Ayak sesleri soğuk taş duvarlarda yankılanan dar koridorda, Peder William'ın yerine gelen genç adam Lawrence'ı takip etti. Tütsü ve balmumu kokusu havayı dolduruyordu ve koridorda sıra sıra dizili olan sayısız aziz heykelini incelerken kendisini huşu duygusuna kapılmaktan alıkoyamadı. Onu bilgili gözlerle izliyor gibiydiler, bakışları hem rahatlatıcı hem de tedirgin ediciydi. Koridorun sonundaki büyük ahşap kapıya yaklaşırken midesinde uçuşan kelebekleri görmezden gelmeye çalıştı.
Lawrence kapıyı açarak küçük bir yatak, ahşap bir masa ve duvarları süsleyen birkaç haç haricinde hiçbir şey bulunmayan, sade ama rahat bir odayı gözler önüne serdi. Yeni rahibin içeri girmesine izin vermek için kenara çekilerek, "Yeni odanıza hoş geldiniz Peder Daniel." dedi. "Umarım beğenirsiniz."
Daniel başını salladı, odayı sindirmeye çalışırken boğazının sıkıştığını hissetti. "Konforlu bir hayat isteseydim," dedi gülümseyerek. "siyasetçi olurdum."
Lawrence sessiz bir kahkaha attı. "Siyasetçi olsaydınız sizi kilisenin kapısından içeri sokmazdım."
"Sokmamakta haklı da olurdun." Etrafına bakındı. "Ama beğendim. Sevimli."
Lawrence tuttuğunu fark etmediği nefesini bıraktı. Neden Daniel'ın burayı beğenmesini önemsemişti bilmiyordu. Belki de tekrar rahip değiştirmek istemediğim içindir, diye düşündü. "Beğendiğine sevindim. Kendimi bildim bileli benim evim burası." Gülümsedi. Yatağı işaret etti. "İstersen eşyalarını daha sonra açabilirsin. Şimdi işimizin başına dönelim."
Daniel başını aşağı yukarı sallarken Lawrence'ı odanın dışına doğru takip etti. Üzerinde "Peder Grant" yazan pirinç levhalı büyük ahşap bir kapının önünde durdular. Burası az önce içinde oldukları Lawrence'ın odasıydı. Lawrence, kendisinden çok daha uzun adamla yüz yüze gelmek için döndü. Yüz ifadesi ciddileşmişti. "Daniel sana söylemem gereken bir şey var. Birlikte çalışmaya başlamadan önce bilmen gereken bir şey."
Daniel midesinde bir düğümün oluştuğunu hissetti. Şimdi söylenmesini gerektirecek kadar önemli ne olabilir ki? Zorlukla yutkundu ve genç rahibin bakışlarına karşılık verdi. "Evet, Peder?"
Lawrence devam etmeden önce bir süre Daniel'in yüzünü inceledi. "Daniel, bilmeni isterim ki ben... tuhaf bir şeyler hissediyorum. Tam olarak rahatsız edici değil ama kesinlikle farklı. Sanki seni takip eden bir varlık varmış gibi." Doğru kelimeleri ararken duraksadı. "Kesinlikle paniğe kapılmanı istemiyorum. Bu kötü bir şey değil. Aslında... iyi hissettiriyor."
Daniel'ın gözleri bir an şaşkınlıkla açıldı ama bu o kadar kısa sürmüştü ki bir saniyeliğine gözünüzü kırpsanız fark edemeyebilirdiniz. Yüzünde oluşan pis sırıtışa rağmen yanakları hafifçe kızarmıştı. Tiyatral bir şekilde sağ elini göğsüne koyarak gözlerini kapattı. "Teşekkür ederim, Peder Grant. Daha önce hiç böyle bir iltifat almamıştım."
Lawrence boğazını temizledi. "Sana değil- Eminim sen de iyi bir insansındır ama ortama getirdiğin değişiklik havasından bahsediyordum. Yeni bir nefes her zaman güzeldir."
"Soluğunu ensende hissetmediğin sürece değil mi?"
Kısa rahip kaşlarını çattı. Daniel Hyde denen bu adamın espri anlayışına alışmasının biraz uzun süreceği kesindi.
"Ee," dedi Daniel, Lawrence'ın üzerine doğru biraz eğilerek. Lawrence bu sefer gerçekten de diğer adamın nefesini hissedebiliyordu. "Beni takip eden bir varlıktan bahsettin. Nasıl bir şey? Hayalet gibi mi?"
Lawrence başını salladı. "Hayır, hayalet değil. Açıklamak gerçekten zor. Daha çok... bir enerji gibi. Bir duygu. Sanki gözetleniyormuşsun ya da yönlendiriliyormuşsun gibi." Güven verici bir şekilde elini Daniel'ın omzuna koydu. "Bunun sana tuhaf gelebileceğini biliyorum ama yıllar içinde kabul etmeye başladığım bir şey bu. Ve sanırım zamanla sen de kabul edeceksin."
![](https://img.wattpad.com/cover/365386069-288-k951534.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ateş ve Kükürt - [bxb]
Mystery / Thriller"Torben Sokağı'ndaki kilise, diğer küçük kasabalardaki çürümeye yüz tutmuş kiliselere hiç benzemiyordu. Ruhani bir ışıkla parlıyormuş gibi görünen vitray pencerelerle süslenmiş yüksek kuleleri, Tanrı'ya ulaşmaya çalışan İsa'nın elleri gibi gökyüzünü...