Sabah erkenden kalkıp okula gelmiştim. Evde durmayı ve hazırlık yapmayı istemiyordum. Bende en iyisi okula gelip ders çalışmak diye düşünmüştüm.
İki saattir ara vermeden ders çalışıyordum. Bence bu kadar yeterli . Eşyalarımı toparlayıp çıktım ve kampüsün içindeki bir kafeye doğru yürüdüm . Bir kahveyi hak etmiştim bence. Aklıma temizlik yaptıktan sonra kahveyi hak ettik diyen adam gelince yüzümde ufak bir sırıtma oluştu.
Kafeye girdikten sonra sıraya girdim. Sıra bana gelene kadar ne alsam diye düşündüm. Kararsız bir insan olmak çok zor üstelik fiyatlar bu kadar yükselmişken. Sıra bana geldiği zaman kasada saçları kıvırcık ve her halinden sempatik olduğu belli olan daha önce derslerde gördüğüm ama hiç muhabbetimizin olmadığı bir erkek duruyordu.
" Hoş geldiniz. Ne alırdınız?" dediğinde hala karar verememiş olmanın telaşı vardı biraz üstümde. Telaşımı belli etmemeye çalışarak
" Karar veremedim henüz . O kadar çok çeşit var ki hangisini seçeceğime karar veremedim." dedim.
Ben böyle söyleyince hafif bir gülümseme oluştu yüzünde ve eğlenceli bir tınıyla
" O zaman sana bir karışım yapacağım kararsız kız . "
" Damak tadının iyi olduğuna inanabilir miyim?" dedim bende gülümseyerek.
Bana alınmış gibi baktı ve " Kendime hakaret sayarım bunu. Şuradaki sandalyeye otur ve beni bekle ." dedi.
Arkama baktığımda birkaç kişi daha vardı. O da bana arkamdaki müşterilere bakınca bana bakıp " Beni biraz bekler misin ? 15 dakika sonra çıkacağım. Derse birlikte gidebiliriz?" dediği zaman onun da beni tanıdığını anladım.
Başımı sallayıp köşede duran sandalyeye geçip beklemeye başladım. Bu sırada etrafı incelemeye başladım. Kafenin içi çok güzel düzenlenmişti. Büyük olmamasına rağmen içerisi çok ferah gözüküyordu. Canım sıkılınca telefonumu çıkarıp instagramda gezinmeye başladım.
Ben hala telefonumla uğraşırken buraya doğru yaklaşan adımları görünce başımı kaldırdım. Kasadaki çocuk elinde iki kahve ile yanıma geliyordu. Bende toparlanıp ayağa kalktım .Karşı karşıya gelince ilk konuşan o oldu.
" Sana öyle bir kahve hazırladım ki bu kahveden başka bir şey içmek istemeyeceksin." dedi.
Bende bu samimi tavrına karşılık buzdolabı gibi durmak istemediğim için ona biraz takılmaya karar verdim.
" Zehirlenmek istemiyorum. Bak başıma bir şey gelirse sorumlusu sensin."
Gözlerini kısarak "Bak bir daha istersen yapmam ona göre! "dedi.
Kıkırdayarak " Bakalım bu kadar övdüğün kahve nasılmış " diyerek elinden kahveyi aldım ve çıkışa doğru yürüdüm. O da beni takip ediyordu.
Kapıdan çıkarken kahvemden bir yudum aldım. Gerçekten çok iyiydi. Daha önce böyle bir kahve içtiğimi hatırlamıyordum. Ben bunları düşünürken incelendiğimi fark ederek yüzümü beğendiğimi beğendiğimi anlamaması için normal tutup ona döndüm. Bana merakla bakıyordu. Bir şey söylememi bekliyordu.
" Eh işte. Kötünün iyisi diyebilirim." dedim.
Şaşırarak bakıp " Sen bence ne dediğinin farkında değilsin. Hayatında içtiğin en güzel kahvenin bu kahve olduğunu söylemeden sana bir daha kahve yapmayacağım." dediği zaman ciddi duruyordu.
Bu duruma gülmeden edememiştim. Biraz daha bu durumu devam ettirmek için " Eh mecburen bir daha içmem gerekecek bu kahveden. Çünkü bir dahaki sefere bu kahveler benden olacak." dedim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SİL BAŞTAN
Chick-LitYüzüne bakarken artık dayanamayacağımı anladım. Artık içimde tutmak istemiyordum. Bu yüzden ne olacaksa olsun deyip bende bağırmaya başladım: "Ben yıllarca yandım senin haberin yok!" Utanmadan bakıp "Hayır var!" Tekrardan bağırıp "Yok!" dedim Eli...