⋆ ˚。⋆
"Güçlerin mi var? Ne gibi?"
"Merak etme bende süperman falan değilim. Öyle, zamanla görürsün."
Leehan kendi kendine sırıtırken dışarıya yansıttığını fark etmemişti.
"Ne gülüyorsun ya?"
"Hiç."
"Sen niye yüzüğü bu kadar istiyorsun?"
Öyle sorunca Leehan'ın birden yüzü düştü. İç çekip kısa bir göz devirdi ve derin nefes almak için balkona yaklaştı. Ts onu takip edince gülerek ona döndü.
"Birini andırıyorsun biliyor musun?"
"Benden başka ruh mu gördün?"
Şaka bir yana ciddi bir şey konuşacaktı ama o da haklıydı, ilk kez 'ruh' görüyordu. Tabii bunun yalan olduğuna sonuna kadar inanıyordu da.
"Madem çok seviyorsun 'ruh' olmayı. Kanıtla."
"Balkondan mı atlayayım ne bekliyorsun?"
Leehan dikkatlice oreo çocuğun gözlerine baktı ve öyle kaldı. Birini andırıp andırması umrunda değildi ama çok güzeldi. Ama hemen kendine geldi, belki de bu bir rüyaydı. Gerçekten yanında bir ruh olamazdı.
Cevap vermek yerine omuz silkti ve balondan aşağıya baktı. Oreo saçlı olan dudaklarını birbirine bastırmış ultra şirin bir şekilde diğerine bakıyordu, kedi gibi.
"Tamam, bak. Tut elimi."
Ts elini uzattığı an Leehan gülmeden edemedi.
"Gücünü göster dedim benimle flörtleşmene gerek yok."
"Elimi tut."
Bu çocuk hep de böyleydi, sanki birine emir veriyor he paşam.
Bir adım yaklaştı ve hafif bir şekilde elini tutup gözlerine baktı.
"Ee?"
Ts gülümsediği anda çoktan balkondan başka bir yerdeydiler. Etrafına baktı ve hızlıca elini geri çekip yüksek sesle konuştu.
"Siktir git Harry Potter mısın nesin."
"Bağırma lan milletin içinde."
Ts hızlıca yaklaşıp parmağını Leehan'ın dudaklarının üstüne koyunca aralarında büyük bir sessizlik oldu. Daha sonra oreo saçlı boğazını temizleyip geri çekildi.
"Peki... Biraz beklememiz lazım her saniye gücüm çalışmıyor maalesef." dedikten sonra yüzüğündeki yanan ışığa baktı.
"Gelmişken roller coastera binelim!" Leehan gülümseyip roller coasterı gösterdi.
Etrafına bakıp mutlulukla Ts'in kolundan çekiştirdi. O çocuk gibiydi mutlu olmasına ama 'roller coaster' denilince Ts donup kalmıştı.
"Yok canım. Birazdan döneriz ne gerek var."
"Of tamam ben öderim sorun değil, hadi ya."
"Hay amına koyayım, korktuğumu nasıl söyleyeceğim?" dışından söylediğini fark etmesi birkaç saniyeden fazlasını almıştı.
Leehan kahkaha atıp sertçe kolundan tuttu ve koşarak jeton alma yerine gitti. Ts endişeli bir şekilde uzaktan roller coastera bakınırken Leehan çoktan jetonları almıştı. Mutlu mutlu yerinde zıplayarak diğerini de yanında çekiştirdi.
"Ya Leehan binmesek. Birkaç dakika kaldı zamana bak."
"Çok geç. Hadi ya koskoca ruhsun bundan mı korkacaksın."
Ts buz kesilmişti, hemen önündeki roller coastera bakmadan duramıyordu.
"Ya bayılırsam??"
"Ben varım."
Sıcak gülümsemesiyle elini omzuna koydu ve binmek için merdivenleri çıktı.
"Çok eğleneceksin bak cidden, söz."
"Söz?"
Leehan kafasını salladığında Ts derin nefes alıp merdivenleri çıktı. Trene bindiklerinde Ts bildiğin titriyordu. Leehan elini tuttu. İşte o an, titremesi daha artmıştı zavallı ruhcuğun.
"N-napıyorsun lan."
"Korkma diye salak, sen de hemen sana yürüyorum sanma."
"Ben daha çok korkuyorum şahse-"
Tren başladığı an kafasını eğip gözlerini kapattı.
༅༅༅
Ts sarhoş gibi Leehan'ın omzuna koydu kafasını, trenden indikleri son bir (1) dakikadır bu pozisyondaydı. Ve cidden sözleri, konuşması da sarhoş gibiydi.
"Ağlıcaaam."
"Çok gerçeksi konuşuyorsun ağlayacaksın diye korkuyorum."
"Uykum var." kedi gibi Leehan'a sarıldı ve gözlerini de kapattı.
Leehan gülümseyip hâline baktı, belki birkaç gündür tanışıyorlar, belki birkaç saattir yakınlar, belki bir insan, belki de gerçekten bir ruh ama cidden tatlı olduğunu düşünüyordu.
Eve geldiklerinde mecburen Ts'i de getirmişti, evet kucağında taşıyarak. Kapıyı zorla açtı ve gizlice girmeye çalışırken Riwoo'yu görünce gülümsedi.
"Selam hyung-.."
"Oha Leehan. Tek diyebileceğim bu."
Kollarındaki çocuğu yavaşça koltuğa bırakır bırakmaz derin nefes aldı.
"Sevgilin mi?"
Güldü. Bir an düşündü, ruh olduğunu söyleyecekti. Ama artık her şey sadece ikisinin arasındaydı.
⋆ ˚。⋆