busrademir42 ithafen.
Teyzemlere geleli daha bir kaç saat olmuştu. Yorgun olduğumu söyleyip, benim için hazırlanan odaya gitmiştim. Yatağımın üstünde yüsüstü bir sekilde yatarken aynı zamanda dq bugünü düşünüyordum.
"Aksiyon arıyorum." demişti. Ne bekliyordum ki? Tamam, bana aşık olmasını beklemiyordum. Böyle bir şeyi istemezdim de zaten. Ama her yerde karşıma çıkmasının da böyle basit bir sebebi olmamalıydı.
Peki ya o gece! O gece de olanları görmüş müydü? Bağırışlarımı duymuş muydu? Duysa... Yardım ederdi degil mi? Yani etmeliydi!
Gözlerimi kapattığım için önümü göremiyordum fakat iki çift elin beni sarstığının farkındaydım. Gözlerimi açmak...Zordu! Tarifine imkan yoktu.
"İyi misin?" diye soluyan kuzenime baktım en sonunda. Gözlerimi açabilmiştim. Her şeye rağmen...
Onun bile korktuğu belliydi. Gerilen yüz hatları bariz bir şekilde belli ediyordu bunu. Sorusuna sesli cevap vermeyi istedim ama yapamadım. Olmadı! Kendimde o cesarete bulamadım. Zordu! Tarifine imkan yoktu.Başımı sallamakla yetindim.
"Neden ağlıyorsun?"
Ağladığımı o anda fark etmiştim. Ellerim söylediği şeye inanmamışçasına gözlerime gitti. Islanan parmak uçlarım ağladığım ispatıydı.
Cevap vermediğim halde üstelemememiş, bana sıkı sıkı sarılmıştı. Zor da olsa karsılık vermeyi başarmıştım. Az önce farketmediğim ağlamam yerini hıçkırıklara bırakmıştı. Virgülden sonra da olsa Acı büyük harfle başlıyordu işte. Büyüktü!
"Geçecek! Beraber atlatacağız, ağlama."Sesinden onun da ağladığı belliydi.
İnanmak ister gibi basımı omzundan kaldırıp yüzüne baktım.
"Gececek mi cidden?" Sesim bir çocuğunkinden farksızdı. Çaresiz bir çocuk..."Geçecek! İnan bana, geçecek. Geçecek!..." sesi sona doğru fısıltı halini almıştı.
Başım tekrar omzuna yasladım. Saçlarının temiz kokusu burnuma dolmuştu. Saçlarım... Benim saçlarım da temiz kokuyor muydu?
**********
Gözlerimi açtığımda güneş, ruh halime zıt olarak bize gülümsüyordu. Yatağım çift kişilik olduğu için dün kuzenim ile birlikte uyumuştuk. Sürekli yanımda olduğunu söylemesi, kendimi güvende hissetmemi sağlamıştı.
Saatin kaç olduğuna bakmak için telefonuma baktığımda bilmediğim numaradan 5 adet mesaj vardı. Mesajları tek tek okuduğumda ilk mesajda "Günaydın." yazarken son mesajda ise " Cevap vermediğin sürece mesaj atmaya devam edeceğim."
Telefon elimde titrediğinde kim olduğunu bilmediğim şu hatsizden tekrar mesaj geldi. Ciddili hatsiz!
"Ne bu inat?"
Hayır, sendeki ne bu azim? İnsanlardaki bu azmi hicbir zaman anlayamamışımdır zaten.
Gözlerimi telefondan ayırdığımda Kumsal -kuzenim- 'ın şaşkın şaşkın baktığını gördüm. Yüzüm nasıl bir şekil aldıysa artık.
Telefonu elimden bırakıp Kumsal'a günaydın dediğim sırada o yataktan kalkmıştı bile. Dün hiç yaşanmamış gibi gülümsedi bana. Gerçek bir gülümseme.
"Gündaydın." Karşılığında ben de ona gülümsedim. Gerçek bir gülümseme. Uzun süre sonra ilk defa...
"Üzerini değiştir, kahvaltımızı yapalım." diye devam etti sözlerine.
