⋆ ˚。⋆
Ts odadan çıktığı anda sessizce yanındaki çocuğa baktı. Gözleri kızarmıştı. Yaklaşık 20 dakika olmuştu, odanın dışında bekliyordu Leehan. Sıkıntıdan telefonundan mario kart oynuyordu. İkisi odadan çıkınca telefonu bırakıp Ts'e baktı. Oreo çocuk kapıyı işaret edip dudağını ısırdı.
"Woonhak, eğer bir şey olursa beni ara... Ya da... Her neyse evet beni ara."
Ts cebinden çıkardığı kartı Woonhak'ın avucuna sıkıştırıp Leehan'ın kolundan çekiştirdi. Gülümseyerek evden çıktıklarında iç çekti. Yağmur yağıyordu ve hava hafiften soğuktu. Ts da yağmuru hiç sevmezdi, bir kedi gibi.
Leehan yanındakine bakıp güldü.
"Üşüdün mü?
"Hee aynen."
"Neyse kıskan. Ben kdrama erkeği değilim ceketimi falan vermem."
İkisi de tekrar birbirine göz devirdi. Ts trip atarmış gibi kollarını birbirine birleştirip uzaklara baktı. Yol boyunca hiç konuşmadılar bile. Yağmurun hızı arttıkça Leehan iç çekti ve ceketini çıkardı.
"Kıyamadım, al."
"Leehan, romantikliğin sırası değil."
Gözlerini kısarak güldü ve ceketi alıp tekrar onun omzuna örttü. Leehan birkaç dakika düşünüp kendi kendine güldü.
"Ruhlar üşüyor mu?"
"Oopss, yakalandım."
Ts gülümseyerek ona baktığında sokaktan araba öyle bir geçmişti ki Oreo saçlı ıslanmış kediye dönmüştü.
"Sikerim böyle işi bu ne amına koyayım."
"Sende çok gerginsin ya."
Ts dudaklarını büzüp biraz yavaşladı ve göz devirdi.
"Gitmeden önce...sıcak çikolata içelim mi?"
Leehan düşünmeden heyecanla kafa salladı. Etrafına bakınırken Ts'in elinden hızla tutup karşıdaki kafeye koştu onunla, hiç beklemeden.
"Dünden mi hazırdın oğlum?"
Uzun saçlı çocuk geçiştirip kafa salladı ve umursamadan kafeye girip birkaç saniye bile geçmeden 2 sıcak çikolata söylemişti. Hemen sonra bir masaya geçip Ts'i itikledi zorla.
"Ee naber?"
Garip sessizlikten sonra önünde oturup telefonla ilgilenen ruha baktı.
Umursamıyormuş gibi görünüyordu, yan yan bakıp iç çekerek telefonunu masaya bıraktı.
"Fazla takılamam hemen gidelim. Daha dosyaları düzenlemem gerek. Demişken... Geri dönmem lazım."
"Nereye?"
"Ruhum ya ben, farklı evrene aitim hani."
Elini çenesine koyup kolunu masaya koydu ve dikkatlice dinledi, dersi bu kadar dikkatli dinlemiyordu.
"Niye öyle bakıyorsun ya?"
Cevap vermedi. Bir süre ikisi de çok sessiz kalmıştı. Ts büyük pencereden dışarı bakarken Leehan gelen siparişleri fark edince dik dik önündeki çocuğa baktı.
"Nasıl döneceksin geriye?"
Bakışlarını soruyu soran kişiye çevirdi ve sıcak çikolatasını alıp bir yudum almadan önce iç çekti.
"Bildiğin döneceğim."
"Ben de gelebilir miyim?"
"İnsansın sen."
Tekrar yüzüğü kırmızı yandığında derince bir nefes aldı.
"Rahat vermiyorlar, ah cidden bıktım artık. 308 yıldır ne bu uğraştığım."
"İstifa et."
Yüzüğüne bakarken iç çekip son kez uzun saçlı çocuğa bakıp gözlerini kapattı. "Görüşürüz, özür dilerim hemen gittiğim için." dedikten sonra puf kaybolmuştu.
.................
Taesan ::
Tekrar Bcity'e döndüğünde etrafına baktı. İçinde kötü bir his vardı ve gitmiyordu bu his. Geri dönmek istememişti ilk kez. Nedenini biliyordu ama doğru olduğuna inanmak istemiyordu.
Ofisine döndüğünde sandalyesine çekilip laptop'u açtı. Yüzükteki bilgileri aktarmayı beklerken onu düşünüyordu. Bir an önce geri dönüp orada kalkmak. İnsan olmak. Ts böyle düşünürken çoktan neredeyse 1 saat geçmişti, bu evren böyleydi.
Derin düşüncelerini susturmaya çalışırken kapının açılmasıyla birlikte irkilip oraya doğru baktı. İçeriye giren kişi Eşlik Takımı Başkanı Sungho.
Ne kadar ciddi görünse de ikisi çok yakın oldukları için birbirilerine karşı samimiler.
"Bitirdin mi? Acele etme, sonra müdür kızıyor bana."
"Ama Sungho... Bu seferlik?" dudaklarını büzerek hiç utanmamış gibi aegyo yaptı.
Sungho derin bir iç çekip düşündü. "Peki, tamam tamam. Ama bu aralar sana ne oldu? İnsan dünyasına gitmemek için tutturuyordun en son?"
"Hiç, eğlenceli gelmeye başladı."
Bilgiler aktarıldığı an oturduğu yerden kalkıp laptop'u kapattı. Heyrcanla kapıya doğru yönelirken gülümsedi. "Geç gelebilirim hyung!!"
Göz kırpmasından sonra kapıdan içeriye girip geri dünyaya ışınlanmıştı.
Tek sorunu Leehan'ı nasıl bulacaktı.
Hiçbir fikri yoktu ama yağmur yağarken kendi kendine yürümeye başladı. Saat gecenin geç bir vakti, 1'e yakındı.
Gözlerini kapattı ve yağan yağmur damlası yanağına düştüğü an düşündüğü yere ışınlandı.
"Geri geldim."
Etrafına baktı ve yerde onu berbat hâlde görünce gözlerini kocaman açıp yere eğildi.
"Leehan, Leehan?" hafifçe onu dürttü. Cevap gelmeyince daha sertçe omzuna vuruyordu. Sesini yükseltti ama tekrar cevap almadı.
Düşünmüştü; zamanı geri almayı. Ama kuralları hatırlayınca kendini durdurmaya çalıştı.
Saçlarını yüzünün önünden çekip yüzüne baktı.
"Taesan..." mırıldandığını duyunca donup kalmıştı. İsmini söylediğinde tüyleri diken diken olmuş, titremişti.
⋆ ˚。⋆