CEYLİN
Şu an Nisayla birlikte babasının evinin önüdeydik. Beni çağırmıştı ve sürprizi vardı. Sürprizleri severdim. Yanımda bana sanki bir salakmışım gibi bakan Nisa çantasından çıkardığı silahı kot pantolonunun kemerine sıkıştırıyordu. Söylediğine göre küçüklüğünden beri dövüş dalları üzerinde çalıştığı için kendini koruma konusunda iyiydi. E ben de çok iyi olmasam da zekam sayesinde dövüşlerden sağ çıkıyordum.
Kesinlikle kendimi övmüyorum.
Evden çıktığımızda Özgür ve Polat uyuduğu için evden çıktığımızı görmemiştiler. Yani inşaallah öyledir. Peki buraya nasıl mı gelmiştik?
Polat'ın tamirdeki arabasıyla. Apartmandan çıktığımızda Nisa Polat'ın arabasını gördüğünde neredeyse sinir krizi geçirecekti. Arabayı buraya kadar Nisa kullanmıştı.
Ehliyeti olmadığı için yolculuk riskli geçmişti. Ama nihayet artık evin önündeydik.
Korumaların olduğu bahçenin kapısına doğru yürümeye başladığımda Nisa da beni söylenerek takip ediyordu. Korkmadığımı falan düşünüyordu ama alakası yoktu. Kaybedeceğim kimsem kalmamıştı.
Aynı zamanda riskli şeyleri de seviyordum. Ucunda ölüm olsa bile.
Korumalar bizi gördüğünde seslerini çıkarmadan kapıyı açtılar. İçeri girdiğimizde sanki bizi bekliyorlarmış gibi içlerinden birisi bize gideceğimiz yeri gösterdi ve bize oraya kadar eşlik etti. Çatık kaşlarla yaptıkları bütün hareketleri izlerken bir yandan da bana ne sürpriz yapacaklarını düşünüyordum. Nisa'nın dediğine göre annesi yaşıyormuş.
Nihayet geleceğimiz yere geldiğimizde bize eşlik eden adam geri döndü. Geldiğimiz yer bir tür depo gibi bir şeydi. Etraf karanlık olduğu için içeride birinin olup olmadığını anlayamıyordum. Sadece Nisa'nın yanımda olduğunu biliyordum.
"Nisa," diye ona seslendiğimde cevap gelmediği için endişelendim. Elimi Nisa'nın olması gerektiği yere uzattığımda birinin kolunu tuttum. Büyük ihtimal Nisaydı. İrkilerek kolunu geri çektiğinde kaşlarımı daha da çattım. Ne oluyordu? Gerilmiş gibiydi.
"Nisa ne oluyor?" diye sorduğumda soruma Nisa değil de karanlıktan bir ses cevap verdi.
"Travmaları tetikleniyor." Murat. Bu çocuğun sesi de suratı da bana tanıdık geliyordu.
"Benim karanlık travmam yok Murat." dedi Nisa alayla. Gerildiğini belli etmiyordu. Karşıdan bir süre ses gelmedi. Sonra ise aniden ışıklar açıldı. Aniden gelen ışıkla gözlerim kısıldığında kaşlarımı çattım.
"Misafirlerimiz gelmiş," diyen sesi duyduğumda sinirlerim daha da bozuldu. Şerefsiz baboş.
Buradaki üstünlüğün onda olduğunu ve tek kötü söz bile desem anında ağzıma sıçacak olmasını umursamadan "Ben senin gibi adamın şerefini, haysiyetini, karakterini, evveliyatını sikeyim. Orospu evladı!" dedim. Biliyorum bazen götü kalkmış birisine benzeye biliyordum. Böyle anlarda kendimi ben de anlamıyordum. Ne zaman korkmam gereken bir an yaşasam bilinçsizce hareket ediyordum.
"Beni tanımadığın için bu sözlerini affediyorum. Ama bir daha olursa daha görmediğin süprizlerin ölür." dediğinde kafam karıştı. Sürpriz dediği bir insan mıydı?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BAŞKA BİR EVREN 2
Teen Fictionİlk kitaba bibartusarcaasigi hesabından ulaşa bilirsiniz