⁠☆⁠ don't leave me, angel

38 8 2
                                    

               ⋆ ˚。⋆    

"N-ne? Ne dedin bekle?" onu ayık tutmaya çalışırken elini tutuyordu.

"Kim yaptı??"

Cevap alamamıştı, hatta gözleri tekrar kapanmıştı. Sessizce küfür etti ve gözlerini kapatıp kendini tutmaya başladı, sinirlenmemek veya ağlamamak için. Başaramamıştı. Ağlıyordu. Nerede olduğunu bilmiyordu, ne yapacağını da. Tek bildiği şey vardı.

O da zamanı geri almak. Cezasını düşünmüştü. Ama uzun zaman sonra ilk kez kuralları umursamadan bir şey düşünüyordu. Kendine hâkim olamadan yüzüğünü kullandı gözlerini kapatarak. Yaklaşık 1 saat öncesine gitmişti.

.................

Koşarak sokakta tek gezen Leehan'a doğru yürüdü ve arkasından yaklaşıp sarıldı. Mutlu görünmeye çalışıyordu.

"Geldim!! Çok beklettim biliyorum.."

Leehan ona sessizce güldü. "Çok da değil." biraz beklediklerinde sessizlik olmuştu. Karanlıkta, sokak lambasının altında beraber yürüyorlardı. "Yaptın mı işini?" diye devam ettirdi.

"Evet... Normalde gelmeyecektim ama beni özlemişsindir diye."

Gerçekçi konuşuyordu ama dışarıdan bakılınca alaylı olarak anlaşılıyordu. Bir yandan çok merak ediyordu ne olduğunu.

"Nereye gidiyorsun bu arada?"

"Gece yürüyüşü."

İnanmıyordu, bir yürüyüşten oraya kadar gelemezdi. Ve bir ses duyduğunda kafasını başka yöne çevirdi.

"Eve gidelim. Hadi."

"Neden ya? O kadar korkak olduğunu bilmiyordum."

Seni kaybetmekten korkuyorum aptal.

İç çekti ve bileğinden tutup onu geldiği yoldan geri sürüklemeye başladı. Arkasına baktığında birilerinin geldiğini görmüştü. Düşündüğü gibiyse bunlar yapan kişilerdi.

"Leehan aptal mısın?! Dinle beni, eve git!"

3 kişinin buraya çok yaklaştığını görünce iç çekti ve durup Leehan'ı arkasına aldı. Ama tam o anda bir ses duymuştu.

"Han Taesan. Kural #71'i çiğneyerek karanlık oda cezasını alacaksın. Bu yıl ikinci kez olduğu için uyarıyorum yoksa cezan büyüyecek."

Etrafına baktı ve Leehan'ın elinden tutup gözlerini kapattı. "Özür dilerim..yine gidiyorum."

"Neden? Gitme..."

Gitme kelimesini duyduğu anda içi ürpermişti. Ama mecburdu. Gelen kişilere doğru baktığı anda yüzüğü kırmızı bir siren gibi yanmaya başlamış, birden kendi evreninine ışınlanmıştı.

Önünde direkt olarak Sungho'yu görünce, kafasını eğip ellerini arkasında birleştirdi.

"Özür dilerim...önemli bir şey vardı."

"İzin almalıydın. Ne yüzünden yaptın?" ciddi bir şekilde Ts'in saçından tutup başını havaya kaldırdı ona bakması için.

"Bir..bir arkadaşım... Sungho lütfen..halledemez misin? Bu benim için cidden değerli. Onu yine kaybedemem. Daha yeni buldum."

Gözleri dolmuştu. Çok değer veriyordu ona, tabii Leehan bunu bilmiyordu. Sözde yeni tanışmışlardı.

Kafasını Sungho'nun omzuna koydu ve iç çekti. "Lütfen..."

"Ağlıyor musun?"

"Hayır...ama ağlayacağım sanırım."

Kapı açıldığında Ts kafasını kaldırıp Sungho'dan biraz uzaklaştı. Hâlâ cezasını düşünmek yerine neden olduğunu düşünüyordu. Ya hiç uyanmazsa? Ya birden onu hatırlamazsa?

Kapıdan giren yüzde yüz gülümsemesi ve onun tam tersi olan zarif takım elbisesi ile neşeli bir şekilde gelen Jaehyun'du. Sungho'nun yardımcısı.

"Taesan yine mi ceza aldın?? Ben bile bu kadar sık almıyorum."

Ts gözlerini devirip eliyle akmakta olan gözyaşlarını sildi.

"Ağladın mı sen?"

"Sormayın şunu." diyip sağa sola kafasını salladı.

Gözleri kapıya doğru baktı. Kaçmak istiyordu, geriye dönüp her şeyi düzeltmek. Ve öyle de yapacaktı. Hızlıca kapıya doğru yöneldi. Ama Sungho onu durdurmuştu.

"Cezan dörde katlanınca acıdan iki gün bayılırsın."

"Gitmem lazım ama."

Sungho iç çekip yüzüğünü Ts'e doğru tuttu. "Özür dilerim, cezanı şimdi veriyorum. 24 saat sürecek. Senin için kısaltmaya çalıştım." dedikten sonra yüzükten çıkan sarı ışıkla birlikte Oreo saçlı ruh karanlık bir odaya ışınlanmıştı.

Sadece bir küçük pencere ve oradan gelen bir ışık vardı, hiçbir yeri de aydınlatmıyordu. Elleri bir direğe bağlı, odanın ortasında yerde oturuyordu. Kimse de yoktu. Yapayalnız, kimsesiz.

Aklına Leehan geldikçe duyguları kontrolden çıkmaya, artık delirmeye yakındı, kendi kendine sinirden ağlamaya başladı.

Hıçkırıklarının arasında bir ses duyunca kendisini susturmaya çalışıp etrafına baktı.

"Özür dilerim..." diye umutsuzca akan gözyaşları yere damlarken iç çekti.

"Taesan yardım et."

Onun sesini duyduğu anda gözyaşları bile durmuştu. Ama etrafına baktığında kimse yoktu. Ellerindeki zincirleri direğe vurarak gözlerini kapattı.

Fazla ses çıkardığı anda birden hemen onun yanındaki direğe bağlı olan Jaehyun'u gördü.

Sessizce ona bakarken sordu; "İyi misin... Neden ceza aldın?"

"Yanlış kişiyi öldürdüm az önce. Kimse bulmasın sokağa bir yerlere götürmüştüm ama..."

Taesan'ın içi ürpermişti. Aklına sadece Leehan geliyordu ama bunun o olduğunu düşünmek bile istemiyordu. Yine de sordu tekrar;

"Görünüşü nasıldı?"

                                                     ⋆ ˚。⋆    

stay  -  GONGFOURZ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin