Dök içini satırlara kalanlar benim olsun..
Kandırıldığını bilen biri buna ses çıkarmıyorsa, kandıran kişi sonunu rahatça hazırlasın diyedir. Kendi sonunu hazırlaman içindi bunca suskunluğum. Daha ilk yalanında anlamıştım ama.. Ama aşkta söylenen yalanlara akıl inanmasada kalp aldanmak istiyor daima. Sonra bir itiraf bekliyor insan, bir özür içten içe. Bir elinde küsmeler saklıyor sevdiğine.. Öbür elinde barış. Belki birazda gözyaşı, sitem, bağırış, çağırş.. Ama affetmeye hep hazır, hep hazır..Senden beklediğim dürüstlüğü bana hiç göstermedin. Hatta kendi gözümdeki değerimi daha fazla düşürdün. Nasıl mı.?
Karşındaki sana kanıyormuş gibi yaptıkca süslü yalanlarına daha özensiz olanlarını ekledin. İnsan, kandırdığı insanın değerini, söylediği yalanların ucuzluğuyla bile düşürebiliyormuş, anladım. Keşke beni bu kadar basite almasaydın.Hayat bu. Ama ucuz yalanların bedeli pahalıya mâl olurmuş Sevgilim. Seni adam sanmakla ben en çok aşka ayıp etmişim. Söylediğin yalanlar belki benim belimi büker ama bilki en çok ama en çok seni lekeler. Sonunda kirletilmiş bir ilişkiyi bir tek ayrılık temizler..
Aşık olmaya karar verilmez. Hatta aşk;kararını yolda vereceğin bir kararsızlık adımıdır. Aşkı, yaşanmış duygular başlatsada asıl yürüten yaşanmasını umduğumuz içinde mutluluk besleyen duygulardır. Aşk, bilinen duygulardan yola çıkarak, bilinmeyen duygulara kavuşma isteğidir. Çünkü her insan karşısındaki kişi için bildiğinden daha güzel şeyler yaşatma potansiyeline sahip olabilir. O bilinmezliğe aşk bilinciyle yürümeye aşk diyoruz. Ama aşkta söylenen her yalan, bilinmezliğe doğru yürünen o yolda kandırılanı yalnızlaştırır. Bir süre sonra bakarsınız ki o yolda yapayalnız yürüyorsun ama elinde bir el var. Diğeri kimde belli değil..
Daha kendi sorularına cevap bulamazken, kendini onun kalbine çengelli iğne gibi tutturulmuş bir soru işareti olarak bulursun. "Peki ben sende neyim.?" sorusudur bu. Zordur bu soruyla yaşamak. Kendi soruna her gün farklı cevaplar bulup, o cevapların yarattığı yeni sorular doğurmak.. Susarsın önce; bu bir söylemdir. Yazarsın sonra; bu da bir tür sessizliktir. Çünkü bazı sözler susmak için yazılır, bazı suskunluklar ise konuşan bir dildir. Yalancılar bunu anlayamaz. Onlar konuşunca yalan söylemek için konuşur, susunca günahları anlaşılmasın diye susar. Ben yazmayı seçtim. Sana değil kendimedir cümlelerim. Bazı cümleler kötü kurulmuş olsa da gücünü yaşanmışlıklardan alır. Sende yaz. Dök içini satırlara kalanlar benin olsun...
İkimizin varlığı "BİZ" etmiyordu. Artık sen, bilmediğimi sandığın yalanlarını bilmeliydin ve ben daha sonra gitmeliydim. Her ne kadar bilmediğim yer, senin dışında kalan her yer; bildiğim yerse sadece sen olsa da.. Gitmeliydim.
İnsanı en çok bilmediği yerler çağırır ama insan en çok bildigi yeri özler. Bu ihtimali göze ala ala gitmeliydim. Bir "Gidiyorum" a katlanabiliyorsa insan "Neden?" sorusuna ihtiyacı yoktur.Aşkı anlatmaktan korkanlar, düşünmeden severler. Anla diye yazıyorum sana bunları. Ama sen yinede şiir gibi oku. Çünkü bazı şiirler, yeniden başlasın diye değil her şey bitsin diye yazılır. Sana son nasihatim; sen sen ol bir başka kapıya uzanırken, çıktığın kapıyı açık bırakma...
Bir yanım sen olduğu vazgeçemiyorum öte yanımdan..
Gözümde yaş varken bana yağmuru anlatma...****
Merhaba arkadaşlar. Kitabımdaki amaç acı çeken/çekmiş olan ruhlarla tanısmak onları tanıştırmak. Whatsaap grubu kurmayı planlıyorum. Bir aile olmayı planlıyorum. Bana özelden mesaj atarsanız sevinirim. :)
