerden değil senden nefret ediyorum." dedim. Sesim buzulları aratmıyordu. Şimdi erkeklerden de nefret ediyordum ama bunun gibi pisliklerden daha fazla nefret ediyordum.
Söylediğimi umursamayarak, "Sana iki saat veriyorum düşünmen için. Ama merak etme bu düşünme seansın evde başlayacak. Bu kadar da yüce gönüllü bir insanım." dedi.
Sen insan mısın? diye cevap vermek vardı ama daha fazla muhatap olmak istemiyordum. Arkamı döndüm ve yeniden kantine doğru yürümeye başladım. Arkamdan "Eğer iki saat sonra cevap vermezsen haber patlar." diye bağırdığını duydum. Allah'ın belası. Gıcık şey. Gerçekten bundan ötesi tecavüzcü pisliklerdi. Allah'ın cezası. Bir insan bu kadar mı kansız olur?
Nisayla konuşmam lazımdı. Onun için sorun olmayacaksa red edecektim ama bunun mümkün olmadığını bence hepimiz biliyorduk. Ofladım. Gerçekten haksızlıktı. Keşke ben de Pınar gibi olsaydım da Nisaya inanmasaydım. Ama işte kanım deli akıyor. Başımı belaya sokmasam olmaz. Ulan Ceylin, ulan Ceylin. Kendimi tavuk gibi yolmak istiyordum şu an.
Ama yaptıklarımdan gram pişman değildim. Hatta içimden bir ses, yaptıklarımdan pişman değilim, aklım hala yapamadıklarımda diye bağırıyordu.
Kantinden çıktığımda tostumu almıştım ama Allah'ın cezası dingil iştah da bırakmamıştı adamda. Şerefsiz. Elimde tost mutsuz adımlarla sınıfıma döndüm.
ÖZGÜR
Bu gün Nisa tam da tahmin ettiğim gibi okula gelmemişti. Dün gece Nisanı o evden Ceylinle birlikte kaçırdıktan sonra Nisa Ceylinin evinde kalmaya başlamıştı. Ve ben hala o ikisinin aynı evde nasıl kalacaklarını düşünüyordum. Allah annemlere sabır versin.
Şu an hiç yapmayacağım şeyi yapıyordum ve sınıfta oturuyordum. Mert de artık kendine sevgili yapmıştı ve resmen benim pabucum dama atılmıştı.
Bu okula sahte kimlik sayesinde kolaylıkla kayıt olmuştum. Sahte kimlikte yaşım en az on dokuzdu. Bir kaç sınıfta kalma yalanından sonra okula kayıt ola bilmiştim Mertle birlikte. Gerçek yaşım yirmi birdi. Yaşıma göre daha genç gözküyordum ama bu Ceylin ve Nisa için pek öyle değildi. Nisayla ilk konuştuğumuzda bana yaşına göre fazla olgun gözüküyorsun demişti. Bir kaç yalanla konuyu kapatmıştım ama gözlerinden hala bu konuda şüphelendiğini anlaya biliyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BAŞKA BİR EVREN 2
Teen Fictionİlk kitaba bibartusarcaasigi hesabından ulaşa bilirsiniz