Yavuz ve Manesa bize o günden beri sataşmıyordu.
LGS'ye ise sadece iki haftamız kalmıştı.
Altı arkadaş, tüm zamanımızı ders çalışarak geçiriyorduk.
Okulumuzun kütüphanesinde her teneffüs test çözüyor, teneffüsten önceki dersin tekrarlarını yapıyorduk. Zaman böyle akıp geçiyordu.O kadar heyecanlıydık ki anlatamam.
İçimizde hem bir korku hem de bir heyecan vardı. Hayalimizdeki lise buraların en iyi lisesiydi ve tabii ki herkes oraya gitmek istiyordu.
Bu sebeple ne kadar fazla açığımızı kapatırsak sınavda o kadar kişiyi geçerdik.
Bu da bizi o liseye bir adım daha yaklaştırırdı.Eğer bir hedefiniz yoksa o zaman puanlar sizin için geçersizdi. Eğer bir hayaliniz yoksa o zaman hedefiniz sizin için geçersizdi.
Hayal ve hedef arasındaki fark şuydu: Hayal ulaşmak istediğiniz şey, hedef ise ona ulaşmanızı sağlayacak şartlardı.
Yani hayalleriniz yoksa hedefleriniz, hedefleriniz yoksa geleceğiniz yoktu.
Bugün altı arkadaş birlikte ders çalışacaktık. Haftada iki gün birlikte ders çalışır ve test çözerdik.
Bende onları bize çağırdım, zaten evde benden başka kimse olmuyordu.
Eve geleli bir saat olmamıştı ki kapı çaldı.
Gelen tabii ki bizimkilerdi ama bir sürpriz misafir de gelmişti yanlarında.Derya...
Mecbur onu da içeri aldım, biz altı arkadaş ders çalışırken Derya film izler gibi bizi izliyordu.
Sanki iki yıl sonra LGS'ye girmeyecek.
Bizi rahatsız etmesin diye eski tabletimi Derya'ya vererek odama yolladım.
Hepimiz zayıf olan derslerimize çalışıyor, arada birbirimize soru soruyorduk.
Şevval, Yare ve Gürkan dizüstü bilgisayarlarını getirmişti.
Ben, Nur ve Hilal ise tabletten çalışıyorduk.
Hepimiz kulaklıklarımızı takmış, birbirini tanımayan insanlar gibi duruyorduk.
Hepimizin önünde defterler, kalemler ve kitaplar vardı. Ah birde denemeler.
Sabah 10.34'den beri çalışıyorduk.
Arada bir kaç dakikalık molalar veriyorduk. Yazıyor, not alıyor ve anlamaya çalışıyorduk.Sonra neler anladığımızı öğrenmek için denemelerimizi çözüyorduk.
Hafta içi günlerimiz aynen şöyleydi: Okula gidiyor ve okulun kütüphanesine geçiyoruz, tekrarlar, ev, dinlenme, tekrarlar, testler ve günü böyle kapatıyorduk.
Hafta sonları ise: Kitap okumak, ders çalışmak, konu tekrarları, denemeler.
Molalarda ben genelde yemek yiyordum.Bazen kahvaltı bile yapmayı unutuyordum.
Günler böyle akıp gidiyordu işte.✓✓✓
Kendimizi çalışmaya o kadar çok kaptırmışız ki Gürkan'ın telefonu çalınca hepimiz yerimizden sıçradık.
Arayan annesiydi ve tabii ki eve gitme zamanları geldiği için aramıştı.Şevval ve Gürkan gittikten sadece bir saat sonra Nur'un da telefonu çaldı.
Arayan Yare'nin annesiydi.Yare'nin şarjı bitmişti bu sebeple telefon, televizyon altlığınında şarj oluyordu.
Telefonunun varlığını unutan Yare telefonunu almaya giderken Nur da eşyalarını toparlıyordu.
Nur ve Yare de gitmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bende Sizden Biriyim (Kronik 1)
Short StoryKronik rahatsızlıkların zor olduğunu düşünüyorsanız yanılıyorsunuz. Zor olan onunla yaşamak değil, onu kabullenmekti. Kronik rahatsızlık neydi? Dışlanılacak bir durum mu? Zorbalanmak için bir yol mu? Dışlanmak için bir bahane mi? Ötekileştirilmek i...