Herkese merhaba yeni kurgum ile sizinle beraberim. İlk kez yazmaya başladım. Umarım beğenirsiniz. Bu bölüm ilk bölüm değil sadece hikayeyi anlamanız için size ufak bir tanıtım. İlk bölüm çok yakında sizlerle beraber olacak. Beklemede kalın canlarımm.Kitabı yazmaya başladığım tarih:31.03.2024
Okumaya başladığınız tarih?
İlk görüşte bir insan bir insana aşık olabilir mi? Aşık olmak için birini ilk önce tanımamız gerekmez mi? Aniden gelişen bu olay bizi bir felakete de götürebilir ya da bizi hayatta tutar.
İlerleyen bölümden bir alıntı...
Deponun kapısı tekrar açıldığında içeri giren adamın sesini duymamla ikinci şokumu yaşadım. " Çocuklar misafirimiz uyanmış ve bana haber vermediniz mi?" Karşıma geldiğinde gördüğüm sima karşısında gözlerim açıldı. Yüzünde alaylı bir gülüş belirdi.
Mehmet Soyer.
Kutay'ın babasının burada ne işi vardı? Beni kurtarmaya mı gelmişti? Sanmıyorum çünkü öyle olsaydı beş dakika boyunca bana bakmak yerine elimi çözerdi.
Beni kaçıran kişi Mehmet bey miydi? Ama neden beni kaçırmaya kalksın ki? Oğlunun nişanlısı ile ne alıp veremediği vardı?
"Ben neden buradayım?" diye sordum uzun süren bir sessizlikten sonra. Beş dakika boyunca yüzündeki alay silinmemiş, beni incelemişti. Böyle bakmasından nefret ettim.
Öne doğru bir adım attı, durdu. "Sen neden buradasın," diye beni tekrarladı. Yüzündeki gülümseme silindi yerini nefret aldı. "Sen Neden buradasın biliyor musun?" alaylı bir şekilde güldü. "Gerçi bilemezsin sen," diye konuşmaya devam etti. "Annen sen daha küçükken öldürülmüştü değil mi?" Öldürüldü mü?
Bu adam ne diyor? Benim annem intihar etmemiş miydi? Benim annemi mi öldürmüşlerdi? Bunca zamandır bana annemin intihar ettiğini ya da bırakıp gittiğini söylemişlerdi. Kimse onu nerede olduğunu bilmediğinden ölüsünü veya kendisini bulamıyorlardı.
"Sen," konuşamadım. Dudaklarımı birbirine bastırdım. Gözlerim doldu, ağlamamak için dişlerimi sıktım. "Sen ne demek istiyorsun?" Yutkunmaya çalıştım fakat boğazım acıtıyordu. kelimeler sanki bir bıçaktı ne zaman konuşsam tek bir kelime etsem canımı yakacaklardı. "Öl... Öldürülmüştü de ne demek?" Yakıyordu.
Mehmet Soyer'in kaşları çatılmıştı. "Annenin öldürüldüğünü bilmiyor muydun?"
"Hay...Hayır." Konuşmakta zorlanıyordum. Kim, neden annemi öldürsün. Aklım almıyordu. Başımı eğip gözlerimi kapattım. Ağlamamak için gözlerimi sıkıca yumdum. Gözümden akan yaşa ne yapsam engel olamadım. Başımı sağa sola salladım. "Hayır, Yalan," diye fısıldadım. "Yalan söylüyorsun." Benim annem intihar etti. "Annem öldürülmedi." diyerek başımı kaldırıp ona baktım. "Sen bana yalan söylüyorsun." diye bağırdım. "Annemi, " deyip sustum devamını getirmeye dilim varmıyordu. "Annemi öldürselerdi bilirdim."
"Bilememişsin demek ki!" diye bağırdı Mehmet Soyer.
Gözlerimden yaşlar akarken kafamı salladım. Yalan söylüyordu. Yalan söylemesi gerekiyordu. En azından benim bunu duymaya ihtiyacım vardı. Yalan söylemesini gerçeği söylemesinden daha çok istiyordum.
