Tiara nerdeydi gerçekten?
Kim bilir şimdi hangi kriterlerinin peşind- bir dakika spor mu? Doğru ya.
Tiara kendini seven hatta belkide yalnızca kendini seven bir kızdı. (Belkide?)
Kendiyle ilgilenmeyi sever, ağına çekeceği avlarına kısa süreliğine de olsa hoş görünmeyi tercih ederdi. Son anlarını mutlulukla(!) geçirebilsinler diye. Kendini bu kadar beğenişi zehirden başka bir şey değildi onun için.
Ne zaman anlardı ki?Elizabeth'in sözlerinden kurtulmanın tek yolu kaçmaktır. Gerçek bir kaçış. Barbara gibi kelimeleri silahı olamazdı, onun için silah silahtı. O günde kurbanının gürültüsünü aklından temizleyebilmek için kendini spora adamıştı.
Spor salonu kalabalık değildi ama Tiara'nın istediği de buydu. İnsanlardan olabildiğince uzak ama bir o kadar da enselerinde olmayı seviyordu.
Spor salonuna girdikten sonra çantasını giyinme odasındaki dolaba bırakıp havlusunu alarak salona giriş yaptı.Koşu bandına ilerleyip etraftaki kısa bakışlarla süzdükten sonra bugünlük daha fazla nefes alamayan insanlarla uğraşmak istemediğinden kendine odaklanmayı tercih etti.
Koşu bandının hızını başlangıçta yavaşken sonrasın-da tempolu şekilde programına devam edip bir yan-dan da spor salonunun dışarıyı tamamiyle gösteren boydan camlarından havanın kasvetli huzur verici güzelliğini izliyordu.
Derken camda izlediği gri bulutlara yansıyan başka bir silüetle bakışlarını derinleştirdi Tiara. Gözü yormayan bir fizik, kendinden emin yürüyüş ve o kaslar... Neden alıcı gözüyle incelediğini artık biliyoruzdur herhalde. Tiara'nın karşısından sadece spor salonuna bakarak, sadece spor salonu, geçtiğinde Tiara kaşlarını çatar. "Görünmez miyim yoksa zor musun?..." diye içinden geçirip başını çevirmeden sesleri dinleyerek içeriyi kontrol eder. Çaprazındaki koşu bandına geçen bir oğlan... Yüzü hiç tanıdık değildi. Gerçi bu kadar süzdükleri de ka-sabada fazla kalamıyordu. Tiara'nın ilgisini çeke-bilmek büyük şansızlık olsa gerek.
Kimdin sen çocuk?
Bunu sadece biz merak etmiş olamayız ki binbir se-naryolarla kendini hazırlayan bir katilimiz olma-malı.
"Hikayenin bu kısmı Barbara'ya ait değil miydi?" diye bir anlık içinden geçirdi. "Boşa mı gitsin? En azından akılda kalıcı olalım. Sonra senin Barbara.." deyip asıl senaryoya kuruldu.Tiara bu kez seçici davranacaktı, hemen ağzına düşecek bir "arkadaş" istemiyordu. Bu yüzden minik planını devreye sokmak için koşu bandını durdurup yansımasını gördüğü gence yakın olmak adına ağırlıkların yanına gitti. Kaldırmakta zorlanmayacağı ama öyle görüneceği kiloda ağırlıklar seçip sırtüstü uzandı. Garip durmaması için birkaç kere kaldırıp indirdi. Oğlanımız bir süre onun neden bu kadar kendini zorladığını anlayamaz şekilde incelerken, Tiara normalde kaldırdığı halterleri kaldıramaz(!) olmuştu. Genç, zorlandığını görünce koşu hızını düşürmeye başladı. Sıra asıl denemeye gelince Tiara, kollarını titreterek halterin demirini boğazına yaklaştırmaya başladı. Sanki gücü yetmiyormuş, kolları kendini bu ağırlığa teslim ediyormuşçasına pes ederken genç, halteri bir çocuğun oyuncağını kaldırır gibi güçlü ve hızlı bir hamleyle tutup Tiara'nın üzerinden alıp yerine yerleştirdi. Tiara bu etkileşimden memnundu. "İşte şimdi başlıyoruz." diye içinden geçirdi.
Evet, Tiara şimdi başlıyoruz.
Genç, Tiara'nın kalkmasına yardım ederek,
-"İstersen ağırlığını değiştirelim, bu seni fazla zorladı gibi?"
-"ah gerek yok... Bugün daha yapacağımı sanmıyorum. Isınmadan yaparım sanmıştım. Teşekkür ederim.. Sen olmasan durum daha ciddi bir hal alabilirdi."
Tiara yüzünde hafif ürkmüş ifadeyle kollarına masaj yaparak, masum meraklı gözlerle, genci süzerek "Kahramanımın ismini öğrenebilir miyim?" sonunda hafifçe gülerek sordu. Genç,
-"Ben Ian-"
-"Tiara! Bende Tiara...Çok sık spor yapıyormuş gibisin." Sporcu atletini kaldırıp karnına bakar "Benimkiler onca çabaya hala uykuda da." Gencin söylediklerini dinlerken içinden "Ah Barbara, roller değişmiş olamaz değil mi?"
-"Tabi, spor ve beslenme programını uygun hareket edersen neden uyanmasın." Hafif gülüşüyle gözlerini masaj yaptığı koluna getirir.
-"İstersen bugünlük spor burda bitsin. Kolun daha da kötü olmasın."
-"Haklısın.. Zaten kaçmaya yer arıyordum..."
-"Bunu sesli söyledin..."
-"Ha..." diye kalıp tam olarak neyden bahsettiğini anlamıştı. -"Evet...tabi uyur benimkiler." Deyip gülüşüyle tepkisini verir. Kaç kez Barbara'nın burda olmasını dilemişti biz fark etmeden?
-"O zaman ben artık kalkıyım. Tanıştığıma çok memnun oldum." Ian kaşlarını emin misin der gibi çatınca "Gerçekten! Kurtardın sonuçta. Tekrar görüşmek üzere..." deyip tek bi bakışla gülümseyerek ayağa kalkıp giyinme odasının yolunu tutar. Arkadan Ian'ın "Görüşürüz" deyişini kulak ardı etmeden sessizce
"Görüşeceğiz tabi..."Ian
Tiara
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SOLUCAN
Romance"Bu kaçıncı karakter uyduruk? Kaçıncı hayat kararttığımız?" Sevgi bu muydu? Diğerlerini aşktan kör ederken onu hırstan mı kör etmişti? Karakterine mi kör olmuştu yoksa senelerdir görmek istemediğine mi? Senelerinin sökercesine gitmesi gerekiyorken...