let it happen, tame impala
"eski bir şey geçir üstüne, güzelim tişörtlerinden birini mahvetmeyelim" "gel, banyoya koymuştum boyaları" dedi kafasını sallayıp siyah sırt çantasını salonun bir köşesine fırlatırken, aynı zamanda koridordan odaya gidene kadar parça parça soyunmuştu, önce gri kapişonlu hırkasından ardından kısa kollu tişörtünden kurtulmuştu. çıplak üst bedeni ise ben burdayım dercesine bağırıyordu. esmer yapılı omuzlarının ardından kürek kemikleri üzerindeki sağlam kaslar ince beline zıttı, ince beli ise aynı şekilde karnındaki sıralı kaslara zıttı; fiziklerimiz çok farklıydı, o benim kadar yapılı olmamakla birlikte daha atikti ancak emin olun görmezden gelemeyeceğiniz derecede ağız sulandırıcı bir fiziğe sahipti.
"ağzın sulandı bakıyorum?" kendisi koridorun sonundaki odasına girmeden önce alaylı bir bakış ile gözlerini gözlerime kitledi, bense bir oda ötedeki banyonun önündeydim ve göz temasını elimden geldiğince bozmayarak sırıttım. "kesinlikle, altımda bir tura ne dersin güzelim?" bu sefer sessizliği o bozarak derin bir kahkaha attı "hâyal gücüne ve kısa çüküne kalır derim" o kapıdan içeri girip göz temasını bozduğunda ben de hafifçe gülüp banyoya girdim. "göreceğiz"
bugün fazlaca gergindim, mimiklerim suratımda tekdüze bir şekilde sabitlenmiş gibiydi ve onun ötesinde yüzümün her bir köşesindeki sinirlerin kitlendiğini hissedebiliyordum, yüz ifadelerimin saatlerdir yandan yemiş gibi durduğuna emindim. güzel başlayan bir sabahın ardından - taehyungla kahvaltı yapmaya gitmiştik - dövülmek için kapımı çalan itler yüzünden arızalı trafo gibi bir gün geçirmiştim ve kesinlikle her an patlayabileceğime inanıyordum, bunu yapmak için şuan içinde bulunduğum evden ve adamdan uzaklaşmak için bekliyordum zira patlamak değil, sinirimi bile göstermek istediğim son kişiydi; eğer ne zamandır senin için böyle bir konuma sahip diye sorarsanız da fazla değil, birkaç haftadır böyleydi.
banyo dolabından bulduğum açıcıyı bir yerde gelişigüzel karıştırırken kutu içindeki dirseklerime kadar gelen şeffaf eldivenleri de ellerime geçirdim "nerede kaldın?" ben arka cebimdeki telefonu dolaplardan birinin üzerine bırakırken taehyung üzerine geçirdiği mavi tişörtle içeri girdi, üzerinde birçok boya lekesi olan tişört bu işleme gayet alışık olduğunu söylerken kaşlarımı çattım.
"daha önce kim boyuyordu saçlarını?" "kendim" dedi klozetin kapağını kapatıp bacaklarını açarak üzerine otururken. "şimdi neden bana boyatıyorsun?" saçlarını iki yana ayırdım, bir tarafını yana yatırırken açıcıya bulanmış fırçayı saçlarına sürdüm. "senin yapmanı istiyorum" ikimizin de sesi hesap soruyormuş gibi değil de sohbet ediyormuş gibi çıkıyordu, normali de buydu ancak biz ilk kez bir şeyin normalini yapıyorduk ve bu kesinlikle ilginçti.
tarihi not alın, 010524
"dövmelerini ne zaman yaptırdın?" ben saçının bir kısmını kısmen bitirmişken o kafasını hafifçe kaldırarak parmaklarını dövmeli kolumun üzerinde gezdirdi. "17 yaşında yaptırmaya başladım, en yenisini geçen sene yaptırdım" "hangisi?" "yukarıdaki renkli kaplan çiçeği, doğum ayıma ithafen" "kolundan yukarı gidiyorlar mı?" "sayılır" dedim onun açtığı bacakların arasına girerken. "kafanı aşağıya eğ, arkayı yapmam lazım. sakın bana değirmeye kalkma o sarı kafanı yoksa gebermiş bil kendini" "sikine kafamı gömmeye hevesli değilim" dedi gülen bir sesle "öyle olsan iyi olur"
"diğer dövmelerin ne anlama geliyor?" birkaç dakikalık sessizliğin ardından mırıldanır gibi konuştu, bense aynı tonda cevap verdim ona, taehyung'un etkisi bende öyle büyüktü ki ses tonu bile değişse farketmeme gibi bir imkanım yoktu, farketsem de ona ayak uydurmaktan kendimi geri alamıyordum. "biri abim için, biri annemin doğum tarihi, diğerleri çok farklı şeylerle alakalı. uzun hikayeleri var yani, belki bir gün anlatırım" "yakışıyorlar" "biliyorum." "egoist piç" onun ağzının içinde mırıltılarına hafifçe gülümsedim, sonunda boyayı tamamen sürüp eldivenleri bir kenara attım ve geçen dakikaların ardından - beklerken yemek siparişi vermiştik - platin sarı taehyung karşımızdaydı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ozone
Fanfictionyaşamak için bir nedene ihtiyacım var ve belki sen, bana gösterebilirsin. taekook | enemies to lovers?