İnsanlar gerçekleri duymak isterlerdi fakat ben gerçeklerden kaçıyordum. Gerçekleri duymaya gücüm yoktu. Konu annemse benim hiçbir şeye gücüm yoktu.
"Sen annemi nereden tanıyorsun ki?" diye hiddetle sordum. Annem hakkında konuşuyorsa onu tanıyordur. "Benim bilmediğimi sen nereden biliyorsun?"
"Öğrenmek isteyeceğini sanmıyorum." Haklıydı fakat ne kadar öğrenmek istemesem de öğrenmek istiyordum. "Kendini her şeye hazır hissettiğinde anlatırım." O gün gelir miydi Acaba?
"Annemin öldürüldüğünü nereden biliyorsun peki?" diye sordum sakin bir sesle.
Kanımı donduran o cümleyi söyledi. "Gördüm." dedi üzgün bir sesle. Üzgün müydü?
Nefes alamıyordum. Göğsüm daralıyordu. Gördüm. Annemi öldürmüşlerdi ve o izleyip hiçbir şey yapmamış mıydı? Vicdanı buna nasıl el vermişti. Öldüren kişiyi biliyordu, görmüştü. Katili ihbar etmemiş miydi. Annemin katiline ortak mı olmuştu.
Yalan söylemesini istedim. Bütün bunların bir rüya olmasını istedim. Uyandığımda geçecek, canını daha fazla acıtamayacaktı. Fakat ne rüyadaydım ne de Mehmet Soyer yalan söylüyordu.
"Annenin intihar ettiğine nasıl inandın?" Beni mi suçluyordu?
"Ne?"
"Annenin kendini öldürebileceğini nasıl düşündün?" dedi. Böyle düşündüğüm için beni suçluyor gibiydi. Daha fazla sinirlerime hakim olamadım.
"Sen ne anlatıyorsun ya bana!" diye bağırdım. Ona doğru adım atmak istedim ama bağlıydım. Ellerimi zorladığım için canım acıdı fakat önemsemedim. " Geçmiş karşıma yalan olduğunu düşündüğün şeye inandığım için beni mi suçluyorsun." Histerik bir gülüşle güldüm. İnsan ağlarken de gülebilirdi değil mi? "Burada bir suçlu varsa o da sensin." dedim kendisini gösterirken. " Annemin öldürüldüğünü gördüm deyip ona yardım etmediysen katil olmasan da katilsindir."
"Ben..." deyip yutkundu. "Katil falan değilim." Mafya babasına bak sen, Katil olmak umurunda bile değilken neden şimdi umurunda?
"Katilsin!" diyerek üzerine gittim. "Katilsin sen!" Gerçekte katil olmasa da benim için annemin katilini görüp müdahale etmemişse o kişi katildir. "KATİL!"
Mehmet Soyer bu yüzden annemin katiliydi.
"SEN ANNEMİN KATİLİSİN!" diye bağırdığımda, "Yeter!" diye bağırıp üzerime gelip sol yanağıma tokat atmıştı. Başım sağ tarafa düşünce saçım yüzüme gelmişti. "Kes sesini artık. Yoksa ben keseceğim."
***
Karakterlerin ve kendi hesabımın instagram hesabını buraya bırakıyorum.Takip ederseniz sevinirim canlarım.Yeni bölümde görüşmek üzere umarım tanıtımı sevmişsinizdir. Yorumlarınızı ve oylarınızı bekliyorum hoşçakalın🤍
Ig:@lavin_akel
Ig: @Endeliita3Not:Wp kanal linkim kendi hesabımda.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
AŞKA YENİLGİ
Roman pour AdolescentsKİTABIN DÜZENLENMEMİŞ HALİDİR. (Düzenlenme Aşamasında... "Nişanlı olacağız ama normal nişanlılar gibi değil. Her şey sahte, nişanlılık sahte, sevgi sahte, yüzükler sahte..." Kutay'ın yüzüne doğru eğilip gözlerinin içine baktım. "Aşk...sahte." Kutay'...