Derya Uluğ-Sana Çıkıyor Yollar
★★★
Telefonumun çalmasıyla uyandım. Telefonu elime aldım ve ekrandaki 'sevgilim' yazısını görünce tebessüm ettim. Hemen onayla tuşuna bastım ve duyabileceğim en güzel sesi duydum.
"Sevgilim, uyandın mı? Bugün Amerika'dan döndük. Seni o kadar çok özledim ki anlatamam. Kahvaltını yap, daha sonra hemen almaya geleceğim seni. Ah Niki'm, dayanamıyorum. Yüzünü yakından görmeyeli neredeyse 1 ay oldu! Cehennem gibi bir aydı. Sende beni özledin mi? Isıracağım seni buluşunca. Hey Niki'm, orada mısın? "
Oradaydım tabi ki. O, nerede olmamı istese orada olurdum. Bir iki dakika durumun etkisinden çıkamadıktan sonra hemen karşılık verdim.
"Bende seni çok özledim Sunghoon'um. Seni görmek için sabırsızlanıyorum, hemen kahvaltımı yapıp seni bekleyeceğim."
Biraz daha konuştuktan sonra telefonu kapattım ve duşa girdim. İyice ferahladıktan sonra, duştan çıktım ve mutfağa doğru ilerledim. Atıştırmalık bir şeyler yedim ve kıyafet seçmek için odama girdim.
Hava çok sıcaktı, bu yüzden ince bir t-shirt ve bol ama rahat bir pantalon seçtim. Güneşli havalarda olmazsa olmazım şapkamı aldıktan sonra da Sunghoon'a mesaj attım."Ben hazırım sevgilim."
Kapının önüne indim ve Sunghoon'un gelmesini beklerken evin önündeki kaldırıma oturup kedileri sevmeye başladım. Kediler, o kadar tatlı yaratıklar ki! Evet belki bazen nankör olabiliyorlar ama insana istediği sevgiyi vermelerinde üstlerine yok.
Bir süre sonra artık dayanamadım ve Sunghoon'un her zaman geldiği yoldan gitmeye başladım. Yakın mahallelerde yaşamamıza rağmen, onun evinin yakınlarına hiç gitmedim. Hep o benim evime geldi. Ona gitmeme izin vermezdi çünkü yolda başıma bir şey geleceğinden korkardı. Mahallenin kötü çocuklarından korkardı, bana zarar verebilirlerdi diye.
Biraz daha yürüdükten sonra, acaba bunun doğru bir fikir olmayabileceğini düşündüm. Cebimden telefonumu aldım ve Sunghoon'u aradım. Açmasını beklerken yerden kafamı kaldırdım ve işte o yüzü gördüm.Görmek istediğim tek yüzü! "Niki'm!"
Boynuna o kadar sert bir şekilde sarıldım ki, neredeyse birlikte yere yapışıcaktık. Gözlerimden yaşlar akmaya başladı. Lanet olsun, nasıl bu kadar hızlı ve çok olabiliyorlar! Kollarımı boynundan şöyle bir çektim ve yüzüne baktım.
O her zaman bir melek güzelliğindeydi. Her şeyiyle mükemmeldi. Ona nasıl sahibim diye düşünürken alnımda bir acı hissettim.
"Aval aval neye bakıyorsun öyle? Amerika yaramamış mı bana, çirkinleşmiş miyim yoksa? Sevmiyor musun artık beni?"
Küçük bir kahkaha attım. Düşündüm de, acaba ne yapsa ondan vazgeçerdim? Sanırım asla vazgeçemezdim.
Şöyle bir etrafıma baktım ki, yoldan geçen neredeyse her kişi bize mal mal bakıyordu. Onlar mı maldı, yoksa biz mi? Hemen Sunghoon'un beline dolandım ve gideceğimiz yere doğru yola koyulduk.
Yaklaşık 10 dakika sonra bir sahile vardık. Oturacak bir yer bulduk ve bir süre sonra uzandık. Sarıldık birbirimize, sanki hiç ayrılmayacak gibi. Sanki bizi hiç kimse ayıramayacak gibi...
★★★