Olumlu şekilde başımı sallayıp ağır hareketlerle yataktan kalktım. Üzerime geçirdiğim düz beyaz t-shit ve dar toz pembesi pantolonun ile hazırdım. Aynaya bakma gereksinimi duymadan saçlarımı topladım ve aşağı, mutfağa indim.
Teyzem kahvaltıyı çoktan hazırlamıştı. Kapının orada beni gördüğünde bana bakarak "Gel kuzum, otur." dedi. Yüzdeki gülümseme gerçekti. Samimiyeti sorgulanamazdı. Ben de denedim. Karşılığını vermeyi denedim.
Kahvaltımızı sessizlik içinde gerçekleştiriyorduk. Sessizlik güzeldi.
Her ne kadar iştahım olmasa da göbeğim hala duruyordu. Yemek yiyemememe rağmen zayıflamamıştım.
Teyzemin dakikada bir yemem için gözlerini bana dikmesi artık brni güldürmüyordu. Eskiden olsa Kumsal ile buna cok gülerdik. Ama...
Kahvaltımız bittiğinde mutfağı teyzem toplayacağını bizim de gezmemizi söylemişti.
Kumsal'a baktığımda bana gülümseyerek bakıyordu fakat ben tek başıma olmak istiyordum. Kabul ederdi degil mi? Etmeliydi...
********
Kumsal'a laf anlatana kadar canım çıkmıştı resmen. Telefonum dakika gözümün önünde olacakmış, eğer aradığımda duymazsam polisi arayacakmış.
İşte! Sonunda deniz! Her zamanki gibi deniz kenarında tek başıma oturup düşünecektim. Başka ne yapabilirdim ki? Cevap yoktu. Sessizlik...
Sonu gözükmeyen denizden ayıramıyordum gözlerimi. Bu sonsuzluğun arasında yok olmak istedim. Bu sonsuzluğum içinde yok olmak...
Yanımdakı yapramlardan cıkan sesler yanıma birinin oturduğunu anlamama yardımcı olmuştu. Bakmama gerek yoktu çünkü ilgilenmiyorum. Karşımda böyle bir sonsuzluk varken gözüm yanımdaki kişiye gitmiyordu.
"Çok güzel değil mi?"
Bu ses! Bu ses onundu. Yok artık! Burada da mı?"Beni takip etmekten ne zaman vaz geçeceksin. Ben artık sıkıldım. Tesadüf olamaz değil mi bunlar?"
Pişkin pişkin sırıtarak "Hayır." dedi.
Hayırmış! Yeter lan. Ne bu böyle.
"Bırak lan peşimi.!"
Yanıma daha fazla yaklaşabilirmiş gibi biraz daha geldi. Bu kendimi geri çekmeme sebep olmuştu. Yakınlık iyi değildi. Değildi...
"Bak güzelim, tecavüz kaçınılmazsa zevk almaya bakacaksın."
Duyduğum sey midemin bulanmasına, o anı tekrar yaşamama, karsımdakı kişiye saf nefret duymama neden oldu. Ne demişti o? Ne demişti?
Evet! Uzun süreden sonra beraberiz. Yazamdım. Bahaneler çok fakat bunları sıralayıp sizi oyalamaya niyetim yok.
Bölüm kısa! Bunun da farkındayım fakat herkese gülerken başıma geldi ve yazdığım bölüm silindi. Üzgünüm. Bir sonraki bölüm daha erken gelecek.
Başıma talihsiz bir olay geldi. Gerçi insanlar bundan korkabileceğimi düsündüler. Yanıldılar cünkü ben sadece gülüyordum.
Yanımda olan herkese tesekkürler. Sizleri seviyorum. Bir sonra ki bölümde görüşmek üzere.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KİRLENDİM (DÜZENLENİYOR)
JugendliteraturEvlenme teklifi aldığı akşam tecavüze uğrayan bir kızın hihayesi bu. Peki o akşam sadece bedenini mi kaybetti? Peki ya hayalleri? Duyguları? Sevdiği adam? Bunlara rağmen kimseyi kendi pisliğinde kirletmemeye çalışan bir kız ve onun pisliğinde kirlen...