⋆ ˚。⋆
20 Ekim : 2023
Yağmurda yürürken hafif, yavaşça çiseleyen yağmur damlalarını izliyordu kafasını eğmiş bir biçimde. Hava sürü halinde uçuşan kargaların sesi onu rahatsız etmemeksizin kulaklıklarını takmıştı. Düşünüyordu; En son geçen yıl doğum gününde Taesan'ın ona verdiği hediyeyi. İkisinin beraber taktığı çift arkadaşlık yüzüğü, ama artık onlardan eser yoktu. Hediyeyi aldığı kişiden kalmayan eser gibi...
Burada kaybetmişti, şu an adımlarını durdurduğu yerde, bir parkta. En son buluştuklarında. Kaybettiği şey yüzük değildi, o'ydu. Yüzüğü de onunla birlikte kaybetmişti, ama sonuçta önemli olan bir daire değil, diğer daire ile o daireyi birleştirince sonsuzluk işareti yapabilecek olan kişiydi. Yüzüğü çıkardığından beri bir türlü görüşemiyorlardı. Her ayın 20'sinde gelip düşünüyordu. En azından bir kez görebilme şansı var mı diye. Belki tekrar güzel günler aklına gelir diye tam olarak kaybettiği açıya doğru yaklaşmıştı. Büyük ağacın gölgesinin altında. Yağmurun hızı arttığında yaprakları uçuşmaya başlamıştı, toprak kokusuyla birlikte garip birkaç his vardı içinde.
22 Ekim ::
riwoo :
özür dilerim rahatsız ettim ama
biyoloji için dün yazdığınız sınav konularını atar mısınleehan :
2 fotoğraf paylaşıldı.riwoo :
teşekkürler 🙂
yarın geleceksin değil mi?
iyi görünmüyordun da...leehan :
evet hyung, iyi ki doğdun, iyi akşamlarriwoo :
bunun için sormadım ciddiyim...
leehan...
odandan çıkmıyorsun zaten??
görüldü [ 19:16 ]Dizüstü bilgisayarını açtı ve tekrar her zamanınki gibi rutinine, hayatsız gibi günde 7-8 saat ders çalışmaya koyulmuştu. Her zaman da böyle yapardı. Arkadaşlarıyla buluşmak veya uyumaktansa sabah akşam durmadan ders çalışıyordu, en önemlisi de oydu onun için. Defterinde kaldığı sayfayı ararken diğer sayfalara da göz atarken eskiden Taesan'ın kalp çizdiği yerin kaybolduğunu fark etmişti. Bu defteri sadece İngilizce dersi çalışmak için kullanıyordu, İngilizcesi iyi olduğu için pek çalışmazdı o yüzden uzun süredir bu defteri kullanıyordu. Taesan'ın da en sevdiği dersti, birlikte şarkı yazarlardı. Güzel sesiyle ona söylerdi. Keşke hissettiklerini anlatsaydı diye geçirmişti aklından. Ama hızlıca kendine gelip sayfayı değiştirdiği ve ders videosunu açıp kulaklıklarını taktı.
Birkaç saate kalmadan yorulmuştu, normalde de bu kadar çabuk yorulmazdı ama son günlerdir çok bitik hissediyordu. Üzerine gitmek istemedi ve bir an önce uyumaya çalıştı. Çalıştı çalışmasına ama uyuyamıyordu bile. Gece gece ayağa kalkıp balkona çıktığı an birkaç ses duymuştu, umursamamış gibi davrandı. Karanlıkta gerginliğe gerek olmadığını düşünüyordu. Aniden havadan düşen demir bir cisimle geriye çekildi ve yere düştüğünde eline alıp karanlıkta gözlerini kırpıştırarak inceledi.
Bu o'ydu. O yüzüktü. Taesan ve Leehan'ın meşhur, tüm okulun bile bildiği yüzükleri. Nereden geldiğini asla ve asla bilmiyordu ama hemen ait olduğu yere, parmağına taktığı an gülümsedi. Ve önüne baktığı an neredeyse çığlık atıyordu. Ama önündeki siyah-arkaları sarı, oreo saçlı kendisinden birazcık daha uzun, deri ceket giyen çocuk eliyle ağzını kapadığında sessizce nefesini tuttu.
"Sessiz ol. Duyarsalar şizofren olduklarını düşünürler."
Leehan gözlerini kırpıştırdı ve geriye doğru bir adım attı, çocuk elini çektiğinde sessizce konuştu:
"Benden ondan şüpheleniyorum. Nasıl birden ortaya çıktın?!"
"Bağırma, salak mısın?"
"Soruma cevap ver?"
Leehan derin nefes alıp göz devirdi.
"Yüzüğü geri ver. Seninle uğraşmak istemiyorum."
"Bekle biraz, sen Tae-"
Çocuk elini tuttuğu an yüzüğü çıkarmıştı. Ve her şey yaklaşık 10 dakika önceye uyanmadan olan zaman dilimine dönmüştü. Acayip şeyler oluyordu. Ve bu imkansız, inanılmaz bir olay olduğundan anlaması, açıklaması da oldukça zordu.
Gerçekten de şizofren olduğunu veya delirdiğini düşüne düşüne okula gitmişti sabah. Tekrar yine ders çalışıyordu tenenfüste, ama sorularını çözerken dalıp gidiyor aklına o çocuk gelip duruyordu.
⋆ ˚。⋆